Amerikan derin devletinin en uğursuz figürlerindendi Zbigniew Kaminiev Brzezinski. Uzun yaşaması büyük talihsizlikti. O yaşadıkça çok hayat söndü

Şimdi ‘prens’i olduğu karanlıklarla buluştu

İzlediğim haber proramının alt yazılarında öldüğü haberi geçmeye başlayınca internet sitelerinde sıcağı sıcağına yazılmış yorumlara bakayım dedim. İki üç cümleyle yapılmış, övgülü küfürlü değerlendirmeler arasında biri dikkatimi çekti. Bir Amerikalı yazmış, “İyi adam değildi ama büyük adamdı” diye. El hak doğrudur, Brzezinski gibilerden “iyi adamlık” beklenmezdi, dolayısıyla “büyüklüğü”nü yaratan işlerine bakmak gerek. ABD derin devletinin en sadık, en komplocu, en karanlık olan, öte yandan gerçekten “dâhi” sayılan ender elemanlarındandı Zbigniew Kaminiev Brzezinski (ZKB).

ZKB, Jimmy Carter’dan başlayarak çeşitli ABD başkanlarına danışmanlık yapmış biriydi. 70’lerde siyasal analizciler sık sık “ABD’de iki başkan vardır, Brzezinski ve Kissinger” derlerdi. ZKB, Barack Obama’nın da uluslararası ilişkilerde akıl hocalığını yapmıştı. 80’lerde Sovyetlere karşı Afgan mücahitlerin desteklenmesi gerektiğini söyleyen ilk kişi de budur. Söylemekle kalmamış, mücahitleri eğiterek içlerinden Taliban’ı yaratmıştır.
Bir televizyon söyleşisinde vahşi uygulamaları ile bilinen, yaratıcısı olduğu Taliban’ı sordular buna. Yanıtı “Dünya tarihi için önemli olan nedir sizce? Taliban mı yoksa Sovyetler’in çöküşü mü? Kışkırtılmış Müslümanlar mı Avrupa’nın özgürlüğü mü? Ya da Soğuk Savaş’ın sona ermesi mi?” olmuştu.

Tüm yaşamı boyunca ABD egemenliğinin kökleşmesi, Sovyetler Briliği’nin yıkılması için çaba gösterdi. İşte o Amerikalı yorumcunun gözünde “büyük adam”lığı bu. Silahlandırdılmasına büyük katkısı olduğu Mücahitleri Afganistan’da kökleştiren, oradan İran’a da kaydıran, Mısır-İsrail “barışı”nı sağlayan Camp David görüşmelerinde aracılık yapan müthiş bir “eleman”dı ZKB.

El Kaide’nin ekmeğine de yağ sürmüştür aslında, Başkan Carter, CIA gizli programı uyarınca Sovyet destekli Afgan hükümetine karşı dolaylı savaş açmaya ikna edildiğinde Sovyetlerin Afganistan’a girmesini hızlandırmıştı. ZKB Sovyetler Afganistan’a girdiğinde Carter’a bir not yazar. Şudur: “Şimdi, Sovyetlere de bir Vietnam verme fırsatımız var”. Afgan hükümetine karşı savaş açmayı içeren gizli CIA programı için “harika bir fikirdi. Rusların Afgan tuzağına çekilmelerinde çok yararlı oldu. Bundan pişmanlık duyduğumu söylememi mi istiyorsunuz” deyişi unutulur gibi değildir. “Büyük adam”dı.

Nerede doğduğu karışık
ZKB, 1928 yılında resmi biyografisine göre Polonya’nın başkenti Varşova’da doğdu diye biliniyor. Ama başka kaynaklar ZKB’nin o tarihlerde Sovyetlerin bir parçası olan Ukrayna’nın Karkov kentinde doğduğunu, ailesinin onu Polonya’da doğmuş gibi nüfusa kaydettirdiğini ileri sürüyor. Harward’dan siyasal bilimler doktorasını “Sovyetler Birliği’nde Totaliter Sistem” adını taşıyan teziyle aldı ZKB.

1997’de çok satan The Grand Chessboard adında bir kitap yazdı. Alıp okudum o zamanlar. Kitapta ABD’yi yeni tür bir süper güç olarak tanımlıyordu; “tarihte ilk kez bir süper güç, gerçekten küresel, rakipsiz” diye. Eski zamanların süper güçleri dünyayı başka süper güçlerle paylaşmıştı diye bir cümlesi kalmış aklımda. Buradan yola çıkarak ABD’yi değerlendiriyor, “bu durum böyle devam edemez çünkü küresel ekonomide ABD’nin ağırlığı çok zayıf” diye yazıyordu. Çok zaman geçti okuyalı tabii ama bu duruma ilişkin önerisi Amerikan ulusunun elit yanlarına uygun özel tür bir küreselleşme gerçekleştirilmesiydi. Samuel Huntington gibi bu da yoksulları, yabancıları “elit”in dışında görüyordu. Göçmen olduğunu unutacak kadar bağlıydı ABD’ye. ABD’nin müttefiki olacak Birleşik Bir Avrupa” hayali vardı, kitapta anlatır. Brtitanya Krallığı’nın Sam Amca’dan ayrı bir güç olarak daha fazla var olamayacağını düşünüyordu.

ZKB için asıl sorun Avrupa, Rusya, Çin, Hindistan’dan oluşan Avrasya’nın İngilizce konuşan dünyadan daha güçlü olmasıydı. İngilizce konuşan topluluğun egemenliğini korumak için, farklı Avrasya devletlerinin oluşturduğu bu birliğe karşı savaşmak gerekir diyordu. Bu birliğin Avrasya’daki merkezi kabul ettiği Rusya’nın da engellenmesi gerekiyordu tabii.

Bu “büyük adam”, “Avrupa ve Rusya, Avrupa ve İslam Dünyası, İslam Dünyası ve Hindistan, Hindistan ve Çin arasında “kırılmalar” var diyordu. ABD, egemenliğini korumak için bu kırılmalarla oynamalıydı “büyük adam”a göre. Savaş temelli bir strateji önermiyordu ama bu kırıklardan faydalanacak her yolun denenmesinden yanaydı. Dâhi ve alaycı bulunan bu adam için Karanlıklar Üstadı ya da Karanlıklar Prensi de deniyordu.

Ölüm haberini “huzur içinde öldü” diye duyurmuş kızı. Dünyada yaratmadığı “huzursuzluk” kalmayan adamın yaptığı tek “huzurlu” iş bu olmuş demek ki.

Öldükten sonra bir yerlere gidiliyor mu bilemem ama gittiği bir yer varsa gerçekten, “Allah yardımcıları” olsun oradakilerin. Duyan varsa öte tarafta onlara sesleniyorum:

“Kaçın Brzezinski geliyor”.