27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tanzimden uzun vadeli çözüm çıkmaz

Oktay Ekşi

Oktay Ekşi

Eski Yazar

A+ A-

1-Hafta içi en çok konuşulan konulardan biri belediyelerin tanzim satışı oldu. Yedi çeşit sebze neredeyse tarladaki fiyatının altında satıldı. Bu yöntem kısa ve uzun vadede yüksek meyve-sebze fiyatlarına çözüm olur mu?

Eğer çözüm oluştursaydı 40-50 yıl önce belediyelerin çeşitli illerde -özellikle İstanbul'da- başlattığı Tanzim Satış Yerleri yaşamlarını sürdürürlerdi.
Bugün Türkiye'de yaşanan, siyasi iktidarın "ekonomik kriz yok" iddiasına dayanak teşkil etsin diye kurulan çadır tiyatrolarından başka bir şey değildir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bastırması yüzünden belediyeler zarar ederek o satışları yaptırıyorlar. Muhtemelen 31 Mart'a yani mahalli seçimlere kadar da bu tiyatroyu seyretmeye mecbur kalacağız.
Ama bizzat emreden ve bu tiyatroda rol alanlar da biliyorlar ki, üreticiden tüketiciye uzanan -yıllardır kökleşmiş- zinciri kırıp yeni bir düzen kuruluncaya kadar bu tür çabalar kalıcı netice vermeyecektir.
Aslını ararsanız sözünü ettiğim zinciri kırma amaçlı çabalara geçmişte tanık olduk ama ya o çabayı gösterenler rakipleri tarafından satın alındığı veya çabaları yetersiz kaldığı için kalıcı bir sonuç o zaman da doğmadı.
Dahası, zamlardan -sözde- yakınan ama aynı zamanda üreticinin vekili gibi bir görev üstlenmiş olan Türkiye Ziraat Odaları Birliği başkanının yirmi yıldan beri bu konuya neden hiç eğilmemiş olduğunu ve niçin kalıcı bir model önermediğini sorgulamak gerekir.
O oda başkanının işi, TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından yayınlanan istatistik rakamlarından işine gelenleri bir araya getirip ayda veya iki ayda bir demeç vermek ve herkesle birlikte gözyaşı döküyor gibi görünmek değildir. Bu kurum eğer işini doğru dürüst yapsaydı -şimdiye kadar- her defasında bir siyasetçiye emanet edilmiş olan Tarım ve Ormancılık Bakanı’nın keyfine bırakılmış politikalar yüzünden çiftçimizin (üreticinin) mağdur olması da önlenebilirdi. O sayede tüketicimiz de, ucuz gıda alabilmek için Tanzim Satış Dükkanları önündeki kuyruklarda saatler beklemezdi diye düşünüyorum.
Son olarak baştaki kanaatimi tekrar edeyim: Tanzim Satış Dükkanları bir çadır tiyatrosudur. Ondan uzun vadede çözüm çıkmaz.

2-Yerel seçim için adaylar hemen hemen netleşirken partilerin kadın adaylar konusunda iyi bir sınav verdiğini düşünüyor musunuz?

Hayır! Siyasi partilerimiz kadınlara karşı hiçbir zaman dürüst davranmadılar ve davranmıyorlar. O nedenle partilerin Kongrelerinde alınan "kadın lehine pozitif ayrımcılık" kararları da tüzüklere konan "kota"lar da, aday gösterme ve icracı bir göreve birini getirme söz konusu olunca unutuluveriyor.
Ancak bu konuda tüm sorumluluğu siyasi partilere yüklemenin haksızlık olacağını düşünüyorum:
Türkiye'nin 82 milyonu bulan nüfusunun 41 milyondan fazlasını kadınların teşkil ettiğini kadınlarımız bilmiyorlar mı?
Bu kadar büyük nüfusun siyaset dünyamızda neden temsil edilmediğini hâlâ niçin sorgulamazlar?
Sorguluyorlarsa niçin çözüm üretmeyip de erkeklerin himmetine muhtaç -veya mecbur- imiş gibi kenarda beklerler?
Kadınlarımız övünmeye gelince "Atatürk bize birçok gelişmiş ülkedeki kadınlardan önce siyasi haklarımızı verdi" diyorlar. Peki verilen o hakların altını doldurması için erkekleri mi bekliyorlar?
Geçen gün TV'de KAGİDER isimli derneğin Genel Başkanı olan hanımı izledim. Baktım o da "kadınlar aday gösterilmedi" diye yakınıyor. Yanında olsam kendisine:
'42 milyon kadının "temsil edilme" hakkını alması için arada bir demeç vermek dışında ne yaptınız da şimdi davacı oluyorsunuz' diye sorardım.

3-ABD, Suriye'den çekilirken TSK'nın Suriye'nin kuzeyine girmemesi için Çekiç Güç'e benzer bir plan teklifi hazırladığını, bu planı Avrupalı ülkelere sunacağını açıkladı. Bu planı gerçekçi buluyor musunuz?

Öyle bir plan "gerçekçi" olur mu, olmaz mı bilmiyorum ama öyle bir planın zararları Turgut Özal'ın izlediği yanlış politikalar yüzünden çekmiş -ve halen çekmekte olan- bir ülkenin evladı sıfatıyla söyleyeyim: O Türkiye'nin altını oyma planıdır ulusal çıkarlarımıza taban tabana terstir.