|
Tahrir Meydanı ve Mısır sokakları sustu mu?

Mısır, Türkiye’de olduğu gibi siyasal ideolojilerin etkilediği uzun dönemli bir değişim sürecini yaşıyor. Siyasal ideolojiler hakkında olumsuz bir bakışa sahip olunduğu için ortaya çıkan sonuçlara çok da ilgi duyulmamıştır. Hâlbuki ideolojilerin de etkisiyle Mısır ve Türkiye gibi ülkelerde siyasal katılım, geniş tabanlı bir harekete dönüşmüş ve yenileşme süreci toplum kesimlerini derinden etkilemiştir. İdeolojiler geniş tabanlı hareketlere dönüştükçe birtakım esnemeler olmuş ve bir dönem sonra ideolojiler de farklı düzeylerde dönüşmüştür. Bu da çok yönlü bir değişimi beraberinde getirdi. Her bir dönemde siyasal katılımın artmasını ortak payda olarak alabiliriz.

Mısır’da 1880’lerden itibaren siyasal hayatın değişmezleri arasında yer alan Fransa ve İngiltere karşıtlığı 1920’lerden itibaren örgütlü hareketlerin ortaya çıkmasıyla daha da etkili bir hâle gelir. Daha önceki bir yazıda belirttiğimiz gibi “Mısır Mısırlılarındır” fikri, Nasır’ın kitlesel destek kazanmasında rol oynadı. Nasır gibi siyasal elitler, Mısır’ın modern tarihinde belirli düzeyde başarısızlığı temsil eder fakat onlar da siyasal katılımın tabana yayılmasında rol oynadı. Nasır’dan sonra siyasal katılım önemli ölçüde zayıfladı ama ideolojik değişim daha bir belirgin hâle geldi. İhvan, bu dönemde geniş tabanlı siyasî bir harekete dönüştü.

“Mısır Mısırlılarındır” bir fikir olarak geniş tabanlı siyasî katılımı amaçlar. Mısır’da yaklaşık yüz elli yıllık bir dönemde birbirinden farklı ideolojiler, gruplar ve liderler eliyle siyasal katılım genişledi. Mursî’nin iktidar olma süreci siyasal katılımın başarısıdır. Geniş tabanlı siyasal katılım, sokakların ve meydanların taleplerine açık olmak anlamına gelir. Avrupa, Amerika, İsrail, Suud ve bağımlı örgütlü yapıların teşvik ve desteği ile Sisi, Mursi’yi iktidardan düşürdü. Bu, Mısır sokaklarının yani geniş tabanlı siyasal katılımın yeniden sessizliğe bürünmesi anlamına geldi. “Mısır Mısırlılarındır” fikri, sokakları ve meydanları peşinden sürüklese de hedefe varmak mümkün olmamıştır. Mısır’da zümre çıkarları galip gelmiş ve kitleler suskunluğa bürünmüştür.

Görüldüğü gibi Napolyon’un işgali ile başlayan dönemi bir başlangıç noktası olarak kabul edersek Mısır, iki yüzyıldır dinamik bir süreç yaşıyor. Batı toplumlarından farklı olarak ideolojilerin de etkisiyle kitleler daha çok siyasallaşmaktadır. Bu süreç “İslam’ın Siyasallaşması” veya “siyasal İslam’ın yükselişi” olarak tanımlanmıştır. İkincinin Batılı oryantalistler tarafından ötekileştirici bir etiket olarak icat edildiği çok açıktır. Hâlbuki Mısır Mısırlılarındır, yeni bir döneme işaret etmekteydi.

Mısır, Körfez ülkelerine kıyasla daha çok Türkiye’ye benzer. Siyasî tarihimizdeki benzerlikler de farklılıklara göre daha fazladır. Her iki ülkeye 2013’ün yaz aylarında eş zamanlı olarak müdahale edilmesi benzerliklerin daha fazla olduğunun kanıtıdır. Mursî’nin iktidardan düşmesini, Mısır’da geniş tabanlı siyasal katılımın başarısızlığı olarak yorumlamak doğru değildir. Yerli ve millî kurumların yetersizliği ile Mısır’daki geçici kayıplar arasında paralellikler kurabiliriz. FETÖ gibi bağımlı yapılar, kurumları içeriden ele geçirmiş olsalar da kurumsal kimliklere zarar veremediler. Bu, daha çok sivil kurumlar için geçerli bir durumdur. Mısır’da ise kurumsal kimliklerin kendini üretemediği açıktır. Rahmetli Mursî’nin iktidarı kısa ömürlü olsa da etkileri itibarıyla uzun ömürlü olacaktır. Bu, sokakların kendini üretme kapasitesi ile alakalı bir durumdur.

Arap coğrafyasında ciddî bir gerilimin yaşandığı açıktır. BAE ve Suudî Arabistan gibi Arap ülkeleri ile Afrika’nın doğu, batı ve kuzeyindeki İslam ülkeleri arasında bir ayrışma yaşanmaktadır. Bu ayrışmayı, yeni siyasî ve iktisadî kamplaşmalar belirlemektedir. Bu ayrışma Mısır’a çok sert bir biçimde yansımış, yüz binlerce insan haftalarca Tahrir Meydanı’nda BAE ve Suud’un temsil ettiği neokolonyal sisteme teslim olmayacağını göstermişti. Bu süreç tamamlanmış değildir.

Mısır sokakları, Mısır Mısırlılarındır fikrini zirveye taşıyacaktır. Sisi’nin de sokaklara uzun bir dönem direnemeyeceği açıktır.

#Mısır
#Türkiye
#BAE
#Suudi Arabistan
4 yıl önce
Tahrir Meydanı ve Mısır sokakları sustu mu?
Arıza sistemde
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü