TAŞ BİNALARI YIKMAYIP KULLANMAK

Gün geçtikçe ve bazı benzer örneklerini gördükçe TAŞ BİNA SEVDASIMIZ yoğunlaşıyor. Geçen hafta bir vesileyle İzmir’e gitmiştim. Tam da o hafta İzmir’de, Bizim Atölye Cam Mozaik sergisi vardı. Merakla o sergiyi izlemeye gitmiştim. Sergilenen cam mozaik eserler gerçekten şahaneydi. Camdan mozaiklerle gerçekleştiren tabloların sanatçılarını yürekten kutlamak isterim. Dilerim bu eserleri bir gün Denizli’de de sergilerler de, Denizlili sanat sevenler bu eserleri izleme fırsatı bulabilirler.

Serginin gerçekleştirildiği ortam, derdimizin daha da depreşmesine sebep oldu. İzmir’in eski Alsancak Havagazı Fabrika tesislerinin yıkılıp yok edilmeden nasıl değerlendirildiğini görmek lazım. İzmir’in belki de en değerli Alsancak semtindeki bu eski sanayi tesisini, küçük eklemeler ve düzenlemelerle geri kazandırmışlar. Bizim eski Erkek Sanat Enstitüsü (ESE) TAŞ BİNALARI’nı yıkıp, yerine yeni vilayet konağı gibi ucube yapılar yapmak isteyenlerin, bu tesisi görüp ellerini vicdanlarına koyarak düşünmelerinde sayısız yararlar olacaktır.

Bizim taş binalara nazaran çok daha eski teknoloji ile inşa edilmiş olan bu yapılar, bugün birer kent mobilyası gibi çevreye büyük estetik katkı sağlamıştır. Havagazı fabrikasının alametifarikası sayılacak tuğla ile inşa edilmiş bacası, bugün pek rastlanmayan bir abide gibi İzmir’in güzelliğine güzellikler katmış.

Zümrüt gibi yeşillenmiş bahçesiyle restore edilmiş fabrikanın çevresi, aynı zamanda İzmir için geniş bir park halinde halkın hizmetine sunulmuş. Fabrikanın bazı üniteleri açık ve kapalı çay bahçesi halinde değerlendirilmiş. Eskiden resmî bir kurum olan yerde Türk Bayrağı bile dalgalandırıp duruyor. Bu açıdan da Erkek Sanat Enstitüsü’nün bayrak direğini, burnum sızlayarak ararım.

Fabrikanın dıştan görünüşü, bizim Taş Binalar kadar bile cazip değil, ama getirilen hizmetlerle cazip hale getirilmiş. Hiç de çirkin bir hali yok. Oysa bizim binalarla kıyaslayacak yetkili birisi çıksa, bir Denizlili ve aynı zamanda meslekten bir mimar olarak ne kadar haklı olduğumuz kabul edilecektir.

Fabrikanın belli bölümleri salon haline getirilip, sanat galerileri oluşturulmuş. Bizim Taş Binaların 3 atölyesi gibi yüksek tavanları değerlendirilip, ahşap asma katlarla müzeler, sanat atölyeleri, sergi salonları, toplantı ve düğün salonları gibi sosyal etkinlik alanları oluşturulmuş. O günün şartlarıyla inşa edilmiş su deposu bile, bu güzel tesisin abidesi haline getirilmiş.

Taş Binalar projelendirilip terk edilmişlikten kurtarılsa, geçmişimizi yıkıp yok etmeden şahane ve büyük bir tesis kazandırılmış olacaktır. Atölyeler iki katlı müze haline getirilebilir. Dershaneler de kullanılabilir. Ulucami köşesi zemini esas alınıp arazi düzenlemesi yapılarak büyük bir yeraltı yapısı da oluşturulabilir.

Böylece istenilen tesislere geniş alanlar kazanmak mümkündür. Mevcut YEŞİL DOKU ve çok değerli TAŞ BİNALAR korunarak kullanım alanları oluşturulabilir. Konuya ön yargısız ve anlayışla yaklaşacak birileri çıkıp da probleme bir el atıverse çok iyi olacaktır.