Bağış Erten

Slovenya vs. yabancı sınırı

20 Eylül 2017 Çarşamba

Ve reçete kesildi: “Yabancı sayısı indirilsiiin.” Bol bol tesis de yapıyoruz. Tamam işte, alır yürürüz. İyi de eskiden zaten sınırlıydı yabancı. Gene elle tutulur bir başarımız, kendine yetebilmeyi geçtim, azıcık umut veren bir spor ekonomimiz, adil bir sporumuz, gürül gürül bir altyapımız yoktu. Bunları ne yapacağız? Boşver! ‘Sınır’ her şeyi düzeltecek. Muhtemelen atletizmi de, yüzmeyi de, jimnastiği de…
“Kaç yıl oldu” isimli harika bir sosyal medya hesabı var. Hafızamızı taze tutmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Genelde ‘mavra’ anmalar bunlar. Misal, “Alim ve düşünce adamı Kadir Mısıroğlu, ‘Shakespeare’in asıl adı Şeyh Pir’dir ve Müslümandır’ diyerek alimliğini konuşturalı 1 yıl oldu” gibi takılmalara bayılıyorlar. Ama arada ciddiyet de var. O tondan devam edelim ve spor nasıl kalkındırılır örneği olarak şunu bir analım: “Bağımsızlığını kazanalı 26 yıl olan 2 milyonluk Slovenya Avrupa şampiyonu olalı sadece üç gün oldu.”
Slovenya’nın müthiş zaferini yazacak basketbol edipleri çıkacaktır. Mümkünse ellerini çabuk tutsunlar çünkü insan merak ediyor. Yabancı dillerde neler çıkıyor neler. Dağhan Irak Twitter’da spor ve milli kimliğin inşası üzerine Slovenya üzerinden akıl yürüten bir makale paylaştı. Hiçbir zaman yeterince ‘milli’ olamayan, kadim bir geçmiş yaratamayan bir ulusun spor üzerinden bu kimliği inşa edip edemeyeceğini tartışıyor akademisyenler Topic ve Coakley (yazıyı merak edenler için goo.gl/a5hDcC). Yıllarca bireysel kahramanları neden öne çıkardıklarını buradan yola çıkarak açıklıyorlar.
Yugoslavya’nın dağılan birliği ve milliyetçiliğin provokasyonu üzerine kitap yazan (ve sosyal bilimlerde daha neler neler üreten ama bazılarının sadece spor yazarı zannettiği) Tanıl Bora final için “Tito’nun yeniden doğum günüdür” esprisini yaptı. Boşa değil! Slovenya’nın kazanması kadar, finali iki eski ‘Yugoslavın’ oynaması da manidar değil mi? Bu vesileyle Tito’nun bir zamk gibi tasarladığı spor politikalarına baksak fena mı olur?
Peki, varsayalım konunun bu damarıyla ilgilenmiyorsunuz. ‘Gominist gominist’ konuşmayalım. Şuna ne dersiniz? Slovenya dağılan Yugoslavya içinde basketbolun olsa olsa üçüncü ülkesidir. Yani en başarılı oldukları spor ‘sepettopu’ değil. Kış sporlarını daha çok seviyorlar. Yakın zamana dek en çok para kazanan sporcuları bir buz hokeyciydi. Kayakla atlama da sürekli dünya şampiyonu üretiyorlar. Ama jimnastiğin yeri bambaşka. Yugoslavya’nın aldığı jimnastik olimpiyat madalyalarının ezici çoğunluğu onlar sayesinde alındı. Daha bunun küreği, su sporları falan da var. Hadi bunlar Yugoslavya spor kültürünün bir sonucu olsun. Peki, bağımsızlık sonrasına ne diyeceğiz? 25 yıllık tarihlerinde 38 madalya (23 yaz, 15 kış) almış o iki milyonluk ülke! Bizim 100 yıla yaklaşan tarihimizde tek bir kış olimpiyatı altını yok ve toplam madalya sayımız da 91!
Hepsini geçelim, basketbol konuşalım. İnsan Dragiç kardeşleri merak etmez mi? Gencecik, 18’lik Donçiç’in efsane pivot Gasol’un sırtında o en iyilerin sahnesine çıkışından duygulanmaz mı? Peki, koçları Kokoşkov’un hikâyesi bir merak uyandırmıyor mu? Adam gencecik yaşta kaza geçirip oyunculuğu bırakıyor ve bir koçluk kariyerine başlıyor ki, hayran olmamak elde değil. Obradoviç’in yanında ufuk açan asistanlığını geçtim (evet, bunu geçebildim), NBA’de altı ayrı takımda asistan koçluk yapıyor. Bunu başaran ilk Avrupalı. Yetmiyor Gürcistan milli takımıyla başardıkları sayesinde onursal yurttaş kabul ediliyor. Yetmiyor bir Sırp olarak Slovenya’nın başına geçip Sırbistan’ı yenerek şampiyon oluyor. Üstüne her konuşması ayrı bir ilham kaynağı adamın.
Ne saçmalıyorum değil mi? Bunların ne gereği var! Sadece Slovenya değil Pau Gasol’un 37 yaşında hâlâ milli formayı taşıma azmi, gencecik Letonya kadrosu, tüm sakatlarına rağmen final oynayan Sırbistan falan bizi hiiiiç ilgilendirmiyor. Turnuvaya ev sahipliği yaptık, tesisi/parayı verdik, yeter işte. Daha salonlar yapacağız biz. Statlar da yapıyoruz. Yabancı sınırını da indirdik mi tutabilene aşk olsun!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları