T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2016/3-1167
K. 2019/9
T. 15.1.2019

* KASTEN YARALAMA SUÇU ( Sulh Ceza Hâkimlikleri Faaliyete Geçirilinceye Kadar Sulh Ceza Mahkemelerinin Görev Alanına Giren Her Türlü Kararı Vermeye Kaldırılan Sulh Ceza Mahkemelerinin Yetkili Olduğu/SCM Tarafından Verilen Mahkûmiyet Hükmünün Yok Hükmünde Olduğunun Kabulünün Mümkün Bulunmadığı )

* SULH CEZA HÂKİMLİKLERİ FAALİYETE BAŞLAYINCAYA KADAR VERİLEN SCM KARARLARININ NİTELİĞİ ( Kaldırılan Sulh Ceza Mahkemelerinin Sulh Ceza Hâkimliklerinin Faaliyete Geçtiği Tarihe Kadar Duruşma Yapma Savunma Alma Tanık Dinleme Keşif Yapma Hüküm Verme Gibi Görev Alanına Giren Her Türlü Kararı Verme ve İşlemi Yapma Yetkisine Sahip Olduğu/Sulh Ceza Mahkemesi Tarafından Verilen Mahkûmiyet Hükmünün Yok Hükmünde Olduğunun Kabul Edilemeyeceği )

* USUL EKONOMİSİ ( Sulh Ceza Mahkemelerinin Sulh Ceza Hâkimlikleri Faaliyete Geçinceye Kadar Davayı Sonlandırıcı Nitelikte Kararlar Vermesinin Yargılamanın Uzamasını Önlediği Gereksiz Emek ve Gider Kaybına Neden Olmadığı ve Davaların En Az Giderle ve Mümkün Olan Süratle Sonuçlandırılmasını Sağladığı - Kaldırılan Sulh Ceza Mahkemelerinin Sulh Ceza Hâkimliklerinin Faaliyete Geçtiği Tarihine Kadar Görevli Olduğu Anlaşıldığından SCM Tarafından Verilen Mahkûmiyet Hükmünün İsabetli Olduğu )

6545/m.84

5320/Geç.m.6/7

2709/m.141

ÖZET : Dava, kasten yaralama suçuna ilişkindir.

Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 Sayılı Kanun ile kaldırılan sulh ceza mahkemelerince, sulh ceza hâkimlikleri faaliyete başlayıncaya kadar verilen kararların yok hükmünde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

28.06.2014 tarih ve 29044 Sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 Sayılı Kanun'un 84. maddesiyle 5320 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 6. maddenin yedinci fıkrasındaki “Sulh ceza hâkimlikleri faaliyete geçirilinceye kadar, sulh ceza mahkemelerinin görev alanına giren her türlü kararı vermeye kaldırılan sulh ceza mahkemeleri yetkilidir” şeklindeki emredici hükümden, kaldırılan sulh ceza mahkemelerinin, sulh ceza hâkimliklerinin faaliyete geçtiği 16.07.2014 tarihine kadar, "duruşma yapma, savunma alma, tanık dinleme, keşif yapma, iddianamenin kabulüne veya iadesine, koruma tedbirlerine ve davayı sonlandıran hüküm niteliğinde kararlar verme" gibi görev alanına giren her türlü kararı verme ve işlemi yapma yetkisine sahip olduğu anlaşılmalıdır. Aksinin kabulü, söz konusu mahkemelerin vereceği kararları tek tek belirtip sınırlandırmak yerine, "her türlü kararı" vermeye yetkili kılan kanun koyucunun iradesini sınırlamak anlamına gelecektir. Ayrıca sulh ceza mahkemelerinin, sulh ceza hâkimlikleri faaliyete geçinceye kadar davayı sonlandırıcı nitelikte kararlar vermesi, yargılamanın uzamasını önlemek, gereksiz emek ve gider kaybına neden olmamak anlamına gelen “usul ekonomisi” ilkesi ile davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasını emreden Anayasa'nın 141/son maddesine de uygun olacaktır.

Bu itibarla, kaldırılan sulh ceza mahkemelerinin, sulh ceza hâkimliklerinin faaliyete geçtiği 16.07.2014 tarihine kadar görevli olduğu anlaşıldığından, Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen mahkûmiyet hükmünün yok hükmünde olduğunun kabulü mümkün bulunmamaktadır.

