21 Ekim 2017 00:15

Şimdi de CHP'li belediyeler hedefe konuyor

Şimdi de CHP'li belediyeler hedefe konuyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Belediye başkanlarını istifa ettirmekte beklenenden daha çok zorlanan Erdoğan ve AKP yönetimi; istifası istenen ama ayak sürüyen belediye başkanlarına, “Direnirseniz bedeli ağır olur” diyerek açıkça “sopa” gösterdi. Ancak Erdoğan ve AKP; “yolsuzluk, görev suistimali ve ihmali, rüşvet, adam kayırma” gibi yüz kızartıcı suçları da kapsayan suçlamaların sadece AKP’li belediyelere has olmadığını ima ediyor ve “muhalif“, özellikle CHP’li belediyelerde operasyonlara girişileceğinin işaretlerini veriyor.

Erdoğan CHP’li belediyeleri rahat bırakmayacağının işaretini Polonya ziyareti dönüşü uçakta, gazetecilerle konuşurken verdi.

Gazetecilerin istifası istenen belediye başkanlarıyla ilgili sorularına yanıt verirken; “Diğer partilerde hiçbir sorun yok gibi düşünülmemeli. Sorun varsa, ilgili partilerin yönetim kadroları gereğini yapmıyorsa, İçişleri Bakanlığı inceleme başlatmak durumunda kalabilir” diyerek “harekete geçilsin” emrini verdi.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI HAREKETE GEÇİRİLİYOR

Daha Cumhurbaşkanının sözlerinin ne anlama geldiği tartışılırken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: “Bakınız, yolsuzluk yapan kim olursa olsun, kanuna aykırı davranan her kim varsa, bu belediye başkanıdır, X’dir, Y’dir, Z’dir, bizim yetkimiz dahilinde, biz gözünün yaşına bakmayız. Bu saatten sonra muhalefet belediyeleri de iktidar belediyeleri de nasıl gözünün yaşına bakmayacağımızı görecekler ama o zaman oralardan da ses çıkarmasınlar” diyerek, Cumhurbaşkanının isteğini emir telakki ettiğini gösterdi.

Bütün belediyelere “müfettişler gönderme” derken; -müfettişler bütün belediyelere gitse dahi- taciz edileceklerin, haklarında soruşturma açılacakların, mahkemelere sürükleneceklerin, görevden alınacakların CHP’li belediye başkan ve yöneticileri olacağını söylemek için hiç de ince eleyip sık dokumaya gerek yok. Tersini düşünmek zaten  aşırı saflık olur! 

Bunun en açık örneğini; HDP’li (DBP’li)102 belediyeden 94’ünün görevden alınıp yerine “kayyım” atanmasından biliyoruz.

Bu yüzden İçişleri Bakanlığının tehdidinin artık HDP ve DBP’li belediyeler için bir karşılığı da kalmadı!

BAKANLIK VE MÜFETTİŞLERi, ADİL BİRER KARAR VERİCİ Mİ?

Ancak CHP’nin bu gerçeği görmediği, “milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması”nda olduğu gibi, AKP’ye meydanı açtığı, açacağı anlaşılmaktadır. Çünkü CHP, “istifa” baskılarına karşı, “İçişleri Bakanlığı incelesin bir sorun varsa belediyeleri görevden alsın” tezini sanki gerçekçi ve adil bir yaklaşım gibi öne sürüp abartmaktadır.

-Sanki İçişleri Bakanlığının göndereceği müfettişler, tarafsız, olup biteni gerçekte olduğu gibi görecek kişiler!

-Sanki, “müfettiş” raporlarını inceleyip karar verecek İçişleri Bakanı adil karar verecek bir muhterem!

-Sanki, haksızlığa uğrayanların başvuracağı mahkemeler “bağımsız” ve “tarafsız” mahkemelermiş ve herkesin kabul edeceği kararlar alacak bir adalet dağıtıcısıymış gibi!

