Teşhis yanlış olunca tedavi mümkün olmuyor!

A -
A +
Günlerdir Güngören Belediyesi Başkan Yardımcısı Veysel İpekçi'nin bir çalışana uyguladığı insanlık dışı muameleyi konuşuyor, "Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste" sözünün nasıl tecelli ettiğine hep birlikte tanıklık ediyoruz.
Enes kardeşim bir mazlumdu... Ama ona yapılan zulüm öyle bir yayıldı ki en son Cumhurbaşkanı Erdoğan bile yapılana isyan eder hâle geldi. Hakir görülen, ezilmeye çalışılan, küçümsenen Enes büyüdükçe büyüdü, kendini büyük sanan kibir abidesi başkan yardımcısı küçüldü, yok oldu gitti. Sırasıyla önce unvanı, sonra koltuğu en sonunda da kendisi gitti! Veysel İpekçi gitti diye sorun bitti mi? Hayır kardeşim, bitmedi! AK Parti'nin en büyük sorunu bundan sonra başlıyor zaten. Şöyle ki:  Sayın Erdoğan her seçim sonrası, "Mesajı aldık, gereken dersleri çıkaracağız" der durur. Her seferinde sıkıntıların nereden kaynaklandığını araştıracak bir ekip kurulur ve raporlar hazırlanıp kendisine sunulur.  Sayın Erdoğan da bu raporlara göre sorun neredeyse neşteri oraya vurur ve gerekliği değişiklikleri yapar. Ancak her ne hikmetse gelenler, gidenlerden beter çıkar. AK Parti yıllardır bu kısır döngüyü yaşadığı için güç kaybına uğruyor.  Yazılarımı okuyan kardeşlerim şahitlik edeceklerdir. Yıllardır AK Parti'nin yaşadığı bu kısır döngüye dikkat çekiyor, "Erdoğan'ın önüne rapor koyanların bizzat kendileri raporluk olduğu sürece AK Parti bu sorunu yaşamaya devam edecek" diyorum. Bunun en bariz örneğini bir önceki yerel seçimlerde yaşadık. Birileri milletin adamlarını değil, kendi adamlarını ön plana çıkaracak raporlar ve anketler hazırlayarak Erdoğan'ı bir kez daha yanılttılar.  Güngören Belediyesi'nde Veysel İpekçi olayının patlak vermesi, bu gerçeğin bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmasına neden oldu. Görüldü ki birileri bir ilçe belediyesinde dahi milletin adamını değil, kendi adamını listeye koymuş, meclis üyesi ve belediye başkan yardımcısı yapmış. Daha vahim olanı ne biliyor musunuz? AK Parti listelerine sokularak bu makamlara getirilen Veysel İpekçi isimli kişi AK Partili falan değil. Aksine AK Parti ve Erdoğan düşmanı biri! Bundan sadece iki yıl önce, "Yeni bir Anayasa oylanırsa oyum hayır olacak" demiş. Gezi olaylarının yaşandığı dönemde ve Gazze'ye yapılan saldırılar sırasında AK Parti aleyhine tweet'ler atmış. Erdoğan'ın aleyhine mesajlar yayınlamış, "Mücahit Erdoğan! Seninle gurur duymuyorum" mesajlarını paylaşmış. Ve birileri almış bu adamı getirip itinayla AK Parti'nin içine yerleştirmiş! Şimdi bu adam sözüm ona gitti. Ama onu o makamlara getiren zihniyet hâlâ orada duruyor. Önemli olan o zihniyeti ortaya çıkarmak. Yani önemli olan Veysel İpekçi'ye referans olanları bulup ortaya çıkarmak. Bakın size Veysel İpekçi olayında şahit olmadığınız bir şeyi anlatayım. Olayın üzerinden neredeyse bir hafta geçti. Türkiye ayağa kalktı, AK Parti genel merkezi olayı kınadı, Cumhurbaşkanı o kişinin kalemini kırdı falan diyoruz değil mi?  Ve belediye, bu kişinin istifasının alındığını, odasının kapatıldığını falan açıkladı.  Ama girin belediyenin kurumsal internet sitesine ve yönetim şemasına bakın. Veysel İpekçi'nin isminin orada ikinci başkan yardımcısı olarak durduğunu göreceksiniz. "Belediye bunu gözden kaçırmış olabilir ne var bunda?" diyebilirsiniz ama değil. Yaşanan olaydan sonra Belediye Başkanı'na, "Sayın Başkan bu kişi üzerinden belediyenin yıpratılmaması için bence adını belediyenin kurumsal sitesinden de çıkarın. Yoksa gereksiz yere hedef olacaksınız" diye mesaj attım. Ama tık yok! Başkan ne mesaja döndü ne de Veysel İpekçi'nin ismini belediyenin kurumsal sitesinden çıkardı. Çıkarmadığı için de üç gündür, "İstifası göstermelik. Biraz zaman geçtikten sonra görevine geri döner" diye medyada yorumlar yayılmaya başladı. "Eski ortağı olduğu için harcamayacak""Aralarında ahbap çavuş ilişkisi olduğu için listeden çıkaramıyor", "Kendisi bu adama referans oldu, partiye soktu" diye binbir türlü laf söyleniyor ama başkan hem kendisinin hem de partinin ismi ağızlarda sakız olmasına rağmen hâlâ kulağının üstüne yatmaya devam ediyor.  Ve şu acınası hâle bakın ki... Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yandan Trump, Merkel, Macron, Netanyahu gibi adamlarla boğuşurken, diğer yandan sırtında yük olan bu isimlerle, bu işlerle uğraşmak zorunda kalıyor.  Yazıyı noktalamadan önce... Duyduğumuza göre Bafra'da bir başka belediye başkan yardımcısı, kendisine makam aracının kapısını açmayan şoförünü başka bir birime sürgün etmiş. Onun da referanslarını araştırırsanız, eminim ki ortaya aynı sorun çıkacak.  AK Parti'nin bu sorunu, yani çürük siyasetçiler kadar, onlara referans olanları da bulup ortaya çıkarması gerekiyor. Eğer değerlendirilebilirse, bu durum AK Parti için tarihî bir fırsata dönüştürülebilir. AK Parti her bir yörede STK'lardan ve sözünün itibarı olan kanaat önderlerinden yardım alarak ve tabii ki geniş çaplı araştırmalar yaparak "Gerçek Ömerler" bulabilir. Sözün özü... Davutoğlu, Babacan falan filan boş! Bunlar AK Parti'ye seçim kaybettirecek isimler değil. Seçimi kaybettirenler içeride... Partinin önce onlardan temizlenmesi gerekir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.