Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ve bir buçuk yıllık, sürprizlerle dolu, nefes kesen seçim maratonundan sonra, Donald Trump dün ABD’nin 45. Başkanı olarak Beyaz Saray’daki koltuğuna oturdu...
Dünkü görkemli törenin ardından, artık ABD’de “Trump dönemi” başlıyor.
Şimdi sadece ABD’de değil, bütün dünyada merakla sorulan soru, bu yeni dönemin ne gibi değişiklikler ve yenilikler getireceğidir.
Genelde siyasi liderlerin seçim kampanyalarında pek çok vaatte bulundukları, ancak iş başına geçtikten sonra bu sözlerinin çoğunu yerine getirmedikleri bilinir.
Trump’ın aday iken çeşitli konularda sergilediği şaşırtıcı tutumu görevin başında iken aynen sürdürebileceğine, yani önemli politika değişiklikleriyle ilgili sözünü tutabileceğine şüpheyle bakanlar var tabii. Ancak Trump’ın kendisini “sözünün eri” olarak kanıtlayabileceği görüşünü güçlendiren nedenler de var.
Bunlardan biri, Trump’ın kişiliğiyle ilgili. Kendisi profesyonel politikacı değil, başarılı bir işadamıdır. Farklı görüşleri üzerinde inatçı ve kararlıdır. Bir dönem daha başkan olmak derdi yoktur...
Diğer bir faktör de Kongre’de kendisinin mensup olduğu Cumhuriyetçi Parti’nin çoğunluğa sahip olması ve dolayısıyla Temsilciler Meclisi ve Senato’nun onun karar veya önerilerini desteklemesi şansıdır.
Gerçi diğer önemli devlet kurumlarının veya daha genel bir deyişle “sistemin” -Trump’ın bazı temel değişikliklerine karşı çıkması ve engel olmaya çalışması olasılığı da yok değil.
Yeni yönetimle devlet kurumları arasındaki ilişkilerin nasıl gelişeceği zamanla anlaşılacaktır.
İlk 100 gün
Trump döneminin değişiklikler bağlamında nasıl bir performans göstereceğini öğrenmek için “ilk 100 gün”ünü beklemek gerek.
Trump’ın öncelikleri kuşkusuz daha çok iç konularla ilgili. Yasa dışı göçmenler meselesi, “Obama Care” diye adlandırılan sağlık sigortası yasasının değiştirilmesi gibi...
Dış politikada Trump bazı temel konularda yeni adımlar atmaya kararlı. Bunların başında Putin ile diyalog kurmak ve Rusya ile ilişkilere yeni bir yön vermek var. Bunun yeni yönetimin önemli bir stratejik hedefi olacağı anlaşılıyor.
Buna karşılık, yeni dönemde ABD’nin Çin’le siyasi ve ekonomik ilişkilerinde bir sertleşme ve sürtüşme olabilir.
Trump’ın Suriye politikasını Rusya ile daha uyumlu şekilde ayarlaması ve DAEŞ’e karşı mücadeleye ağırlık vermesi bekleniyor.
Kısacası, Trump’ın gündeminde pek çok değişiklik ve yenilik projesi var. Bakalım kendisi seçim kampanyası boyunca sergilediği sıra dışı söylem ve davranışlarıyla herkesi şaşırtmaya devam edecek mi?