"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şifa arayan yürekler!

Hatice DENİZ
22 Ocak 2017, Pazar
Hastane…

Hastalanan bedenlerimize şifa aradığımız, bir gün öyle ya da böyle mutlaka yolumuzun düştüğü, evimize kimi zaman sevinçle, kimi zaman da çaresizliğin yeisiyle geri döndüğümüz yer…

İnsan hastanede birkaç gün geçirince dünyadaki bütün insanların hastalıktan acı çektiğini zannediyor. Hatta sağlıklıysa hasta insanların yanında vicdan azabı çekiyor. Aynı zamanda içinden de sağlıklı olduğuna şükrediyor. Ama şu bir gerçek ki, ölüme ramak kala terimini belki de en çok hastanede anlıyor insan. Hayat ve ölüm içiçe orada. Sen hastanın başındayken sedyede, emanetini teslim etmiş cansız bir beden geçiveriyor yanından.

Anlıyorsun hayatın aslında nasıl da incecik bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu. İçinde dünyevî arzular yok olup ulvî hislerle doluyorsun, kendini dünya ile ahiret arasında bir yerlerde buluyorsun. Bu yüzden olsa gerek, hastane koridorlarında gizemli bir sessizlik hakimdir hep.

Hastalara, hastalığa, ölüme hürmeten belki de…

Hastanenin koridorunda o ulvî sessizliği bozan bir bayan sesi duyuldu birden, telâşla bağırıyordu: 

- Kimse yok mu?

Odanın kapısına çıktım:

- Ben varım, dedim, şaka amacıyla.

- Seni aramıyorum, hemşireyi arıyorum dedi.

- Ama sen kimse yok mu demiştin, diye takıldım.

Hastasının serumu çıkmış, onun için arıyormuş. Çok aramış, ama bulamamış.

Koridorda bu kez ben yüksek sesle bağırdım:

- Hemşire hanımmmm...

Beraber hemşireyi aradık ve bulduk.

Birkaç saat sonra zemin katta karşılaştık. Gülümseyerek selâm verdi bana. Ayaküstü sohbet ettik.

Birbirini tanımayan, ama Allah için birbirini seven iki gönül.

Çıkarsız ve samimî. Oysa ne kadar hasretiz böyle dostluklara artık...

Hiç tanımadığın insanlara gülümsemeye, onlara selâm vermenin kalbinde yaşattığı  ılık heyecanını duymaya.

Bir daha belki hiç karşılaşmayacağın insanlara iyilik yapmaya.

İyilik yaptığını unutmaya,

Her şeye nazar-ı İlâhî ile bakmaya,

Her gördüğün yeni yüzde Allah’ın yeni bir mu’cizesine şahit olmaya,

Çirkinlikleri, kusurları görmemeye,

Ölmüş, çürümeye başlamış bir hayvan leşinde bile ne güzel dişler olduğunu görmeye,

“Ölen bir kişi gayrimüslim bile olsa, onu kâfir diye küçümseyenlerin aksine, 

Resulullah (asm) gibi: “Ama o da bir insandı..” diyebilmeye..

Cenâb-ı Allah’ın yarattığı o sonsuz Cenneti sadece kendi mülkümüz gibi görmekten vazgeçip, onun herkesi içine alabilecek vus’atı olduğunu idrak etmeye.

İnsanları yargılamaktan ve itham etmekten vazgeçmeye,

Allah’ın, dilerse herkesi, ama herkesi affedip bağışlayabileceğini bilmeye,

Allah adına karar verme hakkımız ve haddimiz olamayacağını artık anlamaya, “Allah’ın rahmeti olmazsa ben bile amelimle Cennete giremem” buyuran o Kutlu Nebi’nin yolundan gidip, azıcık amelimizle kibirlenmeyi bırakmaya...

Resul-i Ekrem’i (asm) her yönüyle örnek almaya,

Kendimizi bulunmaz Hint kumaşı gibi görmekten vazgeçmeye,

Allah’ın mülkünde küçücük bir nokta kadar bile olmadığımızı artık idrak etmeye,

Tekebbürün ve yüceliğin sadece Cenâb-ı Allah’a ait olduğunu anlamaya,

Allah’a döneceğimiz gerçeğinin gerçek olduğunu ve ona göre yaşamamız gerektiğini  görmeye,

Orada zerre haksızlığın hesabını vereceğimizi ve bunda hiç şüphe olmadığının bilincine varmaya,

Kalbimizde hiç kimseye karşı kin ve nefret duyguları taşımadan, kardeşçe yaşamaya,t

Sevmeye, sadece Allah için sevmeye…

Çok, ama çok ihtiyacımız var.

Vesselâm…

Okunma Sayısı: 3007
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    22.1.2017 04:05:42

    Imtehan dünyasi icin Allah'in yarattigi bütün zitlar lüzumludur. Hastalik olmasa sihhatin degeri bilinmez, Cehennem olmasa Cennetin degeri bilinmez. Seytan olmasa meleklerin degeri bilinmez. Tek tip millet, hepsi ayni dinde, hic kusursuz olsa bu dünya gereksiz olurdu. Cehennem de lüzumsuz olurdu, Mahkeme-i Kübra'ya gerek olmaz, din günü diye birsey olmazdi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı