Herkesin cevapları vardır; önemli olan sorularınızın olmasıdır. Sizi bir yerlere taşıyacak olan asıl şey cevaplardan çok sorulardır.

En çok soru soranlar çocuklar, en çok sorulanlar da anneler diye bilinir. Çocuklar soruları olduğu için büyürler, cevapları olduğu için değil!

Birleşik Krallık’ta yapılan bir araştırma en meraklı kişilerin kız çocukları olduğunu, 4 yaşında bir kız çocuğun günde 390 soru sorduğunu ortaya koymuş. Uyurken soramadıklarına göre, kaç dakikada bir soru sorduklarını bulabilmek için 24 saatten uyku zamanlarını çıkarmak gerekir.

Daha çok şey bildiği için mi, merak duygusu köreldiğinden mi, korktuğundan mı, kim bilir; zamanla daha az soru sorar oluyor insan.

Şu kesin; çocukların herkese her şeyi sorabilmelerinin nedeni cesaretleri. En azından, “Bunu sorarsak aptal mı görünürüz?” korkuları yok.

18. yüzyıl filozoflarından Voltaire; “Bir insanı cevaplarıyla değil sorularıyla değerlendirin” demişti. Soru sorabilmek, o soruya verilen cevaptan çok daha karmaşık bir akıl yürütme süreci gerektirdiğinden.

Aslında en iyi okul kafanızı cevaplarla dolduran değil, soru sormanızı sağlayan, sorular için cesaretlendiren okuldur. Cevapların yeri sanılan üniversite, asıl olarak sorular cennetidir. Deli dolu sorular…

O yüzden bir salon dolusu üniversitelinin karşısına çıkıp sorularına muhatap olmak cesaret ister. Geçen gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bilkent Üniversitesi’nde bunu yaptı. Soruları doğrudan öğrencilerden değil, gazeteci bir moderatörden duyduğumuz ve baştan sona televizyondan canlı yayımlanan oturum, “sorular” konusunda bir ders niteliğindeydi.

O yüzden, bütün soruları not ettim:

1) Cumhurbaşkanı olmak isteyen gençlere ne tavsiye edersiniz?
2) Türkiye’nin ve dünyanın yakın tarihinde beğendiğiniz liderler kimlerdir?
3) Dünya liderleriyle konuşurken onların yüzlerine de her şeyi açıkça söylüyor musunuz?
4) Doğu Akdeniz’de Libya ile yapılan anlaşmanın benzerleri başka ülkelerle de yapılabilir mi?
5) Libya’ya asker göndermek bir seçenek olabilir mi?
6) Avrupa Birliği’ni insan hakları açısından ne derece önemli görüyorsunuz?
7) Batılı devletlerin Suriyeli mültecilere karşı vicdana sığmayan davranışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
8) Günümüz Türkiye’sini insan hakları açısından dünyanın neresinde görüyorsunuz?
9) Batı neden insan hakları ihlallerine sessiz kalıyor? Sessiz kalmakla da kalmıyor soykırımı aklayan Handke gibi bir yazara Nobel veriyor. Sessizliğin ötesindeki bu tavrı nasıl buluyorsunuz?
10) Nobel Barış Ödülü size verilse tavrınız ne olur?
11) Türkiye’nin Suriye’de büyük bir iskan planını gerçekleştirmesi mümkün mü?
12) (Suriyeli öğrenci soruyor) Buradan mezun olunca ülkem için ne yapabilirim?
13) Suriyeli mültecilerin geri dönüşü zorunlu mu olacak?
14) Birleşmiş Milletler’in yapısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
15) Bir konuda karar alırken nasıl düşünüyorsunuz, ne yapıyorsunuz?
16) Ani kararları, Davos’ta One Minute çıkışında olduğu gibi, nasıl veriyorsunuz?
17) Atacağınız adımları, ne yapacağınızı hep önceden açıklıyor ve açıkladığınız gibi de yapıyorsunuz. Bundan hiç çekinmiyor musunuz?
18) Dünyada birçok ülkeyi dolaştınız, bu esnada sizi en çok mutlu eden şey neydi?
19) Kredi Yurtlar Kurumu borçlarının silinmesi gündeminizde var mı?
20) Cumhurbaşkanlığı kütüphaneniz ne zaman hizmete girecek?
21) Bir insan olarak sizin en büyük hayaliniz nedir?
22) 20 yıl sonra nasıl bir dünya, nasıl bir Türkiye olacağını görüyorsunuz?
23) İnsan hakları çerçevesinde gençlerden beklentileriniz nedir?

Not: dukkan.birgun.net üzerinden abone olarak, soruları olan bir gazetenin yaşamasına katkıda bulunabilirsiniz!