Tam da Şu Günlerde

Tam da şu günlerde... Acaba o rüyayı tekrar görebilir miyiz?

Tam da Şu Günlerde
Tam da Şu Günlerde Yonetici
Advert

Tam da şu günlerde yaylalara göç hazırlıkları başlıyordu. İnekler, boynuzlarından boyunlarına kadar ne kadar püskül varsa süslenmiş, koyunlar ise boğazlarına asılı en kalın sesli kelek”lerle yola revan olunuyordu.

Tam da şu günlerde; sahile yakın köylerden gelen göç kervanları, sulak yerlerde konakladıktan sonra, bir veya iki gün sürecek olan yolculuklarına devam ediyor, “Sivritaş mezere”lerinden aşıp uzaklaşana kadar,  o sürülerle oluşan kelek sesleri ormanların içinde esrarengiz bir ses cümbüşü dinlettiriyordu.

Tam da şu günlerde; köşeleri kesme taş, diğer yerleri yığma taştan yapılmış, “hartama”lı mezere evlerinin tamiri yapılıyordu. Çatıdan su akıtan yerler, yeni hartamalarla kapatılıyor, ahırdaki kemrenin biriktiği menfez; ineklerin yattığı yerlerde çürüyen tahtalar ve eskiyen “pansi(pekni)”, eldeki tahta parçalarından tamir ediliyordu.

Tam da şu günlerde; sonbaharda yayladan ayrılırken ıslanmasın, nemlenmesin diye yerinden sökülen “pileki taşı”, büyük bir özenle yerine yerleştiriliyor, külü dökülen ekmek sacı ise, yine kül bulamacından yoğrulan hamur ile yeniden sıvanıyordu.

Tam da şu günlerde; önce ocağın üstündeki zincire asılı sabunun eriyip erimediği kontrol ediliyor, sonra da inekler için hazırlanan yal kazanı ısınması için aynı zincire asılıyordu. Yanan kara ateşin dumanı önce evin içinde bir tur gezindikten sonra simsiyah olmuş tavan aralarından kayboluyordu.

Tam da şu günlerde; çivi ile çakılı iki parça tenekeden oluşan duman bacası yeniden açılıyor, evin içine hem ışık hem de öğlen güneşi vuruyordu.

Tam da şu günlerde; ırmaklarda, çevredeki su birikintilerinde ve foseptik çukurlarında yavrulayan kurbağalar, akşamdan sabaha kadar, hiçbir kesintiye uğramadan vakvak sesleri ile bir ses armonisi oluşturuyordu.

Tam da şu günlerde; inekler meralardaki çiçekli çimenlerde güzelce yayıldıktan sonra akşam sütünü veriyor, sağılan sütler ise yarın sabah, “Biliter” çeşmesinden alınacak soğuk su ile yayıkta vurulması için mayalamaya bırakılıyordu. İlk taze ayranı, külekten içmenin başka bir heyecanı yaşanıyordu.

Tam da şu günlerde; mısır tarlasının sık olanları alınıyor, yıkanması için ırmağa taşınıyor ve ineklere yal olarak hazırlanıp veriliyordu. İsraf yoktu ve elde avuçtaki her şeyin en verimli şekilde kullanmanın hesabı yapılıyordu.

Tam da şu günlerde; ilk çelik-çomaklı yarışmalar ve ilk ateş oyunları oynanıyor, obaya yeni gelenlerle kucaklaşılıyor şakalar yapılıyordu. İlk inek dövüşleri, ilk azarlar, ilk küsmeler, ilk darılmalar tam da şu günlerde kendini gösteriyordu.

Tam da şu günlerde; batama üstüne serilen yer döşeğinde uyumanın hazzı, ahırdaki ineklerin kıpraşmaları ve kurbağaların vakvakları arasında derin bir uykuya dalmanın hayali kuruluyordu.

Tam da şu günlerde; evde bulanan “Philips” marka radyonun  “kısa dalga meteoroloji” istasyonunu  açıp, Muazzez Turing’den “şu karşı yaylada göç katar katar..”,  veya Saniye Can’dan “uzun olur gemilerin direği” türküsünü dinlemenin dayanılmaz keyfi hissediliyordu.

Tam da şu günlerde; evin bahçeye bakan yüzüne dikine çakılmış, seyrek tahtaların arasından süzülen ay ışığının efsununa dalarak derin bir uyku çekmek vardı. Çocuksu özlemlerin bıraktığı etki ile o en tatlı, en hülyalı rüyayı görmek vardı. Sabah uyandıktan sonra ‘acaba aynı rüyayı tekrar görebilir miyim” hayali ile yorganın altına gizlenerek yeniden uyamaya çalışmanın masumiyeti vardı?

Tam da şu günlerde!..

Ne o evler, ne o sesler ve ne de o nağmeli türkülerden eser yok artık.

Yok yok, hiçbir şey yok…

Vallahi yok.

İrfan Elbir Tam da şu günlerde pileki batama Biliter çeşmesi Muazzez Türing Saniye Can hartama kelek Sivritaş mezere
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Balıkesir'de büyük Çepni buluşması
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg
Sebahattin Arslantürk: Hedef dekar başına 500 kg