‘Sıradan insanlarız, sıradan hayatlarımız olsun istiyoruz’

Soma maden işçilerinin Soma’dan Ankara’ya uzanan yürüyüşleri boyunca yanlarındaydık.

SULTAN EYLEM KELEŞ

Carlos, aykırı, çete, çaycı, hacı dayı… Yanyana geldiklerinde hiçbir anlam ifade etmeyen bu sözcükler, emeklilik ve tazminat hakları için Ankara'ya yürüyen maden işçilerinin birbirlerine taktığı lakaplardan bazıları. Carlos'u geçen gün paylaşılan dans videosuyla hepiniz tanıyorsunuz artık; direnişin neşesi de coşkusu da öfkesi de adeta Carlos Abi'nin bedeninde bütünleşmiş. Carlos aynı zamanda boya ustalığı yapıyor, direnişten parasını alamadığı kişilere de sesleniyor: "Ya paramı verin, ya boyanızı sökerim!"
Bu işçiler Türkiye Kömür İşletmesi'ne ait Soma Holding'e bağlı olarak işletilen Etmez, Ata Bacası, Işıklar ve Uyar Madencilik'te çalışan işçilerdi. İşten çıkarıldılar ya da emekli oldular fakat alınterlerinin, emeklerinin, kanlarının, parçalanan bedenlerinin karşılığında tazminat ve emeklilik paralarını alamadılar. Sadece 3 taksit olarak bir miktar para yattı hesaplarına. Bu işçiler, "Keşke biz de göçük altında kalsaydık da bunları yaşamasaydık" diyor.

5 Ekim’de başladı
Tazminat ve emeklilik hakları için 5 Ekim'de başlattıkları yürüyüşte, Soma ve Kırkağaç arasında 'Kırkağaç Çamı' denilen bir yerde jandarma tarafından önleri kesilen işçiler, ben yanlarına vardığımda bir geceyi orada geçirmiş, ertesi gün yeniden yola koyulmuş, yine önleri kesilmişti ve akşam yemeklerini yemek üzereydiler. Daha sonra da sık sık ziyaretlerine gittim.
Ahmet Akman direnişçi işlerden bir tanesi, 12 yıllık madenci. Eşiyle birlikte ilk günden beri hiç ayrılmadan birlikteler, onları bir kuytu köşede muhabbet ederlerken buldum: "Hasret gideriyoruz" dediler. Eşi yıllarca maden ocağında gün ışığına çıkmasını bekledi, şimdi onunla birlikte hakkını almasını bekliyor.
İşçilerden Çetin Alkalkan ise Ankara'ya görüşmeye giden heyetin arasındaydı. Alkalkan, "Sabahları çocuklarımın cebine harçlık koyamıyorum. 5 yaşındaki kızım 'Baba bizim ne zaman paramız olacak?' diye soruyor. Çocuklarımızın karşısında boynumuz bükük kaldı. Biz sadaka istemiyoruz, borç istemiyoruz. Sıradan insanlarız, sıradan hayatlarımız olsun istiyoruz" diyor. Eşi Zeynep Erkalkan'a haklarını alamamalarının evin ekonomisine, mutfağa nasıl yansıdığını sorduğumda şöyle konuştu: "Devlet büyükleri bu yaşam şartları içerisinde bir hafta bizim evde yaşayabilirlerse onları alkışlarım."

Görüşme ve sonrası
Geçen hafta madenciler arasından kendilerinin seçtikleri bir grup meclise gidip siyasi parti temsilcileri ve Enerji Bakanlığı ile görüşmüşlerdi. Görüşme sonuçlanmadı ve bir sonraki görüşme tarihi 22 Ekim olarak verildi. İşçiler paraları bankamatik hesaplarına yatana kadar alandan ayrılmayacaklarını söylediler. Manisa Valiliği ile görüştüler, "Talebinizi ilettiniz" denilerek dağılmaları istendi.
Bağımsız Maden İş Sendikası, yazılı olarak yaptıkları açıklamada, “Bizler hak arama mücadelesine başlamadan önce kimse tarafından duyulmadık, konuşulmadık, muhatap alınmadık. 5 yıl boyunca sadece oyalandık, korkutulduk ve kandırıldık. Artık birliğiz ve gücümüzün farkındayız. Artık insan yerine konuluyoruz. Bu yüzden ilk gün verdiğimiz sözün arkasındayız. Hakkımızı almadan geri dönmeyeceğiz” dedi.
Gördüğüm şey şu ki; dayanışma ve işçinin özgücüyle halledilmeyecek şey yok. Fonlanmadan da kendi özgücüne güvenerek, sermayeden ve devletten mali ve fikri bağımsızlığını koruyabilmek de mümkünmüş. Maden işçileri bu ülkede iki şekilde gündeme geliyor; ya ölerek ya direnerek. Şimdi bu işçiler, direnerek Türkiye'nin gündemine oturdu. Müzakere ve mücadeleyle yollarına devam ediyorlar. 

Kategoriler

Güncel