26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Suriye için Bosna modeli

Soğuk Savaş döneminden bu yana etkin olarak çalışan Rand Corporation, son raporunda Suriye’nin Bosna örneğinde olduğu gibi dış güçlerin etki alanlarına göre bölünmesini önerdi. Kurum, Rakka’yı uluslararası kurumların yönetmesini talep etti

Suriye için Bosna modeli
A+ A-

Gökhun Göçmen
[email protected]

ABD merkezli Rand Corporation kuruluşu Beyaz Saray için hazırladığı Suriye raporlarının üçüncüsünü yayımladı.Sahadaki askeri değişimin, Astana zirvesinin ve muhtemel Rakka harekatının daha önce yayımladıkları iki raporu desteklediğini savunan Rand Corporation, Suriye için ‘Bosna’ modelini gündeme getirdi. Beyaz Saray bünyesinde görev yapmış Dış İlişkiler Konseyi (CFR)’nden Philip Gordon ve Rand Corporation’dan J.Dobbins ile J.Martini’nin imzasını taşıyan raporun ilgili bölümünde şu ifadelere yer verildi:

“Rejimin, muhalefetin ve dış güçlerin buluşup ayrıntılı bir anlaşma imzalamaları değil; amaçlanan sonuç için melez bir sahanın gelişmesi, yerel gruplar ve diplomatlar arasında müzakere edilerek bir anlaşmaya varılmasından bahsediyoruz. 1990 ortalarında Bosna’da olduğu gibi, barışa ve bu değişimlere dış kuvvetlerin kabulüyle, sahada savaşan tarafların yorulmasıyla ulaşılacak. Bosna’nın aksine, barış sadece resmi bir anlaşmadan doğamaz, yerel ve uluslararası seri anlaşmalar yapılmalı”

YENİLGİYİ ZAFERE ÇEVİRME PLANI: ÖZERKLİK

ABD hükümetin tarafından fonlanan Rand Corporation, ‘Bosna modelinin’ Halep temizliği ve Astana süreçlerinden sonra daha mümkün hale geldiğini iddia etti. Suriye ordusunun Halep’i kurtarmasından sonra ‘muhalif’ grupların başkentsiz kaldığını ve ikmal yolllarının kapandığını hatırlatan uzmanlar, “Özerklik kurma umutları yükseldi çünkü muhalefetin seçenekleri ciddi anlamda daraldı. Çoğu muhalif ve uzmanın inandığı Esad’ın tıpkı diğer diktatörler gibi kolayca yenileceği tezi artık tedavülde değil” diye yazdı. Raporda ayrıca Şam yönetiminin Halep’i aldıktan sonra İdlip’e yoğunlaşacağı ve muhtemel zaferden sonra doygunluğa ulaşarak masaya oturacağı olumlu gelişme olarak okuyucuya sunuldu.

Diplomasi cephesinde ise Türkiye, Rusya ve İran’ın öncülük ettiği Astana zirvelerinin en önemli yanı “ ABD’nin dışlanması ve Türkiye’nin artık Washington ile çalışmaması” olarak tasvir edildi. Yaşanan süreçlerden sonra Türkiye’nin rejim değişikliği talebinden vazgeçtiği ve S. Arabistan’ın Yemen sorunu ile meşgul olduğu hatırlatılırken ABD’nin Suriye müzakerelerinde rol alarak özerklik için harekete geçeceği duyuruldu.

HEDEF: SURİYE’NİN KUZEYİ VE ÜRDÜN SINIRI

Rand Corpartion dış güçlerin desteğini alacak özerk yapıların 3 bölgede hayat bulacağını savundu. Şubat ayının ikinci haftasında yayınlanan raporda bu bölgelerin PYD kontrolündeki kantonlar, Fırat Kalkanı’nın uzandığı derinlik ile Ürdün sınırında yer alan Deraa bölgesi olacağı ileri sürüldü. Raporun ‘O halde haritalar nasıl gözükür’ başlıklı bölümünde şunlar kaydedildi: “Kürtlerin birleşmesini engellemek için harekete geçen Türkiye pes edecek gibi değil. Ele geçirdiği bölgeleri korurken, o bölgeyi elde tutmak için daha az çaba harcıyor. Kürtlerin terörizm saldırıları devam ederken ve Türklerle aralarındaki tansiyon yükselirken Türkiye hakimiyet alanını genişletmek için adım atabilir. Türkiye’nin el Bab’tan Menbiç’i de alarak Fırat’a kadar açacağı alan daha doğal ve dengeli bir bölge olabilir. Ancak Ankara, evinde daha çok şiddete neden olabileceğinden Kuzey Suriye’deki tüm bölgelere müdahale etme konusunda isteksiz görünüyor. Aynı ölçüde, Kürtler bağımsızlık talep ederlerse biliyorlar ki Türk askeri gücünü savuşturmaları ya da Sunni-Arap bölgede hakimiyet kurmaları zor olacaktır. Bunun karşılığında IŞİD’le savaşma konusunda Amerika’dan daha fazla politik ve askeri destecek gerekecek ki Türkiye ile kapışmaları konusunda otoritelerinin tanınması olası değil. Kuzey Suriye’deki bu durum 3 ayrı kontrol noktasının oluşmasına neden olabilir: 2 Kürt bölgesini ayıran, Türk kuvvetler tarafından destekli 1 Arap bölgesi. ABD, iki tarafı da dizginleyerek hem Kürtlere hem Türklere yardım edebilir. Güneyde ise, sahada durumun donuk olduğu düşünebilir. Deraa’da Batı tarafından desteklenen daha ılımlı gruplar bulunmakta. Rejim onlarla bir ateşkes anlaşması imzalamak eğiliminde olabilir”

