Söz insanın aynasıdır...

Yazılı ve sözlü edebiyatımız incelendiğinde bazı "hadis"lerin zamanla anlam olarak atasözü haline gelmiş olduğu görülür. Söz gelimi "Zür gıbben tezdüd hubben" (Ziyarete ara sıra git ki kıymetin artsın) hadisi, "Çok gitme komşuna kalksın ayaküstüne" şeklinde, "Âfetü's-semâhı el-mennü" (Cömertliğin âfeti başa kakmadır) hadisi de "Elinle yaptığın hayrı dilinle bozma" şeklinde mealen atasözü haline gelmiştir. Aynı şekilde "El-kelâmü sıfatü'l-mütekellim" (Söz, konuşanın sıfatıdır) hadisi de "Söz insanın aynasıdır" ifadesiyle dilimizde yerini almıştır. Biz bugünkü yazımızda bu son sözü biraz açalım istiyoruz...

Etrafa baktığımızda, ileri geri konuşanları dinlediğimizde özellikle muhatabını tahkir amaçlı söylenen sözlerin, aslında kişinin kendi şahsiyetini yansıtan ifadeler olduğunu görürüz. Biliyorsunuz buna psikolojide "yansıtma" (projeksiyon, başkasına atma) deniyor.

"Yansıtma"yı basit olarak şöyle açıklayabiliriz: Yalancı veya dedikoducu birisi, karşısındakini devamlı yalancılıkla veya dedikoduculukla suçlar. Aslında dedikoducu yahut yalancı olan kendisidir. Lakin kusurunu örtmek için suçu başkasına yansıtarak kendini aklamaya çalışır. "Yansıtma" denilen şey kısaca budur.

Psikologlar meseleyi biraz daha ileriye taşıyarak "yansıtma"nın patolojik bir vaka olduğunu söylerler. Hatta bu tip insanlara paranoyak gözüyle bakarlar ki özellikle siyasetçilerin günümüzde birbirleri için söyledikleri ağza alınmaz sözler düşünülünce onlara hak vermemek elde değil.

Batı dünyasında "yansıtma" (projeksiyon) sadece olumsuz davranışlar için kullanılıyorsa da Doğu kültüründe müspet hareketler de bu kapsamda değerlendirilmektedir. Mesela, muhatapları hakkında hüsnü zan besleyen, onların iyiliğini isteyen, hüsnüteveccüh gösteren şahısları inceleyin, bütün bu güzellikleri şahsında toplamış kişiler olduklarını göreceksiniz. Yani onlar kendi güzel hasletlerini başkalarına yansıtmaktadırlar.

Hz. Mevlânâ'nın şu hikâyesi hem olumlu hem de olumsuz yansıtmalar için sanırım açıklayıcı bir örnek olacaktır:

Bir gün Ebûcehil, Peygamberimizi görünce "Haşim oğullarından çirkin bir yüz zuhur etti" dedi.

Hz. Peygamber ona "Her ne kadar sözünde ve işinde doğru değilsen de bu sözünde haklısın" cevabını verdi.

Sonra Hz. Ebûbekir geldi ve Peygamberimize "Ey güneş, ne doğudansın, ne batıdan. Lâtif bir şekilde parla, âlemi nurlandır" dedi.

Hz. Peygamber ona buyurdu ki "Ey aziz, ey değersiz dünyadan kurtulmuş kişi, sen de haklısın."

Orada bulunanlar "Ey halkın önderi, ikisi de birbirine zıt söz söyledi, sen ikisine de doğru söyledin, dedin. Neden?" diye sordular.

Peygamberimiz "Ben temiz ve berrak bir aynayım, Türk ve Hindû (güzel ve çirkin) bende kendisini görür" dedi.

Hikâyeden de anlaşılacağı üzere, insan/söz insanın aynasıdır. İyiler, karşısındakinde güzellikler görür, kötüler de çirkinlikler. Aynı şekilde, doğru söz doğru insanı, eğri söz de eğri insanı yansıtır...

ACZİMİN GİRYESİ:

 

SÖZ AYNASI

Söz insanın aynasıdır, sakın ha unutma,

Yüzü kara olan sensin, kendini avutma.

                                                (Li-müellifihî)

 

Yazarın Diğer Yazıları