DAVA : Kasten yaralama suçundan sanığın TCK'nın 86/2, 86/3-a-e, 29/1, 52/2-4. maddeleri uyarınca 3.600 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin Ankara Batı (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 09.07.2014 tarihli ve 336-800 Sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 23.02.2016 tarih ve 24746-4310 sayı ile;

"28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanıp aynı tarihte yürürlüğe giren 6545 Sayılı Kanun'un 84. maddesiyle 5320 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 6. madde hükmü ile Sulh Ceza Mahkemelerinin kaldırılarak anılan maddenin yürürlüğe girdiği 28.06.2014 tarihi itibarıyla Sulh Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan dava dosyalarının bir ay içinde yetkili Asliye Ceza Mahkemelerine devredileceğinin bildirilmesi karşısında, karar tarihinde görevli olmayan Ankara Batı 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 09.07.2014 tarih ve 2014/336 Esas ve 2014/800 Karar sayılı mahkûmiyet kararının yok hükmünde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;

6545 Sayılı Kanun'un geçici 6. maddesinin 7. fıkrasında öngörülen biçimde kaldırılan mahkemeye ait dava dosyanın ilgili Asliye Ceza Mahkemesine devri sağlanarak yargılamaya hüküm öncesi aşamadan devam olunarak bir karar verilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine" karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 21.03.2016 tarih ve 58158 sayı ile;

"6545 Sayılı Kanun ile 5320 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 6. maddedeki düzenleme;

'(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte sulh ceza mahkemeleri kaldırılmıştır.

(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yirmi gün içinde sulh ceza hâkimlikleri kurulur.

(3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, sulh ceza mahkemelerinde görülmekte olan dava dosyaları bir ay içinde yetkili asliye ceza mahkemelerine devredilir.

(4) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, kaldırılan sulh ceza mahkemelerinde görülmekte olan işlerden, sulh ceza hâkimliğince bakılması gerekenler, sulh ceza hâkimliklerinin kurulmasından itibaren on beş gün içinde yetkili sulh ceza hâkimliğine devredilir.

(5) Kaldırılan sulh ceza mahkemelerinde görev yapan hâkimler Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, sulh ceza hâkimliklerinin kurulmasından itibaren on beş gün içinde müktesepleri dikkate alınarak uygun görülecek bir göreve atanır veya yetkilendirilirler.

(6) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, sulh ceza mahkemelerince verilen kararlardan Yargıtay incelemesinde olanlar hakkında sadece görev nedeniyle bozma kararı verilemez.

(7) Sulh ceza hâkimlikleri faaliyete geçirilinceye kadar, sulh ceza mahkemelerinin görev alanına giren her türlü kararı vermeye kaldırılan sulh ceza mahkemeleri yetkilidir. Kaldırılan mahkemelerde bulunan ve kesinleşen dosyalara ait arşiv ve emanetler ile diğer evrak ve dokümanlar Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenecek mahkeme veya mahkemelere ya da hâkimliklere devredilir ve müteakip işlem ve talepler bu mahkemelerce veya hâkimliklerce yerine getirilir veya karara bağlanır' şeklindedir.

Nitekim Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren maddenin uygulanması ile ilgili yapılan 30.06.2014 tarihli iki duyuru ile geçişin ne şekilde yapılacağı açıklanmış, devrin kendilerinin yapacağı görevlendirme ve açıklamalar ışığında yapılması gerektiği tüm adli teşkilata duyurulmuştur. Buna göre; HSYK aynı tarihli 1535 Sayılı kararında kendileri tarafından düzenleme yapılana kadar 'kaldırılan mahkemelerde bulunan derdest dosya ve kesinleşen dosyalara ait arşiv ve emanetler ile diğer evrak ve dokümanların HSYK tarafından devredilecek mahkemeler belirlenene kadar bekletilmesini' bildirmiş,

30.06.2014 tarihli diğer kararında da özetle; 'Anılan Kanunun öngördüğü bir aylık süre içerisinde, HSYK birinci dairesi tarafından sulh ceza mahkemelerinden devredilecek dosyaların asliye ceza mahkemelerine tevziine ilişkin kriterler belirlenerek tüm teşkilata duyuruluncaya kadar anılan Kanunun 84. maddesinin 7. fıkrasının birinci cümlesi uyarınca sulh ceza mahkemelerinin derdest dava dosyalarını devretmeyerek bu dosyalara (duruşma, keşif, karar verme, iddianamenin iadesi ve kabulü gibi her türlü iş ve işlem gibi) bakmaya devam etmelerinin uygun olacağı düşünülmektedir.' denilmiştir.

HSYK 1. Dairesinin 16.07.2014 tarihinde internet sitesinde yayınladığı 1642 Sayılı karar uyarınca hangi sulh ceza mahkemesinin hangi asliye ceza mahkemesine devredileceğini ayrıntılı liste hâlinde yayınlamıştır. HSYK internet sitesinde tüm adli teşkilata duyurulan bu karar ile sulh ceza mahkemelerinin her tür karar verme yetkisi de bu tarih itibarıyla (16.07.2014) ortadan kalkmıştır.