RAKKA’YI PKK ALSIN GELECEĞİNİ 3 KOALİSYON BELİRLESİN’

“Rakka’nın düşüşü, Doğu Deyrezzor’u IŞİD’in elinde bulundurduğu tek şehir merkezi haline getirecektir. Rakka kurtarıldıktan sonra ise şehrin kimin elinde kalacağı büyük soru işareti teşkil etmektedir” ifadelerini kullanan Rand Corpartion, Rakka’nin PKK/PYD eliyle kurtarılmasını geleceğine de Türkiye, Rusya ve ABD’nin dahil olduğu 3’lü platformun karar vermesini önerdi. ABD merkezli kurumun raporunda öneriler şöyle sıralandı:

“Belki de özerk bölgeler konusundaki en büyük meydan okuma, IŞİD’den alınacak bölgelerde nelerin yapılacağı. Kürtler, Amerika tarafından destek alarak Rakka’yı ele geçirebilirler. Kürtlerin Rakka’yı aldıktan sonra kontrol etmelerine izin vermek uygun bir seçenek değil. Rakka dolayları Kürtlerin otoritesini reddecek Araplardan oluşuyor. Buna, ABD’nin müttefiki Türkiye’nin de karşı çıkacağı belli. Benzer olarak rejimi Rakka’nın konrolü için davet etmek problemlere neden olabilir....Suriye’nin diğer bölgelerine nazaran Rakka; Rusya, Amerika ve Türkiye arasında halledilecek daha iddialı bir uluslararası çabayı gerektirecek. O nedenle Amerika’nın; Rakka eyaletini kurtarır kurtarmaz bölgeyi uluslararası iradenin altına koyarak orada ne rejim ne de muhalefet tarafından idare edilecek doğal bir bölge yaratmasını öneririz.”

FLYNN SİNYALİ MOSKOVA’DA VERMİŞTİ!

Rusya’nın Washington büyükelçisi ile görüşmesini Trump yönetimine ‘yanlış’ ve ‘eksik’ aktardığını kabul ederek istifa eden Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn, ‘Bosna’ modelinin kuvvetli bir taraftarı olarak biliniyor. 2015 yılında RT kanalının davetiyle Moskova’ya giden Flynn, Suriye krizinin çözümü için ABD ve Rusya’nın birlikte çalışabileceğini kaydetmiş ve bu bağlamda Balkanlar modelini örnek göstermişti. RT isimli kanalın düzenlediği açık oturumun ardından Rusya Devlet Başkanı V. Putin ile de bir araya gelen Flynn ziyaret sonrasında gündemin Suriye olduğunu yinelemiş ve İran’ın rolünün kısıtlanması gerektiğini dile getirmişti.

ESAD’DA ISRAR YIKICI OLUR’

Rand Corporation’ın üçüncüsünü hazırladığı Suriye raporunda Atlantik yönetimlerine yapılan ‘Esad’ uyarıları dikkat çekti. ‘Öncelikle şu açık ki, askeri müdahaleyle ya da anlaşmalarla olsun yakın zamanda Esad’ın görevden çekilmesi söz konusu değil. Esad’ın görünen gelecekte güçlü kalacağı neredeyse kesin ve yayın olarak kabul ediliyor” satırlarına yer veren Rand Corporation, Atlantik cephesinin eski taleplerinde ısar etmesi halinde yaşanacaklarını şöyle özetledi: “ABD’nin Esad’ın hakimiyetine son vermek, yandaşlarını iktidara taşımak, Rusya ve İran’ın etkisini sınırlamak gibi hedefleri öncelikli meşru taleplerinin önüne geçti. Bu hedeflerde başarısızca ısrarcı olmak anlaşmazlığı yalnızca daha yıkıcı hale getirir, ‘ne olursa olsun’ başarmaya çalışmak devasa maliyetlere ve neredeyse kesin istenmeyen sonuçlara yol açar.

Son Dakika Haberleri