Geçtiğimiz günlerde Sinop Çevre Dostları Derneği tarafından yapılan açıklamayı dikkate alan Sinop Mahalli Sulak Alan Komisyonu, açıklamada bahse konu olan Karagöl-Aksaz sulak alanlarında Drenaj çalışmasına izin vermeyerek, Sulak Alanın Sınırlarının belirlenmesine karar verdi.
Geçtiğimiz günlerde Sinop Çevre Dostları Derneği tarafından bir açıklama yapılarak, Osmaniye, Dibekli ve Abalı sınırlarında bulunan Karagöl ve Aksaz Sulak Alanlarının ekolojik yapıları gereği Uluslararası Ramsar Sözleşmesi kapsamında korunması gereken alanları olduğu, ancak DSİ’nin bu bölgelerde 2007 yılından bu yana çalışma yaparak alanlarda tahribata yol açtığı iddia edilmişti. Konuyu dikkate alan Sinop Mahalli Sulak Alan Komisyonu, Sinop Çevre Dostları Derneğinin çağrısını yerinde buldu ve bölgede Drenaj çalışmasına izin vermeyerek, Sulak Alanın Sınırlarının belirlenmesine karar verdi. Konu ile ilgili açıklama yapan Sinop Çevre Dostları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hale Oğuz, Sinop’un doğasının korunması için verilen haklı mücadelenin bu zaman kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edeceğini söyledi. Oğuz; “DSİ’nin sulak alanlardan elini çekmesini isteyen, halkı ve tarafları sulak alanlarımızı korumaya çağıran derneğimiz, üyesi bulunduğu Mahalli Sulak Alan Komisyonunca Sulak Alanın sınırlarının belirlenmesi kararını memnuniyetle karşılamıştır” dedi.
İlgili kurum temsilcileri, Sinop Üniversitesi Fen Edebiyat ve Su Ürünleri Fakültelerinin öğretim elemanları ve birkaç sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan Mahalli Sulak Alan Komisyonunun Ağustos ayı boyunca her hafta toplanarak yada arazide keşif yaparak DSİ’nin drenaj kanal projesini değerlendirmeye çalıştığını ifade eden Sinop Çevre Dostları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hale Oğuz açıklamasında şu ifadelere yerdi; “Bilim adamları ve sivil toplum kuruluşları drenaj kanalının sulak alana ve ekosisteme zarar vereceği ön görüsünde bulunmuşlar tüm endişelerini dile getirmişlerdir.
Sulak Alanlar doğal işlevleri ve ekonomik değerleriyle yeryüzünün en önemli ekosistemleridir. Yeraltı sularını besleyerek, taban suyunu dengeleyerek, sel sularını depolayarak, taşkınları kontrol ederek bulundukları yerin su rejimini düzenlerler. Başta yağışlar ve sıcaklık olmak üzere iklim elamanları üzerinde olumlu etki de bulunurlar. İklimi yumuşatma gibi mikro klima etkisi yaparlar. Tortu ve zehirli elamanları alıkoyarak ya da besin maddelerini kullanarak suyu temizlerler, doğal arıtma sistemleridir. Su geçişini yavaşlatarak besin ve sedimanların birikmesini sağlarlar Tropikal ormanlarla birlikte yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleridir. Başta balıklar ve su kuşları olmak üzere gerek ekolojik gerek ticari değeri yüksek bitki ve hayvan çeşitleri ile bir çok türün yaşamasına imkan sağlarlar. Sulak alanlar besin zincirinin en altında yer alan planktonlardan en üsteki su kuşuna kadar on binlerce yıllık doğal süreçlerin oluşturduğu ekosistemler olduğundan bir kez kaybedildi mi insan eliyle oluşturmak neredeyse imkânsızdır. Sulak Alanların tahribatı sonucu türlerin yok olması, insanlarında varlıklarını borçlu oldukları ve bağımlı oldukları doğal yaşam alanlarının yok olması demektir.
