Son dönemde Türkiye’de en çok kullanılan iki sözcük: 1) Adalet, 2) Yolsuzluk.

Ülkemizde adaletin durumu belli! Yolsuzluklar da neredeyse uzaya çıktı! Dolandırıcılık, alavere-dalavere iddiaları havada uçuşuyor!

Türkiye’de bu konu sadece konuşuluyor, o kadar... Araştırılmıyor, soruşturulmuyor, kim ne yolsuzluk yaparsa yapsın yanında kâr kalıyor!

Toplum şaşılacak derecede duyarsız!

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yolsuzluklar için Meclis Araştırması isteyen çığlığı gürültüye gitmişe benziyor.

Halkbank’ı dolandırmaya teşebbüs etmekle suçlanan Davutoğlu “Şu anda görev yapanlar da dahil olmak üzere, yaşayan bütün Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, kamu bankalarının bağlı olduğu bakanların ve tüm akrabalarının mal varlıklarını araştırmak ve soruşturmak üzere TBMM’de gerekli komisyonlar kurulmalıdır” diye meydan okumuştu.

Bu önemli istek uçup gitti mi, yoksa temiz siyaset için Meclis’te üzerine gidilecek mi? Umudum çok az ama bekleyelim!



“Kanal İstanbul” tartışmaları daha çok uzun süre devam edeceğe benziyor. İlgiyle izliyorum!

Diyorlar ki:

- Bu proje ile doğa tahrip olacak ve sonuçta felâketler peş peşe gelecek!

- Su kaynakları tahrip olacak ve İstanbul susuz kalacak.

- Marmara Denizi ölü bir deniz haline gelecek!

- İstanbul Kanalı, rant peşinde koşanların projesidir.

- Katar Emiri’nin annesinin Kanal İstanbul’a nazır 44 dönüm arazi satın alması büyük rantın göstergesidir.

- İstanbul Boğazı için 1936 yılında imzalanan Uluslararası Montrö Sözleşmesi yeniden gündeme gelecek ve muhtemelen Türkiye’nin zararına sonuçlar doğuracaktır!

- Kanal İstanbul için harcanacak 75 milyar dolar, zaten borç içindeki Türkiye’yi daha büyük sıkıntılara sokacaktır!”

Bunlar ve bunlar gibi birçok şey söyleniyor.

Bence en düşündürücü olanını 26’ncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ açıkladı:

“Kanal İstanbul’un, muhtemel bir savaşta Trakya’nın savunulması üzerine yapabileceği olumsuz etkiler unutulmamalı!”

★★★

İlgiyle izlediğim tartışmalarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun şu sözleri işin vahametini daha net ortaya koyuyor:

“Kanal İstanbul, ihanet projesi değil, cinayet projesi, felaket projesidir!”

Peki, kurban kim?

İmamoğlu’nun sözlerinden kurbanın İstanbul ve dolaysıyla Türkiye olduğu anlaşılıyor!

★★★

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İmamoğlu’na sert bir cevap vererek şöyle dedi:

“Çıkmış Belediye Başkanı, diyor ki: Kanal İstanbul buraya uymaz. Sen kendi işine bak. Nasıl uyduğunu göreceksin. Bütün bunların çalışmalarını iyi yaptık. Siyasi boyutlarıyla inşallah dünyada çok ciddi bir sükse yapacak.”

★★★

Peki, gerçek ne?

Ben bilime inanırım.

Tanıdığım hiçbir bilim adamı Kanal İstanbul’u tasvip etmiyor, ekolojik dengeyi bozacağını, su kaynaklarının tahrip olacağını, doğayı ve hayatı altüst edeceğini söylüyor.

Kanal İstanbul’a harcanacak para, yatırımlara ve üretime sarf edilse, Türkiye içinde bulunduğu ekonomik kıskaçtan büyük ölçüde kurtulacak ama her işimizde olduğu gibi bunda da gösteriş ön plana çıkıyor!

Azılı bir düşman!


Amerika’ya hâlâ “Dost” diyebiliyor muyuz? Hâlâ o kadar saf mıyız?

Sürekli olarak Türkiye’nin aleyhine kararlar alan ve azılı bir düşman olarak her türlü melaneti yapan bu ülkeye “süper düşman” demek daha doğru olur!

Temsilciler Meclisi’ndeki ahlâksız oylamadan sonra Amerikan Senatosu da “Sözde Ermeni Soykırımı”nı tanımayı öngören tasarıyı kabul etti.

Amerikan Senatosu’nun bu ahlâk ve vicdan dışı kararının zamanlaması önemlidir.

Amerika, tüm dünyada olduğu gibi bölgemizde de güç kaybediyor ve Türkiye’yi böylece cezalandırarak dediklerini yaptırmaya çalışıyor.

ABD’nin düşmanca hamleleri Ermeni tasarısıyla da bitmeyecek, Amerikan Senatosu’na, Türkiye’ye bir dizi yaptırımlar öngören haksız ve adaletsiz yeni tasarılar da gelecek. Amerikan ahlâksızlığının sonu yok!

TEBESSÜM

“Aman Hoca, sen yapma bari!”


Bir Ramazan günü Nasreddin Hoca, Kırşehir’de pazara giderken yolda susuzluktan fenalaşmış.

Bakmış, ileride gürül gürül akan bir çeşme var. Dayanamayıp bu çeşmeye yaklaşmış ve kana kana içmeye başlamış.

Bu sırada yoldan geçen bir köylü onu su içerken görünce:

“Aman Hoca sen yapma bari... Mübarek günde bu günah değil mi?” diye seslenmiş.

Fena halde kızan Hoca:

“Sen ne diyorsun be adam...” demiş “Ramazan gider, bir daha gelir ama ben gidersem bir daha gelmem!”

GÜNÜN SÖZÜ

Uçurumda dolaşmayı seven insanların kanatları olmalıdır!