Attila Aşut

yazievi@yahoo.com


Bir yazıyı ya da haberi okutan en önemli özelliklerden biri, başlıkların çarpıcılığıdır. Daha önce de yazdığımı anımsıyorum. Başlıklar kısa, kapsayıcı, merak uyandırıcı ama mutlaka anlamlı ve anlaşılır olmalıdır.

Kimi yazarlar çok öğeli başlıkları sever. Fikret Otyam, haftalık Aydınlık’taki yazılarında böyle başlıklar kullanırdı. Tüm arabaşlıkları anabaşlıkta topladığından, neredeyse sayfanın üçte birini kaplardı onun yazı başlıkları!

Günümüzde Orhan Bursalı’nın da zaman zaman uzun başlıklar kullandığı görülüyor. İnsan bu denli uzun başlıklarla karşılaşınca yazıyı okuma gereğini duymuyor. Çünkü başlıkta konunun özeti verilmiş gibi oluyor!

Uzun başlıkların yanında bir de anlam kaymasına uğramış başlıklar görüyoruz. Böyle başlıklar haberin doğru algılanmasını güçleştiriyor. 2 Temmuz 2019 tarihli BirGün’ün Kültür-Sanat sayfasında yer alan şu başlık buna örnektir:

-“Livaneli’den Açıkhava’da konser”

İlk bakışta, “Açıkhava neden büyük yazılmış ve de kesme imiyle ayrılmış?” diye sordurtuyor bu başlık. Haberi okuyunca, “İstanbul Harbiye Açıkhava Sahnesi”nin anlatılmak istendiği anlaşılıyor. “Açıkhava”nın anlamı bellidir. Böyle bir kısaltma, özellikle İstanbul dışında yaşayan okurlara o yeri anımsatmaz.

Çok öğeli başlıklarda kısaltma yaparken, dışarıda bırakılacak sözcüklerin özenle seçilmesi gerekir. Başlıkta vurgulanması gereken öğe, daha çok bilinen ve çağrıştırıcı özellik taşıyan sözcük olmalıdır. Yukarıdaki örnekte çağrıştırıcı sözcük “Açıkhava” değil “Harbiye”dir. Eğer başlığa “Harbiye Açıkhava”yı sığdıramıyorsak, bu durumda seçmemiz gereken sözcük “Açıkhava” değil “Harbiye”dir. Nitekim 2 Temmuz 2019 tarihli Cumhuriyet’in Kültür sayfasında aynı haber, “Gökmen ve Livaneli Harbiye’de Buluştu” biçiminde verilmiştir ki doğrusu da budur.

Tabii, başlıklar kısaltılırken bilgi yanlışı yapmamaya da dikkat etmeliyiz. Sözgelimi 2 Eylül 2019 tarihli BirGün’ün üçüncü sayfasındaki şu başlığı irdeleyelim:

“300 metrekare yeniden kiralık!”

Haber metninde, Atatürk Orman Çiftliği arazisinden 300 bin metrekarelik bir alanın açıkartırma yoluyla kiraya verileceği duyuruluyor. Ama sayfa sekreterinin dikkatsizliği yüzünden başlıktaki sayı “300 metrekare”ye inivermiş! Böyle bir çelişki okurda güvensizlik yaratır.
Başlık atmak, gazeteciliğin en zevkli ama en zor işlerinden biridir!

***

HAFTANIN NOTU

Bir bir gidiyor güzel insanlar!

Bir dönem Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığını da yapan Cumhuriyet Gazetesi Trabzon Temsilcisi, Viratrabzon.com sitesinin kurucusu Ahmet Şefik, 7 Eylül akşamı ayrıldı aramızdan. Onun genç yaşta ölümüyle Trabzon’un aydınlık bir yüzü daha eksildi.

Geçen yıl Aralık başında Haziran Hareketi’nin düzenlediği “Kent Çalıştayı” için Alper Taş ve Hayri Kozanoğlu ile Trabzon’a gittiğimizde, Ahmet de salonun bir köşesinde masa kurmuş, “Karadeniz’e İhanet, Hançer, Lanet” adlı yeni kitabını imzalıyordu. Hastalıkla boğuştuğu zor günleri geride bırakmış, eski neşesine kavuşmuştu. Kanseri yendiğini söyleyince çok sevinmiştim.

Ahmet Şefik, basın ve siyaset dünyasının Karadeniz’deki ilerici temsilcilerinden biriydi. Yokluğuna alışmak biz dostları için hiç kolay olmayacak. Eşi Cemile’ye ve oğlu Göksu’ya dayanma gücü diliyorum.

***

Bu yazıyı bağladıktan sonra, Tele1 Yayın Kurulu Üyesi Nahit Duru’nun da ölüm haberi geldi. Tam bir yaprak dökümü! Pek çok yayın organında çalışmış, mesleğimize uzun yıllar hizmet etmiş, soyadı gibi arı duru bir basın emekçisiydi Nahit Duru. Onu hep onurlu ve dik duruşuyla tanıdık. 1980 darbesine direnişin simgelerinden “Arayış” dergisinin sorumlu yazı işleri yönetmenliğini üstlenmesi bile Nahit Duru’nun ne denli yürekli bir gazeteci olduğunun kanıtıdır. Alkışlarla uğurluyoruz. Anısına selam olsun!