Yazar Orhan Bahtiyar’ın, Vecihi Hürkuş’un hayatını anlattığı romanı “Vecihi Kara Tehlike”, İnkılap Yayınları’dan çıktı. Bahtiyar, “Tarihin okunmadığı bir ülkede iş, tarihi roman yazan yazarlara düşüyor. Tarihi daha okunabilir hale getirmek gerekiyor” diye konuşuyor.

Tarihin okunmadığı ülkede iş, roman yazarına düşüyor

KADİR İNCESU

Yazar Orhan Bahtiyar, tarihi romanlarıyla son dönemin en çok bilinen isimlerinden birisi. Bahtiyar, yeni romanı ‘Vecihi Kara Tehlike’de ile havacılık tarihimizin değerli ismi Vecihi Hürkuş’un yaşamının önemli bir dönemine ışık tutuyor. Yazar ile romanı konuştuk.

Romana geçmeden önce, Vecihi Bey deyince pek çok kişinin aklına Şener Şen ve “Gülen Gözler” filmi geliyor, filmle ilgili neler söylersiniz?

Harika bir film olduğunu söyleyebilirim sadece. Vecihi Hürkuş’un torunu Alp Şarman ile tanıştığımda bana “O filmden ağlayarak çıkan tek çocuk bendim. Çünkü benim dedem böyle biri değildi” derken, Ertem Eğilmez’in oğlu Ferdi Eğilmez de bana “Babam o filmde Vecihi Bey’in deli dolu tarafını bir komedi filmi içinde ön plana çıkartarak onu anmak istemişti” demişti. Her şey bir yana Şener Şen’in efsane oyunculuğu ve filmin sıcaklığı tartışılmaz.

Vecihi Bey’in hayatının küçük bir kesiti, Birinci Dünya Savaşı’nın son dönemi ve Kurtuluş Savaşı ile birlikte anlatılıyor. Vecihi, bu dönemde neler yaptı?

Vecihi Bey, Kafkas Cephesi’nde tayyare düşüren ilk Türk pilotu oldu. Esir düştü, hapsedildiği adadan yüzerek kaçtı ve İstanbul’a geri döndü. Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşunu yaptı. TBMM tarafından üç kez İstiklal Madalyası’na layık görüldü. 1’inci ve 2’nci İnönü Savaşları ve Sakarya Meydan Muharebesi’nde düşmanın geri çekildiğini havadan keşfederek İsmet Paşa’ya bildirdi ve savaşın gidişatını değiştirdi. İzmir’e piyadeden önce o girdi. Daha ne yapsın?

RUS VE YUNANLAR ONA KARA TEHLİKE DİYORDU

Vecihi Bey’e Kara Tehlike adının verilme öyküsü nedir?

Vecihi Bey, hem 1’inci Dünya Savaşı’nda, hem de Kurtuluş Savaşı’nda düşmana karada ve havada ağır zayiat verdirerek “Kara Tehlike” lakabını aldı. Osmanlı Hava Kuvvetleri’nin arması kanat ve kuyruk üzerindeki siyah kareydi. Bu sebeple Rus ve Yunan pilotları ona Kara Tehlike diyorlardı.

Vecihi’nin yanı sıra dikkat çeken pek çok karakter var; Fazıl Bey, Nogales, Deli Aziz…

Bu karakterler gerçekte var olan ama Vecihi Bey ile hiç tanışmayan karakterler. Tarihi bir romanı bir tarih kitabından ayıran en önemli özellik de böyle karakterler ve onların öyküleridir. Tarihin okunmadığı bir ülkede iş tarihi roman yazan yazarlara düşüyor. Tarihi daha okunabilir hale getirmek gerekiyor. Ben de bunu başarmaya çalışıyorum açıkçası. Vecihi - Kara Tehlike’de böyle bolca karakter ve alt öyküler bulacak okurlar.

VECİHİ BEY’İN YAPTIKLARI ANLATMAKLA BİTMEZ

Vecihi Bey’in yaşamı savaş sonrası nasıl şekillendi?

Vecihi Bey, Kurtuluş Savaşı sonrası kısa bir süre daha askeriyede kaldıktan sonra sivil havacılık tarafına geçti. İlk yerli tayyareyi yaptı, ilk uçuş okulunu kurdu. Dünya üzerinde hala en uzun uçuş süresi rekoru 30 bin saat ile ona aittir. Yaptıklarını anlatmaya kalksam gazetenin tamamını bana ayırmak zorunda kalırsınız. Merak edenler Vecihi Bey’in kendi yazdığı anılarını okuyabilir.

Romanınız, Armstrong ve arkadaşlarının aya seyahatiyle başlarken, başka bir yerde de bir veda vardır. Armstrong ve Vecihi arasında kurduğunuz bağdan söz eder misiniz?

Apollo 11’in aya gönderildiği gün neredeyse tüm dünyanın gözü göklerdeydi. Birkaç kişi hariç… O saatlerde Vecihi Bey’in tabutuna örtmek için Türk bayrağı aranıyordu fellik fellik. Zar zor bulundu ve tabuta örtüldü. İstiklal Savaşı kahramanı bu büyük havacının cenazesine ailesi hariç beş-altı kişi gelmişti. Tüm dünyanın gözü göklerdeyken, onlar Vecihi Bey’in bedeni için açılmış çukura bakıyorlardı.