Küresel ekonomide artan riskler

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM tugrulbelli@gmail.com

Son günlerde ABD piyasaları başta olmak üzere dünya piyasalarında oynaklığın belirgin bir şekilde arttığı gözlemleniyor. Her ne kadar meşhur VIX Endeksi henüz kritik seviye kabul edilen 20’yi belirgin bir şekilde kırmadıysa da, çok yakınlarında dolaşmakta. Volatilite artışının arkasında gerek ABD, gerekse de küresel ekonominin gidişatı ile ilgili endişelerin yer tuttuğunu söylemek yanlış olmaz. Artmakta olan riskleri sıralarsak:

Ticaret savaşları – Çin ile olan ticaret savaşının gidişatı endişe vermeye devam ediyor. Çin’in parasını devalüe ederek dolara karşı 7 seviyesinin üzerine getirmesi ile birlikte ABD Hazine Bakanı Mnuchin’in Çin’i “parasını manipüle eden ülkeler” kategorisine alması satışları beraberinde getirdi. Akabinde Trump’ın daha önce uygulamaya koyacağı ek vergileri sene sonuna kadar askıya alması da piyasaları toparladı. Ancak pek çok analist 2020 seçimlerine kadar Çin ile kalıcı bir uzlaşma olacağına ihtimal vermiyor artık. Ticaret savaşının ABD ekonomisine etkisinin milli hasılanın en az yüzde 0.6’sı kadar olacağı tahmin edilmekte. Son çeyrekte büyümenin yüzde 1.8’e gerileyeceği öngörülüyor.

ABD ekonomisinde yavaşlama – ABD yaklaşık olarak 10 senedir kesintisiz olarak büyüyor. Bu daha önce tecrübe edilmiş bir durum değil. Son dönemde verim eğrisinin yönünü aşağıya çevirmiş olması ise resesyon beklentilerini artıran bir gelişme. Fed’in biraz da bu durumu önlemek için faiz indirimine gitmiş olmasına rağmen, ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin Fed’in faiz indiriminden de fazla gerilemesi ile birlikte (2.10’lardan 1.64’e) verim eğrisi daha da azalan bir görünüm sergilemekte. Resesyon konusunda tek işaret bu da değil. Ekonomi ile ilgili 5 önemli veriden 3’ü (otomobil satışları, sanayi üretimi, ve toplam çalışma süresi) önceki krizlerin başlangıçlarındaki düzeylere gerilemiş durumda. Bu gelişmelerin ışığında analistler önümüzdeki sene ABD ekonomisinde daralma olma ihtimalini yüzde 30’a kadar çıkarmış durumdalar.

Küresel tahvil getirileri ve eksi faizli tahvil stoğu- Tahvil getirileri giderek düştüğü gibi, şu anda 15 trilyon dolarlık bir tahvil stoğu nette eksi faiz veriyor. Bu daha önce tecrübe edilmiş bir durum değil. Özellikle ağırlıklı olarak uzun vadeli tahvillere yatırım yapan emeklilik fonları ve bunların yatırımcılarını oldukça karanlık günler bekliyor. (Dün 2008 küresel krizinin oluşmasındaki katkıları yadsınamaz eski Fed Başkanı Greenspan’ın “bu doğal bir durumdur” mealinde bir açıklaması yapmış olması da, durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor!)
Yukarıdakilerin dışında şirket karlılıklarında gerileme, Brexit, merkez bankalarının olası bir resesyona karşı zayıflayan cephaneleri, Hong Kong protestoları ve ABD 2020 seçimleri gibi pek çok faktör de dünya ekonomisindeki kırılganlık beklentilerini körüklemekte.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019