21 Temmuz 2017 01:00

Terim'in adaleti!..

Terim'in adaleti!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kerametleri kendilerinden ve yalakalarından menkul “reislerin”, “imparatorların”, tek adamlık keyfi ve kaba kuvvet gösterileriyle hüküm sürdükleri bir maganda cumhuriyetine dönüştük tam anlamıyla. Geldiğimiz noktada, yaşanan sorunlara hak ve hukuk çerçevesinde belirlenmiş ilkeler üzerinden değil, zorbalık histerisi ya da tehdit, şantaj, şiddet üzerine kurulu mafya yöntemleriyle çözüm arayışı revaçta. 

Yasal zeminde güçlü ve yetkili olanların bile bu tür yöntemleri tercih ettiği bir toplumda, hak, hukuk, adalet anlayışı elbette güdük kalıyor. Sonuçta hak, hukuk bilinci gelişmemiş kişilerin çoğunluğu oluşturduğu, garabet dolu bir toplumsal ortamda buluyoruz kendimizi. Böyle bir ortamda doğal olarak, kulağa en manasız gelen sözler arasında yer alıyor hak, hukuk ve adalet...

Futbol, Türkiye Futbol Direktörü titriyle bütün yetkinin Fatih Terim’e verildiği ve dolayısıyla Terim’in tek adamlığının somutlaştırıldığı bir alan. Yetki sahibi ve tanınır olmaktan kaynaklanan gücünü gerektiği(!) durumlarda hayatın diğer alanlarında da ortaya koymaktan geri durmuyor Terim. Mesela, damadının restoranıyla, ona komşu olan restoran arasına çekilen çitten kaynaklanan soruna müdahil olup sokak kabadayısı misali kavgaya girişebiliyor... 

Yaptığı rezilliği savunurken de işin içine aile, vatan, bayrak gibi gönül okşayıcı “kutsalları” sokuşturmayı ihmal etmiyor. Çok iyi biliyor ki, ne halt yerse yesin, bunu ailesi, vatanı, bayrağı için yaptığını söylediği anda yeni bir kahramanlık destanına(!) imzasını atmış olacak...

Bol tehdit içeren mafya jargonunun yanı sıra sosyal medyada meydan okur tarzdaki paylaşımlarından anlaşılıyor ki, Terim’in kavga ettiği Selahaddin Aydoğdu isimli kişinin de hukukla hiç arası yok. Yani, “al birini, vur ötekine” durumu söz konusu. Kavga, Terim’in mesleki konumu yanında Aydoğdu’nun Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunda yedek üye olması ve geçmişte bir kulüpte başkanlık yapmasıyla birlikte düşünüldüğünde, ülkemizde futbolun niye bir türlü çürümüşlükten kurtulamadığı çok daha iyi anlaşılıyor.

Damadının ablasına yönelik hakarete, tehdide ve tacize karşılık olarak gereğini yapmış, konu bitince de adaleti sağlamış olmanın huzuruyla olay yerinden ayrılmış Terim. Tabii bu , “gereğini yapma” fiilinin neyi barındırdığını az çok kestirebiliyoruz. İyi, güzel de herkes böyle kendisine karşı suç işlenildiğine inandığı durumlarda, adaleti kendisi sağlamaya kalkışırsa, o zaman yasalara, savcılara, mahkemelere, yargıçlara ne gerek var ki? Yoksa Terim de bu ülkede adalet olduğuna inanmayanlardan mı?

Terim, aile reisi olmanın ne anlama geldiğini de, erilliğe biçtiği ayrıcalıklı görevler(!) aracılığıyla bize anlatıyor!.. Cinsiyetçi söylemler maganda bakış açısının kaçınılmazı elbette.

Kadına “emanet” damgası vuruyor. Böylece kadınları, erkeğin korumasına, kollamasına muhtaç aciz varlıklar olarak gören cinsiyetçi algıya selam çakıyor. Bu yetmezmiş gibi, yaşanan sorunu kabadayı jargonuyla, “erkeklerle halledilmesi gereken mevzular” şeklinde tanımlayarak kadını bir kez daha kafasındaki o çok özel(!) yere koyup orta yere bıraktığı cinsiyetçiliğe tüy dikiyor!..

Ülke futboluna yön veren kurumda görev yapan iki kişi arasında rant uğruna yaşandığı anlaşılan bu olayda hukuku hiçe sayma var; kabadayılık ve mafya özentiliği var; aile, vatan, bayrak gibi kavramları çıkar için kullanmak var; cinsiyetçilik var...

Bu kavga vesilesiyle futbolun ne kadar yetkin ve emin ellerde olduğunu bir kez daha gördük!.. Yanı sıra, medeniyet adı verilen büyük insanlık birikiminden ne kadar uzak olduğumuzu da...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...