İtirazımıza konu olan Ankara Batı 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin karar tarihi 09.07.2014'tür. Anılan mahkeme kararı bir aylık devir süresi içerisinde olduğu gibi, HSYK'nin devir sürecini belirli hâle getiren ve sonlandıran 16.07.2014 tarihli kararından da öncedir. 5320 Sayılı Kanun'un geçici 6. maddesinin 7. fıkrası da birinci maddesiyle kaldırdığı Sulh Ceza Mahkemelerine açıkça Sulh Ceza Hâkimlikleri faaliyete geçinceye kadar her türlü kararı vermeye yetki vermektedir. Maddenin şu ifadesi '...Sulh Ceza Mahkemelerinin görev alanına giren her türlü kararı vermeye kaldırılan Sulh Ceza Mahkemeleri yetkilidir' açıkça Sulh Ceza Mahkemelerine kanun tarafından verilen yetkidir. Yüksek Dairenin anılan dönemde verilen kararları, açık yasal düzenlemeye rağmen 'yok hükmünde' kabul etmesinin 6545 Sayılı Kanun'un geçici 6/7 maddesine aykırı olduğu" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

5271 Sayılı CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 21.06.2016 tarih, 5933-14637 sayı ve oy çokluğuyla itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

KARAR : Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 Sayılı Kanun ile kaldırılan sulh ceza mahkemelerince, sulh ceza hâkimlikleri faaliyete başlayıncaya kadar verilen kararların yok hükmünde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

Ankara Batı (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesince 09.07.2014 tarih ve 336-800 sayı ile sanığın kasten yaralama suçundan TCK'nın 86/2, 86/3-a-e, 29/1 ve 52. maddeleri uyarınca 3.600 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildi.ği anlaşılmıştır.

2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 142/1. maddesinde; "Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.” hükmüne yer verilmiş,

5235 Sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanun'un “Ceza mahkemeleri” başlıklı 8. maddesinde ceza mahkemelerinin hangileri olduğu tek tek sayılmış, 28.06.2014 tarihli ve 29044 Sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6545 Sayılı Kanun'un 46. maddesiyle 5235 Sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sulh ceza” ibaresi madde metninden çıkartılmış, 6545 Sayılı Kanun'un 48. maddesiyle 5235 Sayılı Kanun'un 10. maddesinde yapılan değişiklikle sulh ceza hâkimliği kurulmuş, 6545 Sayılı Kanun'un 84. maddesiyle 5320 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca da sulh ceza mahkemeleri kaldırılmıştır.

6545 Sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesiyle sulh ceza mahkemeleri kaldırılmış olup sulh ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlar için asliye ceza mahkemeleri görevlendirilerek sulh ceza-asliye ceza ayrımı ortadan kaldırılmış, yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla da sulh ceza hâkimliği kurulmuştur.

Kanun koyucu tarafından, kapatılan sulh ceza mahkemelerindeki dava dosyalarının devir tarihi, sulh ceza mahkemelerinin faaliyetinin sona ereceği tarih ile sulh ceza hâkimliğinin faaliyete geçeceği tarih ve dosyaların asliye ceza mahkemelerine devrine kadar geçen sürede sulh ceza mahkemelerindeki dosyaların durumuyla ilgili bir takım düzenlemeler de yapılmıştır. Nitekim 6545 Sayılı Kanun'un 84. maddesiyle 5320 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 6. maddenin üçüncü fıkrasında “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, sulh ceza mahkemelerinde görülmekte olan dava dosyaları bir ay içinde yetkili asliye ceza mahkemelerine devredilir”, aynı maddenin yedinci fıkrasında ise “Sulh ceza hâkimlikleri faaliyete geçirilinceye kadar, sulh ceza mahkemelerinin görev alanına giren her türlü kararı vermeye kaldırılan sulh ceza mahkemeleri yetkilidir” şeklinde hükümler öngörülmüştür.

Hâkimler ve Savcılar Kurulunun internet sitesinde 30.06.2014 tarihinde ilan edilen duyuruda; “6545 Sayılı Kanun'un öngördüğü bir aylık süre içerisinde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi tarafından sulh ceza mahkemelerinden devredilecek dosyaların asliye ceza mahkemelerine tevziine ilişkin kriterler belirlenerek tüm teşkilata duyuruluncaya kadar anılan Kanunun 84. maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca sulh ceza mahkemelerinin derdest dava dosyalarını devretmeyerek bu dosyalara (duruşma, keşif, karar verme, iddianamenin iadesi ve kabulü gibi her türlü iş ve işlem gibi) bakmaya devam etmelerinin uygun olacağı düşünülmektedir” görüşüne yer verilmiştir.