Nitekim, sanki hiç böyle bir durum yokmuş gibi, Kılıçdaroğlu; “İstifa ettirme”nin anti demokratik bir yöntem olduğunu öne sürerken, “Bir suç varsa İçişleri Bakanı görevden alsın, kişi mahkemeye çıkarılsın” diyor. 

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise; “CHP olarak belediye başkanlarımıza güvenimizi tam olarak ifade etmekle beraber bu işin iktidarı muhalefeti olmaz... Bundan sonraki süreçte sizinkiler lüzum üzerine olup bizimkiler yolsuzluk şeyiyse o zaman burada bir algı yönetimi yapıyor olursunuz” diyerek her yana çekilebilecek açıklamasıyla AKP tehdidini gerektiği gibi anlamadığını gösteriyor.

CHP AYNI OYUNA BİR KEZ DAHA DÜŞMEK ÜZERE!

CHP lideri ve sözcüleri, “milletvekilleri yargılansın ama tutuklanmasınlar!” dediklerinden bu yana Cumhurbaşkanı ve her boydan AKP sözcüsü; “Bu CHP dokunulmazlıklar kalksın diye oy verdi. Dokunmazlıklar kalktı. Milletvekilleri mahkemeye çıktı; mahkemeler de onları tutukladı. Biz yargıya mı müdahale edelim? O zaman da bağımsız yargıya müdahale olmaz der bunlar” diyerek CHP’nin “Tutuklu milletvekilleri serbest bırakılsın, tutuksuz yargılansın!” demesiyle alay ediyorlar.

Bugün de CHP, İçişleri Bakanlığının bütün belediyelere müfettiş gönderip “kimsenin gözünün yaşına bakmamasını” onaylarsa olacak olan aynı şeydir. Nitekim İzmir, Eskişehir gibi tanınmış kentler başta olmak üzere CHP’li belediyelerde görevden almalar vb girişimler gündeme geldiğinde hükümet sözcülerinin “İçişleri Bakanlığı suç görmüşse görevden alınsınlar diyen siz değil misiniz? İşte müfettiş raporu, mahkeme de tutukladı!” demesi işten bile değildir. Kaldı ki CHP’li pek çok belediyeye “kayyım atanmayacağını” kim söyleyebilir?

Kısacası CHP, “milletvekili dokunulmazlıkları”nda düştüğü oyuna yeniden gelmek üzeredir. 

BU DENKLEM YANLIŞTIR!

Öte yandan AKP’nin; zoraki istifaların parti içinde ve kamuoyunda yarattığı imajı, “Sadece bizde değil muhalif belediyelerde de aynı sorunlar var” diyerek dengelemeye çalışacağı ve yerel seçimlere kendisi ile birlikte yaralanmış, berelenmiş HDP-DBP’li ve CHP’li belediyelerle gitmeyi hesapladığı apaçık değil mi?

Bu yüzden “istifaya zorlama hukuksuzdur ama İçişleri Bakanının görevden alması, belediye başkanlarının İçişleri Bakanlığı marifetiyle mahkemeye çıkarılması hukukidir” gibi bir denklem üstünden muhalefet etme taktiği açık ki, bugünkü koşullarda sadece AKP’nin işine yarayan bir muhalefet tarzıdır.

Oysa ki bu “yanlış denklemi” savunmada ısrar yerine;

-AKP’nin kendi iç sorunlarını belediyeler üstünden çözmeye girişmesine ve belediyelere Hükümetin müdahalesine karşı çıkmak,

-OHAL’in KHK’leriyle görevden alınmış ve yerlerine “kayyım” atanmış belediye başkanlarının ve yöneticilerinin serbest bırakılarak görevlerine iadesini savunmak,

-Seçilenlerin seçenler tarafından görevden alınması dışındaki yol ve yöntemlere itibar edilmemesini savunmak, bugün üstünde hareket edilebilecek zemin olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.

CHP ve Türkiye’nin ilerici demokrat çevreleri de ancak bu temelde bir ortak mücadelede birleştikleri ölçüde ilerleyebilecektir.   

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa