Arka Sokaklar dizisindeki başarılı oyunculuğu ve yaptığı sosyal medya paylaşımlarıyla büyük beğeni kazanan Şevket Çoruh, alınteri döktüğü sanat dalı için elini taşın altına soktu ve birikimlerini 'Baba Sahne' adını verdiği hayalini gerçeğe dönüştürmek için harcadı.  Hem de 10 yıl önce aramızdan ayrılan ustası Savaş Dinçel’in 75. doğum gününde... Çoruh, 1 Nisan Cumartesi akşamı açacağı tiyatrosuna “Baba” adını vermesini ise şu şekilde açıklıyor: “Kendimizi yetim hissetmemek için.” 1 Nisan'da kendi sahnesinde seyircisiyle karşılaşmak için sabırsızlanan Çoruh, verdiği röportajda dikkat çeken açıklamalar yaptı. İşte röportajdan dikkat çeken kısımlar: İlk defa ne zaman, “Hadi ya, tamam ya, kendi tiyatromu açacağım” dedin Eski bir köşkü satın alıp tiyatro okulu yapan Müjdat Gezen’dir. 1885’te yapılmış bir salona sahip olan ve Orta Oyuncular’ı kuran Ferhan Şensoy’dur. “Beş senedir aynı ayakkabıyı mı giyiyorsun?” diye sorup, bana aynı gün iki çift ayakkabı alan o güzel adamın ismi de Savaş Dinçel’dir. Üçü de ustam. Ben onlarla hep gurur duydum. Ustalarıma değil, yaptıklarına özendim! Yani benimki, iyi bir çırak olma telaşı, bizde bu işler ırsi... Sevket Coruh Harikasın! Ama yaşadığımız zemin de kaygan. Risk almaktan korkmadın mı? Deprem yönetmeliğine ve yangın şartnamesine uygun, fiziki koşulların yarattığı tüm zorlukları aşacak şekilde oluşturulmuş bir inşaat projesi, bütün engelleri aşar! Korkmadım. Türkiye’deki tiyatro sahibi tüm ustalarımın ellerinden öper, çok büyük saygılar sunarım. Bir tiyatrocu atasözü der ki: “Ağlarsa anam ağlar, gerisi playback yapar!” Anladın sen durumu, ustalarım yaptıysa ben de yaparım, bedeli neyse de öderim... Senin için Savaş Dinçel ne ifade ediyordu? Âşık Veysel dinleyen birinin, Mussorgski’yi anlayabilmesi, Mozart dinleyen bir başkasının Müslüm Gürses söyleyebilmesi size ne ifade ediyorsa Savaş Dinçel benim için oydu. Ben onu ölene kadar, Beyoğlu’nda nefes alan, Sait Faik’in arkadaşı, Nâzım’ın kardeşi, Fikret Mualla’nın çırağı, Ercüment Batanay’ın saz arkadaşı, Çiçek Pazarı’nın önündeki ayakkabı boyacısı, Samatya’daki simitçi, Çukurcuma’daki antikacı olarak tanıdım! Burası daha önce neydi? Müteahhit Mustafa Kemal Ekşioğlu’nun yaptığı bir tiyatro salonu. Yıldırım Önal hayranıymış. 67’de Özel Kadıköy Tiyatrosu olarak onun için açmış. Tapusuna da “Tiyatro binasıdır” yazdırmış, özü korunsun diye. Bu da güzel bir ayrıntı... sevket-coruh-sli Yani hayatımızdan sanatı çekip alırsak, yetim mi kalırız? Kalmadık mı? Hayattan sanatı al, geriye ne kalır? Bizim camiamızda, kaç kişinin işsiz kaldığını mutlaka takip ediyorsundur. İşin yoksa öksüz, paran yoksa yetimsin. Ama gerçek sanatçının para umurunda değildir, öyle olsa tiyatro yerine otel açmaya çalışırdım. Zaten bir sanatçıya paranın fazlası da iyi gelmez...