Sevgililer Gününü kutlamak

Adını bir azizden alan ‘Sevgililer Günü’nün kökenleri çağlar öncesine dayanıyor. Peki Aziz Valentine Günü, Sevgililer Günü’ne nasıl dönüştü? Yahudiler bu güne nasıl bakıyor?

Selin SEVİNDİREN Kültür
14 Şubat 2018 Çarşamba

Aziz Valentine kimdir?

Aziz Valentine Günü ilk kez 496 yılında Papa Gelasius tarafından Aziz Valentine’ın şehit olmasını anmak için seçildi; buna rağmen aziz hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmiyor. Bilginler, Valentine’ın 3. yüzyılın sonlarında yaşadığına inanıyor. Bu dönemden bahseden tarihi evraklarda en az 30 kez bu isme rastlanıyor çünkü Valentine Latincede ‘valeo’ yani güçlü kelimesinden türüyor ve oldukça yaygın bir isim. 6. ve 7.yüzyıldan kalan belgelerde Aziz Valentine’ın hikâyeleri genellikle tartışmalı efsaneleri kaynak alıyor.

Hıristiyanlıkla ilgili teolojik bir münazaranın ardından Valentine, Asterius adında bir soylunun evinde tutuklu yaşama cezasına çarptırılır. Bu esnada Tanrı’nın ve gerçek inancın gücüyle ev sahibinin kör olan kızının mucizevi bir şekilde görebilmesini sağlar. Valentine Asterius ve evdeki 44 kişiyi Hıristiyanlığa döndürür. Bunu duyan İmparator Claudius Velantine’ı inancından dönemezse öldürteceğini söyler. Valentine dininden vazgeçmez ve şehit olur.

Bir başka efsanede Romalı Papaz Valentine’ın, yasa dışı bir şekilde askerlerle sevgililerini evlendirdiği için İmparator Claudius tarafından tutuklandığı söylenir.

Aynı efsanenin biraz daha uzun ve karmaşık bir versiyonuna göre Valentine Roma değil, Terni şehrindendir. İki ayrı kişiden bahsedildiği kesin olmamakla birlikte iki Valentine de aynı gün ölmüştür. Aziz hakkında tek kesin bilgi Roma’nın kuzeyinde gömülü olduğudur.

Bu arada tarihi belgelerde İmparator’un Valentine adında birini öldürttüğü veya askerlerin evlenmesini yasakladığı geçmiyor, tersine askerlerin zafer kazanmaları durumunda iki - üç kadın alabileceklerini söylediği geçiyor.

Papa bile Sevgililer Gününde Aziz Valentine demiyor

Her ne kadar başka bir efsaneye göre göre Valentine’ın gözlerini açtığı kıza yazdığı elveda mektubunu ‘Senin Valentine’ın’ diye bitirdiği söylense de, bu olayların sarılmaz bir Tanrı inancıyla ilgili olup, aşkla ilgisinin olmaması, sevgililer günü teması hakkında kuşkulara neden oluyor. Aziz Velantine’ın, Hıristiyanlığı seçtikleri için işkenceye maruz kalan insanları koruyup, onlara yardım sağladığı için şehit edildiği de söylenir. Katolik kilisesi 1969’da bilgi yetersizliğinden dolayı Aziz Valentine Gününü resmi takviminden kaldırdı.

Çıplak erkeklerin kovaladığı peştemallı kadınlar

18. yüzyılda Valentine Gününün, Lupercalia adında bir putperest bayramının Hıristiyanlarca yeniden yorumlanması olduğu ileri sürüldüyse de, bir sonraki yüzyılda Kansas Üniversitesinden Prof. Jack Oruch tarafından bu teori çürütüldü. 46 -120 yılları arasında yaşamış Yunanlı biyografi yazarı ve filozof Plutarch, Lupercalia Bayramını şu şekilde tanımlar: Festivalde soylu erkekler şehirde üzerlerinde yalnızca fabruare denilen tangalarla  çıplak koşarlarken, peştemallı kadınlara çarparlardı. Çarpılan kadınların hamile kalacağına ve sağlıklı bir şekilde bebek doğuracağına inanılırdı. Bu da şubat ayının (february) isminin nereden geldiğini açıklıyor. Romalılar bu bayramı seksi fazla yücelttiği için yasakladı.

