22 Haziran 2018 06:47

Somalı kadınlar: Layık olmayan insin artık o koltuktan

Soma Maden Katliamı'nda eşlerini, çocuklarını kaybeden kadınlar 4 yıldır devam eden dava sürecini ve yaşamlarını anlattı.

Fotoğraf: Dilek Omaklılar/EVRENSEL

Paylaş

Dilek OMAKLILAR
Manisa

Soma Katliamı üzerinden 4 yıl geçti. Geride kalan kadınlar ise davayı başından beri takip etmeye, çocuklarını bir yerlere, birilerine emanet ederek gelmeye çalışıyorlar. Kiminin eşi, kiminin oğlu yaşamını yitirdi katliamda. Hepsi bir umutla ‘adalet’ diyor ve sorumluların cezalandırılacağına inanmak istiyor. Aileler, “Seçim bizim davamızı etkilemesin. Bizim davamıza sahip çıkan kazansın bu seçimi. Layık olmayan artık insin o koltuktan, yeter” diyor.

Duruşma öncesi bir araya geldikleri ağaç altında çaylarımızı yudumlarken başlıyoruz konuşmaya. Sanıkların ne kadar ceza alacaklarından emin değiller. Ancak, “20 yıl verirler ama bizim, istediğimiz bu değil. Zaten 5 kişi kalmış, 301 kişi ölmüş 5 kişi çok mu, sadece onlar mı suçlu” diyor bir kadın. Sanıkların sadece ölen kişilerin isimlerini verdiklerini söylüyor: “Ne de olsa geri gelmeyecekler, onların üzerine atmaya çalışıyorlar suçlarını. Onların karşılarına dikilemeyeceğimiz için söyleyip duruyorlar, kusursuzlar sanki.”

Kadınlar, mahkeme başkanının sanıklara inanmak zorunda kaldığını düşünüyor. Sebebini sorduğumuzda ise “Baskı yapıyorlar da ondan, belki onu da atarlar. Belki ailesiyle baskı yapıyorlardır. Bak ilk hakime, nasıl da yolladılar onu. Baskı yaptıklarından gitmek zorunda kaldı. Bunlar da korkuyordur” diyor.

‘İNSANLAR NEDERE?​’

“Unutursak kalbimiz kurusun...” Soma Katliamı’nın ardından en başat söylemdi. Davayı takip edenlerden, siyasi erklere kadar herkesin dilinde bu söz vardı. O yüzden avukatlardan, vekillere, madenci ailelerine kadar akıllarda bir soru var: “Nerede bu sözleri söyleyenler. Unuttular mı, kalpleri mi kurudu? Bunca televizyonda kimse 301’in ismini anmıyor, ancak kömür parası, site parası diyorlar.”

“Bu paralar ne peki? Ailelere para teklif edildi ve aileleri böyle susturmaya çalışıyorlar iddiası ne?​” diye sorduğumuzda da, “Tazminatlar veriliyor sanırım, biz alacağımızı aldık ister çıksınlar ister çıkmasınlar diye mi düşünüyorlar bilmiyorum. Ama öyle olmasa şu an burası tıklım tıklım olurdu. İlk zamanlar nasıldı burası, oturacak koltuk bulamazdık içeride, şimdi kimse yok. Bunun amacı ne? Unutuldu, parayı alan aldı oturdu dedirtmek” diyor bir kadın.

‘MAHKEMEYE VERMEYİN DEDİLER’

Arzu Teyze, “Ama para önemli mi, tazminat verilmesi gerekiyordu ama bunun dışında kapılar çalındı. Benim kapımı çalan bir avukat vardı. ‘Mahkemeye vermeyin boşuna, bak mesela hâlâ Zonguldak davası sürüyor. Sizin de sürüp gider’ dedi. Ben de ‘Bizimkiler ne olacak, eşimi getirin, çocuğumun karşısına dikin ben de vazgeçeyim davadan’ dedim. O da, ‘Benim de kız kardeşim öldü onu da geri getiremiyorum’ diye konuştu. Bana ne ondan, kovdum gönderdim kapımdan” diyor. Diğer kadın ekliyor ardından, “Bizimkiler aç öldü, susuz öldü. Hangi para onları geri getirir. Gerçek suçlu çıksın artık!”

