Dijital yayıncılık yapan haftalık soL Dergi'nin sekizinci sayısı bugün yine dolu bir içerikle okur karşısına çıktı.
soL Dergi’nin bu haftaki sayısı için Kemal Okuyan işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı erken seçimlerin yapılacağı 24 Haziran’a bağlayacak köprünün nasıl kurulacağını “1 Mayıs’la 24 Haziran arasındaki köprü” başlıklı yazısında kaleme aldı.
Aydemir Güler “28 Şubat’tan geçen yol” başlıklı yazısında geçen haftaki davada verilen müebbet hapis cezalarıyla gündeme gelen 28 Şubat’ın hangi koşullarda ortaya çıktığına ve sonuçlarına değiniyor.
“AKP’nin paramiliter örgütü: Almanyalı Osmanlılar” adlı yazısında Besim Tokgöz, Almanya’da AKP’nin desteğiyle güçlenen çeteleri ve işledikleri suçları ayrıntılı bir biçimde gözler önüne seriyor.
Yiğit Günay Küba’da yapılan seçimler ve ülkenin yeni devlet başkanı Miguel Diaz-Canel ile ilgili “Merak etmeyin, Kübalılar hepimizden daha temkinli” başlıklı yazıyı kaleme aldı.
Gözde Kök “Rusya Suriye’yi neden ve nasıl seviyor” başlıklı yazısında Suriye’de Rusya’nın askeri varlığının açık ve örtük amaçlarını sorguluyor, iki ülkenin geçmişten bugüne ilişkilerine hızlı bir bakış atıyor.
“Kimyasal silahların dünü bugünü” başlıklı yazısında Denef Gün, ilk kez 1. Dünya Savaşı’nda kullanılmasından bu yana kimyasal silahların öyküsüne yer veriyor ve “kimyasal silah yalanı”nın da işgaller ve saldırılara bahane olarak ayrı bir silah olarak kullanıldığına dikkat çekiyor.
Orhan Gökdemir, “Giresun’un kurtuluşuna giriş” adlı yazısında kitap fuarının konuğu olarak gittiği Giresun’un sokaklarında ve geçmişinde okuru bir gezintiye çıkarıyor ve ekliyor: “TKP tabelasını göreceksin, şaşırma!”.
“Çağrı merkezleri nereden koşuyor” başlıklı yazıda, 50’lerden itibaren Türkiye’den Almanya’ya göçen ailelerin 4.-5. kuşak çocuklarının geri döndüklerinde bulabildikleri pek az işten biri olan çağrı merkezi müşteri temsilciliğinin pırıltılı kabuğunun ardında yaşanan sömürü koşulları ortaya konuyor.
Ulaş Özer “Yeteneksizsiniz” başlıklı yazısında yetenek kavramını sorguluyor ve müzik yeteneğinin, içinde gelişilen çevreyle sıkı sıkıya bağlı olduğunu gözler önüne seriyor.
“Gizli kalmış bir çocuk hakları bildirgesi” başlıklı yazısında Elçin Solmaz, İngilizce konuşulan dünyanın ancak 90’lı yıllarda haberdar olduğu, Sovyetler Birliği’nde 1918 tarihinde Proletkült tarafından yayımlanan Moskova Çocuk Hakları Bildirgesi’ne yer veriyor.
“New York’tan Sovyetler Birliği’ne yoldaşça mektup” başlıklı yazısında Fırat Arapoğlu 1960’ların New York’unda doğan Fluxus grubu ve bu grubun öncü ismi George Maciunas’ı ele alıyor.
soL Dergi'ye hemen abone olmak ve hem sekizinci sayıyı hem de dergi arşivini okumak için fotoğrafa tıklayınız.