Kartlar, çiçekler ve çikolata

Prof. Oruch’a göre, Valentine Gününün temasının aşk ve romantizm ile eşleştirilmesi 1382’de çağın en bilinen şairi (astronomi ile de yakından ilgilenen!) İngiliz Geoffrey Chaucer’in bir şiirinde “Çünkü Aziz Valentine Gününde / Her bir kuş eşini bulmaya gelir” dizelerine yer vermesidir. Her ne kadar kuşlar ilkbaharda çiftleşse de dönemin ruhu ‘courtly love- saray aşkı’ olduğu için- yani şövalyelerin ve lordların eşlerine duydukları saf ve sadık aşkın yüceltildiği zamanlar olduğu için- Chaucer’ın fikri çok tuttu. Hızla tüm edebiyatçılar ve şairler romantik Valentine Gününü benimsedi. Aşıklar birbirlerine mektuplar yollamaya başladı. 19. ve 20. yüzyılda posta maliyetleri ve matbaa ücretleri düşünce bu eğilim tüm dünyayı sarmaya başladı. 

Yahudilik bu güne nasıl bakıyor?

Yahudilik 16. yüzyıla kadar bu günle ilgilenmedi. Daha sonra Polonya’dan Haham Moşe Isserlis kitabında, Yahudilerin farklı dinlerden çıkma gelenekleri kutlamasında bir sakınca olmaması için gerekli kriterleri belirledi.

1- Söz konusu faaliyetin çıkış noktası veya dayandığı değer laik mi?

2- Tören ya da davranış biçimi bu farklı dinin bayramı dışında mantık çerçevesinde açıklanabilir mi?

3- Çıkış noktasında putperestlik varsa, bu izler kaybolmuş mudur?

 4- Etkinlikler Yahudi gelenekleriyle tutarlılık gösterir mi?

Sevgililer Günü için bu dört sorunun da olumlu cevaplarının kriterleri karşıladığı görülüyor. Kart yollamak, hediye almak, çikolata vermek veya çiçek göndermek Hıristiyan kökenlerden tamamen bağımsız şekilde aşkın ve takdir duygusunun pekâlâ birer ifadesi olabilir. Kaldı ki Katolik Kilisesinin kendisi bu bayramı kendi takviminden çıkarmış ve dini dayanağına şüpheyle yaklaşılmıştır.

Profesör Oruch ve diğer akademisyenlerin çalışması ile bayramın putperest bayram Lupercalia’dan türemediği ispatlandı. Aşkı ifade etmek ve bunun için sembolik hediyeler vermek Yahudi gelenek ve değerleri ile çatışmaz. Yahudilikte erkek ile kadının çift olmalarını cesaretlendirmek için özel bir gün zaten bulunur. Tu BeAv, İbrani takvimine göre Av ayının 15. gününde kutlanır. İkinci Tapınak zamanında (MÖ 6. yüzyıldan 70 yılına kadar) bekar insanlara çöpçatanlık için ayrılan bu gün modern zamanda yeniden canlandırılmıştır.

1936’da New York’ta yaşayan ve Yahudi hukukunda yargıçlık yapan Sovyet göçmeni Haham Moşe Feinstein da Haham Isserlis’i takip etmiştir. Feinstein özel olarak Sevgililer Günü için bir açıklama yapmaz fakat kendi sözleri ile “Sırf zevk veren bir şeyi puta tapanlar buldu diye, bundan mahrum kalınmaz,” der, Yahudi dini dışından biri güzel pişirilmiş bir yemek yenecek diyorsa Yahudiler için bu yasak olamaz diye de örnek verir. Öte yandan Feinstein çok dindar Yahudilerin yılbaşı ve Şükran Günü gibi kutlamalara katılmamasını anlaşılır bulur. 

Anlaşılan hahamlar Sevgililer Gününün kutlanmasında bir sakınca görmüyor tabi Aziz Velantine’ı kutsamadıkça.