Semiha söze giriyor: “Bizim çocuklarımız sabahına poşetlerini takındı, bir gün sonra yüzlerini göremedik poşetlerden. Ben 2 gün çocuğumu bekledim. Belki çocuğum canlıdır diye bekledim, poşetlerin içinde ne ediyor bizim çocuğumuz? Birilerinin yaşaması için 301 kişinin ölmesi mi gerekiyordu? Diyorlar ya mesai yoktu üretim baskısı yoktu diye. Yine 3 gündür bunları tekrarlıyorlar. Oğlum sırılsıklam gelirdi. Robot gibi gelirdi. İsmail Adalı hâlâ hatırlarım, çocuğum çay içerken almış çayını bandın üzerine atmıştı, burası babanın çiftliği mi diye, o zaman bunlar niye oldu?​”

‘MAHKEME SİYASİ BİR GÜÇLE YÖNETİLİYOR’

Davanın seçime bağlı olduğunu söylüyor Nurcan. “O katiller yukarıya güveniyorlar. Oradan güç alıyorlar. O hükümet düşse belki bizler kazanacağız. Hakimine savcısına artık hiç güvenmiyorum” diyor. Başka bir kadın da “Bizim mahkeme siyasi güçle yönetiliyor. Eski hakime baksana, yolladılar onu” diyor. Seçimlerden de umutlu olmadığını belirten madenci eşi, “Soma’dan AKP’ye çok oy çıkıyor. Bunları söyleyen insan çok. Parayı alan susuyor, burada yardımlar etkili oluyor insanların üzerinde. Bana ev verdiler. Başbakan Soma’dan iki daire vereceğiz dedi, alan oldu ama ben almadım. İhtiyaçlar var ve bunu kullanıyor başımızdakiler. Soma’ya gelen yok neden, seçim için gelmiyorlar, korkuyorlar. Soma’da rüşvet kesilmiyor, o yüzden korkup gelmiyorlar. Yine en fazla oy Soma’dan çıkar. Para değiştirmiyor bazılarının düşüncesini” diyor.

‘SEÇİM YAKLAŞINCA KAPIMIZI ÇALMAYA BAŞLADILAR’

Arzu, “Siyasi dava, siyasi sorumlular var diyoruz. Biz yaşayıp görüyoruz ama bazıları bunu göremiyor işte. Bizim Kınık’ta Belediye Başkanı AKP’li. Cenazemiz olduğunda başsağlığına bile gelmedi. Ama şimdi seçim yaklaştı ya 3-4 kadın gezmeye başladı şimdi” diye konuşuyor. “Bugün tazminatlar verilmeye başlanmış, neden seçim öncesi vermemişler tazminatları?​” diye soruyor.

Aileler, “Adalet yerini bulmasından başka bir beklentimiz yok, seçimden de işsizlik bitsin kim bitirecekse o gelsin. Mecburiyetten ölüme gitmeyelim. Seçim bizim davamızı etkilemesin. Bizim davamıza sahip çıkan kazansın bu seçimi. Layık olmayan artık insin o koltuktan, yeter” diyorlar.

‘DÖRT DUVAR ARASINDAN ÇIKMIYORUZ KİMİ ZAMAN’

Soma’da ya madenlerde ya da tarlada ovada çalışıyor insanlar. Geçim zor çünkü can güvenliği tehdit altında... Nurcan, “Ölenler hiç zengin değil ki hep gariban çocuklarına olan oluyor. Geride bizler kaldık. 4 tane çocuğum var, ovaya gidiyorum. Domates ekiyorum, çapasına, toplamaya gidiyorum, yevmiye 60 lira, 10 lira dayıbaşı kesiyor, bize kalan 50 lira. Ölmezsek kazanırız. Başka ne yapacağız ki. Kimi kalkındırıyorlar anlamadım ki, tütüncülük gitmiş pamuk gitmiş ne yapacağız.”

Kınık Elmadere köyünden gelen bir başka madenci yakını “Zaten köyümüzde tarım diye bir şey kalmadı ki, ortada bir maden var sanki köyümüz onun etrafına kurulu. Tarlası olan tarım yapabiliyor, diğerleri işçiliğe gidiyor. Zaten tarlası olan da kalmadı ki bir kuru evi kaldı insanların” diyor.

Öte yandan Çinlilerin çok fazla olduğunu söylüyorlar. Madenlere köylüyü değil, dışarıdan gelen insanları aldıklarını belirtiyorlar. “Onları daha ucuza mal edip, esir gibi kullanıyorlar” diyor biri: “Suriye’den gelenler var, dışarıda yatmak zorunda kalıyorlar. Bayat ekmek toplayıp kartonda yatıyorlar. Şikayetçi olamıyorlar çünkü. Ama Kınık içinden çalışanlar, bir şey olsa sesini çıkarıyor.”

Bir başka kadın, “Keşke ben çardakta yaşasaydım, naylondan bir çadır kursaydım da böyle olmasaydım. Çocuğumla orada yaşasaydım. Kadın olarak yaşama tutunmak çok zor. Soma gibi bir yerde bu daha da zorlaştı. Hele bu faciadan sonra geçim derdi eklenince bir laf gelmesin diye dört duvar arasından çıkmıyoruz kimi zaman” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Ankara'da EGO otobüsleri çarpıştı

SONRAKİ HABER

Manisa Kırkağaç'ta yıldırım, 105 keçinin ölümüne sebep oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa