Seçim iptali tartışmaları hayhuyunda, Ankara’nın baştan beri çelişkili ve yetersiz politikalarla muallel “Suriye politikası”nda çelişkili durum devam ediyor.
Ankara’dakilerin bir yandan Suriye’nin kuzeyini Suriye’den koparmakla ülkenin birlik ve bütünlüğünü parçalamayı hedefleyen PYD/YPG’nin ağababası ABD ile “tampon /güvenli bölge” oluşturulması görüşmelerini sürdürürken, diğer yandan Cumhurbaşkanı’nın “çok iyi gidiyor” deyip örnek gösterdiği İdlib’de yoğunlaşan çatışmalardan dolayı Rusya ile sıkıntılı.
Daha da çarpıcısı, Ankara, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği kapsamında başta Şam yönetimiyle ülkedeki meşru muhalefetin anayasal sürece katılımını esas alan, ülkenin barış ve istikrarını hedefleyen “Astana-Soçi süreçleri”ni berhava edercesine hâlâ İran ve Rusya’nın teminatını verdiği Suriye yönetimine tavırlı. Hâlâ Şam’la diyalog yollarını kapatmada ısrar ediyor.
İDLİB ÇIKMAZIYLA…
Bilindiği gibi daha geçen ay ABD’de Suriye’deki son dönem gelişmeler ile savunma sanayindeki işbirliği konularını görüştüğünü belirten Milli Savunma Bakanı, düşünülen ‘güvenli bölge’, S-400 alımı, F-35 uçakları ve Doğu Akdeniz’deki gelişmelerle ilgili görüş ve talepleri dile getirildiğini belirtmişti.
Dahası başta sözkonusu “tampon /güvenli bölge” olmak üzere, Türkiye ile ABD arasındaki stratejik ortaklık çerçevesindeki işbirliğinin önemini vurgulamış; kuzey Suriye’deki son durum da görüşüldüğü, ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusundan kısmen çekilme kararının ardından Ankara, sınır bölgesinde YPG’nin olmayacağı bir güvenli bölge oluşturulmasını talep ettiği medyaya yansımıştı. (Gazeteler, 16.4.19)
Peşinden Cumhurbaşkanı’nın Trump’la telefon görüşmesi sonrası Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, S-400 füze savunma sistemiyle ilgili “çalışma grubu” oluşturma önerisiyle ikili ilişkilere dair bir çok konunun ele alındığı belirtilmişti. (Reuters’a 30.4.19)
Bu arada Dışişleri Bakanı, Washington’a teklif ettikleri “ortak çalışma grubu önerisi”ne dair ABD’den henüz bir cevap gelmediğini açıklarken Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Trump’ın 2019 yılı içinde Türkiye’ye bir ziyarette bulunmak istediğini duyurmuştu.
Düşülen vartada, Rusya’nın desteğiyle rejim güçlerinin İdlib’e hava operasyonları sürerken, BM kaynaklarına göre 18 bin sivilin bölgeyi terkettiği haberleri ortasında Suriye’den Türkiye’ye yeni büyük göç dalgasından endişe ediliyor.
Ne var ki, Rusya destekli Şam yönetimince İdlib’in silâhlı muhaliflerden tasfiyesi devam ederken, öncelikle en üst düzeyde Cumhurbaşkanı, hâlâ her fırsatta Şam yönetimini suçluyor. Hâlâ Ankara-Şam diyalogu reddediliyor.
ÇÂRE, ANKARA-ŞAM İŞBİRLİĞİNDE
Görünen o ki, Suriye’nin kuzeyinde kontrolündeki kantonlar üzerinden PYD/YPG uhdesinde -Kuzey Irak’ın Irak’tan koparılmasında olduğu gibi- Suriye’den koparılacak alanda “Rojova - Batı Kürdistan koridor devlete zemin hazırlanıyor.
New York Times gazetesinin internet sitesinde yayınlanan ‘Suriye’deki Gizli İşkence Hapishanelerinin İçinde: Beşar Esad Muhalefeti Nasıl Çürüttü’ başlıklı haberi paylaşan Cumhurbaşkanlığı sözcüsü, Twitter hesabından “Suriyeli katil, yüz binlerce insanı öldürmenin, milyonlarca kişiyi yerinden etmenin ve güzel bir ülkeyi yıkmanın yanı sıra, on binlerce kişiye işkence yaptı” açıklamasını yapıyor!
Oysa Ankara’nın beynelmilel hiçbir hukukî temeli olmayan neticesiz “Amerikan projesi ‘güvenli bölge” kumpaslarına katılmak yerine, bölgenin emperyal mihrakların maşası terör örgütlerinden temizlenmesi, küresel güçlerin bütün bölge ülkelerini ve Suriye’yi bölüp parçalama “tefrika plânı”nın boşa çıkarılması, Türkiye’nin BM’de temsil edilen Müslüman komşusu ile güçlü diyalog ve işbirliğine gitmesi gerekiyor.