SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ ve SAYGI KARAKOLU

 Süleyman Şah türbesinde hangi Türk büyüğünün naaşı var? Bu duruma bir izahat getirelim. Bu konuda farklı görüşler dile getiriliyor.Birinci görüşe göre Türbe'de Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi'nin dedesi ve Ertuğrul Gazi'nin babası Süleyman Şah'ın ve iki askerinin naaşları bulunduğudur.İkinci görüşe göre ise Türbede yatan Süleyman Şah'ın Osman Gazi'nin dedesi olan Süleyman Şah değil, I. Kılıçarslan'ın babası Kutalmışoğlu Süleyman olabileceği ifade ediliyor.Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alp Arslan’ın Malazgirt Zaferi’nden sonra yeni vatan edinmek maksadıyla batıya yönelen Oğuz boyları arasında Süleyman Şah önderliğindeki Kayı Boyu da bulunmaktaydı. Süleyman Şah, yeni yurt aramak üzere çıktığı bu yolculukta Halep yakınlarındaki Caber Kalesi’ne gelir ve Fırat Nehri boylarına yerleşir. Buradan tekrar yeni yurt aramak üzere yola çıkar, ancak 1227 yılında Fırat Nehri’nin karşı kıyısına geçmeye çalışırken muhafızları ile birlikte Fırat sularında boğulur. Süleyman Şah’ın naaşı ve iki askeri Caber Kalesi eteklerine bir kümbete defnedilir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde imparatorluk sınırları içerisinde olan mezarın bulunduğu yere bir türbe yapılarak buraya “Türk Mezarı” adı verilir. Türbe ve Caber Kalesi, Osmanlı İmparatorluğu yıkılınca Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde kalmıştır.

20 Ekim 1921 tarihinde Türkiye ile Fransa hükûmetleri arasında imzalanan Ankara Antlaşması'nın 9. maddesi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması'nın 3. maddesi gereğince Caber Kalesi ve türbe müştemilâtı ile berâber Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul edilmiş ve Türkiye'ye burada muhâfız bulundurma ve bayrağını çekme hakkı tanınmıştır.

Suriye hükûmeti, Fırat Nehri üzerinde 1968 tarihinde başlattığı Tabka Barajı'nın 1973 yılında tamamlanacağını ve barajın su toplamaya başlamasıyla Caber Kalesi ve Süleyman Şah'ın türbesinin tamamen sular altında kalacağını ileri sürerek Türk Hükûmeti'nden türbenin yerini değiştirmesini ya da türbenin Türkiye'ye naklini talep eden bir nota gönderdi. Türkiye de buna karşılık Suriye'ye bir nota verdi ve Keban Barajı'nın kapaklarını kapatarak Fırat Nehri üzerinden Suriye'ye su akışını engelledi.Karşılıklı bu restleşmenin ardından Türkiye bölgeye Devlet Su İşleri'nde görevli uzmanlar ve mimarlar gönderdi ve türbenin nereye taşınabileceğinin tespit edilmesini istedi. Ankara ve Şam hükümetleri arasında uzun süren müzakerelerin ardından bir anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre;

1-Türbe, müştemilatı ile birlikte Halep–Hasseki yolu üzerinde bulunan Karakozak köyü yakınındaki yeni yerine nakledilecek,

2-Barajın kenarında türbenin bu günkü konumuna en yakın yerde mermerden bir kitabe dikilecek,

3-Türbenin bugünkü yerini tespit etmek maksadıyla göl üstüne bir şamandıra konacaktır.

Bilinenin aksine günümüzde Türbe Caber Kalesi'nde değil, Halep'in Karakozak köyü yakınındaki yeni yerindeydi.Türbenin muhafazasını sağlamakla görevli olan Jandarma İhtiram (saygı)Kıtası'nın ikameti için 30 Mayıs 1938 tarihinde modern bir karakol yaptırıldı.Türkiye ile Suriye heyetleri arasında 1956 yılında Halep’te yapılan üst seviyede bir toplantıda düzenlenen tutanağın 13 ve 14'ncü maddelerinde türbe için gönderilecek ihtiram kıtasının her ayın 7'sinde değiştirilmesi kabul edilmiştir. Günümüzde her ayın 7 ve 20'sinde karakolun ikmali sağlanmakta ve personel değişimi yapılmaktadır. Günümüzde türbe, Türkiye Cumhuriyeti 20. Zırhlı Tugayı 3. Hudut Alay Komutanlığı 2. Hudut Taburuna bağlı  askerler  tarafından korunmakta idi.

Burası yani  Süleyman Şah türbesi bizim için çok önemli ve gözümüzün nuru gibi koruyacağımız bir vatan toprağından farksızdır. Sonuç itibari ile burada bir Türk büyüğünün naaşı bulunmakta. Burası bizim için hem  stratejik bir vatan toprağı, hem de manevi olarak mukaddes bir mekan olduğu için önemlidir. Bu nedenle 22 Şubat 2015'te TSK, Şah Fırat isimli bir operasyon ile türbede bulunan 40 askeri ülkeye geri getirmek için Suriye'ye girdi. Türbede bulunan Süleyman Şah'ın naaşı ve diğer manevi değeri bulunan eşyalar alındıktan sonra Süleyman Şah Türbesi ve yakındaki karakol patlayıcılarla havaya uçurulmuştur. Uluslararası Antlaşmalar ile Türk toprağı olan Süleyman Şah Saygı Karakolu'ndaki manevi değeri yüksek ecdat yadigarı emanetler, Suriye'de ortaya çıkan güvenlik sorunları ve askeri zaruretler nedeniyle, haklarımız saklı kalmak üzere geçici olarak yine Suriye topraklarında bulunan Suriye Eşmesi Köyüne taşınmak üzere getirilmiştir.

Operasyon sırasında kaza sonucu hayatını kaybeden şanlı askerimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve milletimize sabır diliyorum.
YORUM EKLE