DSİ nin yanlış projeleri yüzünden kaybedilen sulak alanlar düşünüldüğünde endişelerin boşuna olmadığı, sulak alanların zaten hassas ekosistemler olması nedeniyle doğal işleyişe hiçbir müdahale de bulunulmaması gerektiği düşünüldüğünde drenaj kanalına izin verilemez. 2007 yılında DSİ nin Yalnızca Mevkide açmaya başladığı drenaj kanalı aynı endişelerle Mahalli Sulak Alan Komisyonunca durdurulmuştu. Projeyi revize ettik gerekçesiyle projeden vazgeçmeyen DSİ, iki genel müdürlük yönetmeliklerindeki tezatlardan yararlanarak ısrarını sürdürmüş, sunulan bilimsel raporlar ve sivil toplum örgütlerinin savunuları ile istediği izni alamamıştır. Tartışmalı ve endişeli geçen toplantılar sonucunda Komisyonca Sulak Alanın sınırlarının belirlenmesine karar verilmiştir.
Ancak Sulak Alanın sınırları ve koruma zonları belirlenene kadar geriye dönüşü olmayan zararın önlenmesi için DSİ nin çalışmalarının durdurulması gerekmektedir. Halkımızı bu konuda dikkatli olmaya ve sahip çıkmaya ve İlgili Kurumları ise göreve çağırıyoruz.
İlgili kurum temsilcileri, Sinop Üniversitesi Fen Edebiyat ve Su Ürünleri Fakültelerinin öğretim elemanları ve birkaç sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan Mahalli Sulak Alan Komisyonunun Ağustos ayı boyunca her hafta toplanarak yada arazide keşif yaparak DSİ’nin drenaj kanal projesini değerlendirmeye çalıştığını ifade eden Sinop Çevre Dostları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hale Oğuz açıklamasında şu ifadelere yerdi; “Bilim adamları ve sivil toplum kuruluşları drenaj kanalının sulak alana ve ekosisteme zarar vereceği ön görüsünde bulunmuşlar tüm endişelerini dile getirmişlerdir.
Sulak Alanlar doğal işlevleri ve ekonomik değerleriyle yeryüzünün en önemli ekosistemleridir. Yeraltı sularını besleyerek, taban suyunu dengeleyerek, sel sularını depolayarak, taşkınları kontrol ederek bulundukları yerin su rejimini düzenlerler. Başta yağışlar ve sıcaklık olmak üzere iklim elamanları üzerinde olumlu etki de bulunurlar. İklimi yumuşatma gibi mikro klima etkisi yaparlar. Tortu ve zehirli elamanları alıkoyarak ya da besin maddelerini kullanarak suyu temizlerler, doğal arıtma sistemleridir. Su geçişini yavaşlatarak besin ve sedimanların birikmesini sağlarlar Tropikal ormanlarla birlikte yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleridir. Başta balıklar ve su kuşları olmak üzere gerek ekolojik gerek ticari değeri yüksek bitki ve hayvan çeşitleri ile bir çok türün yaşamasına imkan sağlarlar. Sulak alanlar besin zincirinin en altında yer alan planktonlardan en üsteki su kuşuna kadar on binlerce yıllık doğal süreçlerin oluşturduğu ekosistemler olduğundan bir kez kaybedildi mi insan eliyle oluşturmak neredeyse imkânsızdır. Sulak Alanların tahribatı sonucu türlerin yok olması, insanlarında varlıklarını borçlu oldukları ve bağımlı oldukları doğal yaşam alanlarının yok olması demektir.
DSİ nin yanlış projeleri yüzünden kaybedilen sulak alanlar düşünüldüğünde endişelerin boşuna olmadığı, sulak alanların zaten hassas ekosistemler olması nedeniyle doğal işleyişe hiçbir müdahale de bulunulmaması gerektiği düşünüldüğünde drenaj kanalına izin verilemez. 2007 yılında DSİ nin Yalnızca Mevkide açmaya başladığı drenaj kanalı aynı endişelerle Mahalli Sulak Alan Komisyonunca durdurulmuştu. Projeyi revize ettik gerekçesiyle projeden vazgeçmeyen DSİ, iki genel müdürlük yönetmeliklerindeki tezatlardan yararlanarak ısrarını sürdürmüş, sunulan bilimsel raporlar ve sivil toplum örgütlerinin savunuları ile istediği izni alamamıştır. Tartışmalı ve endişeli geçen toplantılar sonucunda Komisyonca Sulak Alanın sınırlarının belirlenmesine karar verilmiştir.
Ancak Sulak Alanın sınırları ve koruma zonları belirlenene kadar geriye dönüşü olmayan zararın önlenmesi için DSİ nin çalışmalarının durdurulması gerekmektedir. Halkımızı bu konuda dikkatli olmaya ve sahip çıkmaya ve İlgili Kurumları ise göreve çağırıyoruz.
Editör: Vitrin Haber
