26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Suriyeli evladımız Muhammed'e kıydılar

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

DÜN sabah telefonum çaldı. Mersin’de yaşayan Suriyeli dostum Abu Mahmut arıyordu. Telefonda sürekli ağlıyordu; “Beş yaşındaki çocuğu bıçakla delik deşik etmişler. Ailesi perişan. Bir tinercinin, uyuşturucu müptelasının, Suriyelilerden nefret eden bir hastanın, sapık bir tecavüzcünün, Suriyeliler ile Türkler arasında fitne tohumu ekmek isteyen karanlık güçlerin işi olabilir. Polis bu olayı aydınlatmalı. Katil bulunmalı ve teşhir edilmeli. Bu sapık katiller ıslah olmaz. Beş yaşındaki çocuğun narin bedenine o bıçağı saplayan caniyi hapishanede beslemek ve yaşatmak normal midir? Âleme ibret olmalı ve suçu sabitse katil o çocuğu öldürdüğü mekânda aleni idam edilmeli. Ailesinin yüreği yanıyor. O yaşlarda çocuğu olan benim yüreğim yanıyor. Herkes duygudaşlık (empati) yapmalı. Lütfen bunu yazın” dedi.

SOKAKTA MENDİL SATIYORDU

Rabbim ailesine sabır ve metanet versin. Abu Mahmut’un söyledikleri benim yüreğimi de yaktı. Olayı araştırdım. Beş yaşındaki Muhammed Hac Derviş ailesiyle üç sene önce MersinEdremit’e bağlı Kızkalesi’ne yerleşmişler. Ailenin en küçük ferdi Muhammed’in omuzlarında ağır bir yük vardı. Akranları sabah anaokuluna giderken o diğer Suriyeli çocuklarla birlikte sokakta mendil satıyordu. Muhammed o gün akşam eve dönmeyince aile polise haber vermiş. Ve dün sabah nur yüzlü Muhammedin delik deşik edilmiş vücudu bulundu.
Suriyeli çocuğumuz Muhammed, nadiren de olsa, “sizi buraya getirenin..!, Siz geldiniz hayatımızı zehir ettiniz. Huzurumuz kalmadı. İşimizi çaldınız. Sokaklarımız Suriyeli dilencilerle doldu” ve buna benzer sözlü saldırılara maruz kalmıştı. Ancak kendisi ve ailesi, genelde her yerde olduğu gibi, Türklerle yan yana ve birlikte ciddi sorunlar yaşamadan var olmuşlar. Zira Suriyeliler gelmeden önce de birçok insanın hayatı zehirdi. Toplum huzursuzdu. İşsizdi. Sokaklar dilencilerle doluydu. Hırsızlık, yolsuzluk ve yoksulluk tavan yapmıştı.

KISSADAN HİSSE

Kıssadan hisse sorunlarımızın müsebbibi Suriyeliler değildi. Şüphesiz milyonlarca Suriyelinin ülkemize gelmesi beraberinde zorluklar ve meydan okumalar getirecekti. Ancak Suriyelilerin yarattığı istihdam, kattıkları kültürel zenginlik ve ülkeye taşıdıkları on milyar dolara yakın nakit parayı da nazar-i dikkate almalı. Ayrıca ülkemize “gönüllü” olarak gelmediklerini de bilelim.
Ülkemizde savaş yokken dahi milyonlarca vatandaşımızın Avrupa’ya neden göç ettiklerini düşünelim. Suriyeliler yaşadıkları mekâna hızlıca uyum sağlayan bir millet. İstisnalar kaideyi bozmaz misali genelde efendi, hürmetkâr, çalışkan insanlar. Her Türkiye’ye kaçan, yerleşen veya gelen Suriyeli de “terörist, “muhalif”, “hırsız” “cani” veya “dini-dar” manyak değil. Ezici çoğunluk Suriye’yi kerhen yani zoraki terk etmek zorunda kaldı.

MİLLİ BAYRAKLA SOKAKLARA İNDİLER

Dünya Kupası elemeleri için Tahran’da karşı karşıya gelen Suriye-İran futbol maçı sonrasında Suriye 90 artıda golü kaydedip kupaya katılma şansını devam ettirince başta İstanbul Türkiye’nin her yerinde yaşayan binlerce Suriyeli Suriye milli takım lehine sevinç çığlıkları atmıştı. Sonradan türeme çaputlarla değil bağımsızlık simgesi Suriye’nin milli bayrağıyla eğlenmişlerdi. Bu durum birçok medya kuruluşunda ama özellikle “muhalif” kesimde derin bir şaşkınlık yaratmıştı.

MORGA TAŞINAN MİNİK BEDENLER

Suriye belki gökdelenlerin, yaldızlı mekânların, de lüks AVM lerin yurdu değildi ama dünyanın en huzurlu, en istikrarlı ve en güvenli diyarlarından birisiydi. Özgür ve medeniydi Suriyeli çocuklar. En önemlisi açıkta, üryan sokakta dilenen, ekmek, su, mendil, çiklet sakız satan, arabanızı temizlemek için kirli beziyle camlarınıza saldıran çocuklar yoktu. Geleceği çalınan umutları yok edilen okulda olması gereken parkta oynaması gereken Suriyeli çocuklarımızın nadide bedenlerini yabancı ülkelerin deniz kıyılarından, tatil beldelerin sokaklarından otopsi odalarına ve morga taşıyoruz. Buna sebep olanların yatacağı yeri olmayacak.
Bu yazıyı kaleme aldığımız saatlerde cani henüz yakalanmamıştı. Polisin omuzlarında ağır bir sorumluluk var. Bu cinayete daha çok emek ve enerji sarf etmeliler. Zira fitneye mahal vermemek için acilen açıklığa kavuşmalı. Muhammed’i katleden cani ve azmettirici sebepleri ortaya çıkarılmalı. Suriyeli çocuklarımız kendi evlatlarımız gibi korunmalı ve sokaklardan kurtarılmalı. Çocuklarımız bölücü, dini-dar ve mafyaya kurban edilmemelidir.