Hâkimler ve Savcılar Kurulunun internet sitesinde 17.07.2014 tarihinde ilan edilen duyurulara göre ise; 16.07.2014 tarihli ve 1642 Sayılı karar ile, sulh ceza mahkemelerinde bulunan dosyaların hangi asliye ceza mahkemelerine devredileceği belirlenmiş, uyuşmazlık konusu kararı veren Ankara Batı 1. Sulh Ceza Mahkemesinde bulunan dosyaların, Ankara Batı 6. Asliye Ceza Mahkemesine devredilmesine ve 16.07.2014 tarihi itibarıyla birinci bölge bazı yer sulh ceza hâkimliklerinin faaliyete geçirilmesine karar verildi.ği belirtilmiş, birinci bölge adli yargı hâkimlerinin müstemir yetkileri belirlenmiştir. Son olarak 18.07.2014 tarihinde yayınlanan duyuruyla da sulh ceza hâkimlikleri arasındaki nöbet uygulaması düzenlenmiştir.

Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen en önemli haklardan biri de makul süre içinde yargılanma hakkıdır. Anayasa'mızın 141. maddesinin son fıkrasında da, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının, yargının görevi olduğu belirtilmek suretiyle usul ekonomisi ilkesine yer verilmiştir.

Hakkın özü ile ilgili olarak, makul sürede gereksiz gecikme olmaksızın yargılanma hakkı, daha çok ceza yargılamaları ile ilişkilendirilmektedir. Çünkü hak, kamu suçlaması sonucunda ortaya çıkan korku ve endişenin en aza indirilmesi ve uzun ertelemeler nedeniyle, suçlanan kişinin kendini savunma kabiliyetini zayıflatma olasılığını ortadan kaldırılması yönünde, yargılama öncesi gereksiz ve bunaltıcı tutukluluğun önlenmesi için önemli bir güvencedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de ilk kararlarından itibaren makul sürede yargılama hakkına açıklık getirmiş ve hakkın amacının hak arayanların, yargılama işlemlerinin sürüncemede kalmasından korunması ve suçlanan ya da herhangi bir nedenle yargı kararı bekleyen kişinin uzun süre, işin nasıl sonuçlanacağı endişesi ile yaşamasının önlenmesi olduğunu belirtmiştir. (Başar Başaran s. 107 -113)

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

28.06.2014 tarih ve 29044 Sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 Sayılı Kanun'un 84. maddesiyle 5320 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 6. maddenin yedinci fıkrasındaki “Sulh ceza hâkimlikleri faaliyete geçirilinceye kadar, sulh ceza mahkemelerinin görev alanına giren her türlü kararı vermeye kaldırılan sulh ceza mahkemeleri yetkilidir” şeklindeki emredici hükümden, kaldırılan sulh ceza mahkemelerinin, sulh ceza hâkimliklerinin faaliyete geçtiği 16.07.2014 tarihine kadar, "duruşma yapma, savunma alma, tanık dinleme, keşif yapma, iddianamenin kabulüne veya iadesine, koruma tedbirlerine ve davayı sonlandıran hüküm niteliğinde kararlar verme" gibi görev alanına giren her türlü kararı verme ve işlemi yapma yetkisine sahip olduğu anlaşılmalıdır. Aksinin kabulü, söz konusu mahkemelerin vereceği kararları tek tek belirtip sınırlandırmak yerine, "her türlü kararı" vermeye yetkili kılan kanun koyucunun iradesini sınırlamak anlamına gelecektir. Ayrıca sulh ceza mahkemelerinin, sulh ceza hâkimlikleri faaliyete geçinceye kadar davayı sonlandırıcı nitelikte kararlar vermesi, yargılamanın uzamasını önlemek, gereksiz emek ve gider kaybına neden olmamak anlamına gelen “usul ekonomisi” ilkesi ile davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasını emreden Anayasa'nın 141/son maddesine de uygun olacaktır.

Bu itibarla, kaldırılan sulh ceza mahkemelerinin, sulh ceza hâkimliklerinin faaliyete geçtiği 16.07.2014 tarihine kadar görevli olduğu anlaşıldığından, Ankara Batı (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 09.07.2014 tarihli ve 336-800 Sayılı mahkûmiyet hükmünün yok hükmünde olduğunun kabulü mümkün bulunmamaktadır.

Bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire tevdi kararının kaldırılmasına, dosyanın temyiz incelemesinin yapılması amacıyla Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1-) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2-) Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, 23.02.2016 tarihli ve 24746-4310 Sayılı tevdi kararının KALDIRILMASINA,

3-) Dosyanın temyiz incelemesinin yapılması amacıyla Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 15.01.2019 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

kazanci.com.tr