Kıymetli okurlar, yaz geldi. Ülkemiz yaz mevsimi geldiğinde genel bir tatil havasına girer. Akraba ziyaretleri artar, otellere ve sayfiye yerlerine akın edilir.
Yoğun çalışma hayatı bizi bazen yaşadığımız yerlerden farklı beldelere gidip nefes almaya mecbur ediyor. Esasen Kur´an-ı Kerim´de de yeryüzünde dolaşmamız, ibret almamız ve yaratılışın hakikatlerini seyretmemiz işaret edilir.
İlim, keşif ve dinlenme, sıla-i rahim gibi seyahatler hayatımıza güzellikler katar.
Ancak kıymetli okurlar, bu mevsimlerde ve tatil ikliminde dikkat etmemiz gereken, hassasiyet göstermemiz elzem olan bazı hususlar var.
Öncelikle yaz olsun kış olsun genel bir ilke olarak her zaman ve zeminde Allah´ın görüp gözetlemesi altında olduğumuzu, O´na kulluğumuzun devam etmesi gerektiğini unutmayalım.
Yol ve yolculuk kimliğimizi, şahsiyetimizi ortaya çıkarır. Bunun için yol adabı ve yoldaşlık üzerinde çokça durulur. Yolculuğa çıkarken evimizi Allah´a teslim ederken tedbirleri almalıyız. Ağzımızda zikrimiz, duamız devamlı olmalı. Yola ve topluma çıkmadan önce kişisel temizliklerimizi yapmalıyız. Yollarda da kul hakkına girmemeye özen göstermeliyiz. Nazik olmalıyız. İnsanların hayatını tehlikeye atmamalıyız. Yolculuk esnasında ve seferilik boyunca namaz ibadetini kesinlikle ihmal etmemeliyiz.
Vaktimiz müsait ise uğradığımız camilerde tahiyyatül mescid namazı kılmalıyız.
Gittiğimiz misafirliklerde ev sahibine külfet olmamalıyız. Elimiz boş gitmemeye çalışmalıyız. Ev sahiplerine dua etmeliyiz. Misafirliklerde mahremiyete dikkat etmeliyiz. Misafirlikleri uzatıp ev sahibini bıktırmamalıyız.
Tatillerde çok büyük israfların yapıldığı görülmektedir. Parasını vermiş bile olsak nimetlerin birer emanet olduğunu bilmeliyiz. Gereksiz yere saçıp savurmamalıyız. Çalışan, emek veren ve bizlere hizmet sunan insanlara karşı da mütevazı olmalıyız.
Sevgili okurlar,
İbadetlerimiz bizim hayat boyu terk edemeyeceğimiz Allah´a karşı şükran borcumuzdur. Evet seferi olanlar için ibadetlerde ruhsatlar ve kolaylaştırmalar vardır. Ancak ibadet ve kulluk yükümlülüğümüz üzerimizden hiçbir surette düşmez.
Tatile çıktığımızda imanımız, kulluğumuz da tatile çıkmamalı. Kendimizi salıvermemeliyiz. Haram sınırlara asla yaklaşmamalıyız. Giyim-kuşamımıza dair dinimiz ne söylüyorsa onlara tatilde de riayet etmeliyiz. Nasıl olsa tatil diye hiçbir ölçü bırakmaksızın ahlakımızı, dinimizi tarumar etmemeliyiz. Denize girerken de setri avrete uymalıyız. Haya kurallarına uymak iman alametidir. Haya, hayat verir; tersi hayatımızı mahveder. Müslüman olmanın değil medeni insan olmanın bile sınırlarının çiğnendiği ortamda kendimizi ve ailemizi muhafaza etmeliyiz.
Din ciddiyet ister. Lakaytlığın, boş vermişliğin en olamayacağı yer dini hayattır. Küçücük diye önemsemeyip burun kıvırdığımız incelikler-hassasiyetler dünyamızı ve ahiretimizi güzelleştirir. Bir haram sınırına dikkat etmek ömür boyu sürecek bir zilletten, baki alemdeki hüsrandan bizi kurtaracaktır.
Sevgili okurlar, toplum içinde insanların haklarını kendi hakkımız gibi korumalıyız. Kamu mallarına zarar vermek kendi malımıza zarar vermekten daha mesuliyetlidir. Başkasının hakkını gasp anlamına gelecek her türlü hile ve desiselerden uzak durmalıyız. Kamuya-yani toplumun tamamına- ait olan araç ve imkanları, varlıkları kullanırken istihkakımızın dışına çıkmamalıyız. Keyfimiz için tabiatı mahvedemeyiz. Temiz bir Müslüman olarak içimizi de dışımızı da temiz tutmalıyız.
Selam ve dua ile...
