"Senin kötürüm bir kızın var!.."

A -
A +
"Habib bin Malik'in kötürüm bir kızı vardır. Elleri ayakları ve gözleri olmadığı için devamlı evde sırtüstü yatmaktadır. Ben, ona eksik azalarını iade edip iyileştireceğim!.."
 
 
Bugün "Şakk-ul-kamer" yani (Ay'ın ikiye ayrılması) mucizesine kaldığımız yerden devam ediyoruz efendim...
Resulullah efendimiz, Ebû Kubeys Dağı'na çıkıp, iki rekat namazdan sonra dua etmeye başlayınca; ellerinde mızraklar taşıyan on iki bin melek ile birlikte Cebrâil aleyhisselâm yere inip dedi ki:
- Esselâmü aleyke yâ Resûlallah! Allahın sana selâmı var. Buyuruyor ki: "Habîbim! Korkma ve üzülme. Sen nerede olursan ol ben seninleyim. Habib bin Malik'in bugün senden istediği şeyleri, ezeli ilmim ve takdirim ile biliyorum. Onların yanına dön, hüccetini bildir, durumunu anlat ve peygamberliğini açıkla. Bilmiş ol ki ben; Güneş'i, Ay'ı, geceyi ve gündüzü senin emrine verdim. Habib bin Malik'in kötürüm bir kızı vardır. Elleri ayakları ve gözleri olmadığı için devamlı evde sırtüstü yatmaktadır. Ben, ona eksik azalarını iade edip iyileştireceğim. Bunu da ona haber ver!"
Resûlullah efendimiz, yüzündeki nûru, sevinci ve neşesi kat kat artmış vaziyette dağdan indi. Makam-ı İbrahim denilen yerde durdu. Parmağı ile Güneş'e süratle, batması için işaret etti. Güneş hemen battı ve hava zifiri karanlık oldu. 
Hemen arkasından Ay doğdu. İyice yükseldikten sonra, Efendimiz, yere inmesi için parmağı ile işaret buyurunca, hemen yere inip titreye titreye sevgili Peygamberimizin önünde durdu. Sonra ortadan yarılıp, O'nun elbisesinin içine girdi. Yarısı sağ yeninden yarısı sol yeninden dışarı çıktı. Birleşerek parlak bir Ay oldu. "Allahtan başka ilâh bulunmadığına ve senin Allahın Resûlü olduğuna şehadet ederim. Seni tasdik eden kurtuldu, sana muhalefet eden kaybetti" dedi. Sonra, Güneş doğru ve eski hâlini aldı.
Habib bin Malik;
- Şimdi tek şartım kaldı, deyince, Resûlullah efendimiz;
- Onu da söyleyeyim; kötürüm bir kızın var. Allahü teala onun eksik olan azalarını iade etti, buyurdu.
Bundan sonra Habib bin Mâlik ayağa kalkıp;
- Ey Mekkeliler! İmândan sonra küfür, yakînden sonra şüphe olmaz. Biliniz ki, Allahtan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed aleyhisselâmın O'nun kulu ve peygamberi olduğuna şehâdet ederim, dedi. Berâberindeki arkadaşları da Müslüman oldu.
Habib bin Malik, Şam'a döndü. Sarayına girince, kızı;
"Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlüh" diyerek onu karşıladı. Melik, "Kızım bu kelimeleri nereden öğrendin?" diye sorunca:
- Baba, uykuda birileri bana, "baban Müslüman oldu. Senin de eksik azalarını iade edeceğiz. Sen de iman et" dediler, ben de Müslüman oldum. Sabah kalktığımda gördüğün gibi, azalarımı sapasağlam buldum, dedi.
Bu duruma son derece sevinen Habib bin Malik, Allah için secdeye kapanıp şükretti. Yakîni de kat kat arttı...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.