SELÇUK ÇİFÇİ ÖZETLE, “ABARTMAYALIM” DA DEMEK İSTEDİ  Devrimci değil çocuk büyütüyoruz

SELÇUK ÇİFÇİ ÖZETLE, “ABARTMAYALIM” DA DEMEK İSTEDİ Devrimci değil çocuk büyütüyoruz

übra – BMİS Gebze 1 No’lu Şube Başkanı Selçuk Çifçi çiftinin büyük oğullarının adı Deniz, küçük oğullarının adı Ulaş. Başkan Çiftçi, “Çocuklarımıza dava büyüklerimizin isimlerini verirken çocuk büyüttüğümüzü ve lise, üniversite çağlarında yörüngemizden çı

Gerek kız gerekse erkek çocuklarına giden ve çok da yakışan, Deniz..

 

YİTİK AMA VEFAKAR BİR KUŞAK

Ülkemizde adı Deniz olanlar kendi aralarında ikiye ayrılıyorlar. Muhafakazar ebeveynler çocuklarına, “Allah’ın bir lütfu”na hürmetten Deniz adını verirken klasik tabiriyle devrimciler, “Deniz koydum adını” diye mırıldana mırıldana, 1968 ve 1978 kuşağı dava büyüklerine atıfla veriyorlar. “Yitik kuşak” diye tanımlanan o kuşak… Yitik ama vefakar kuşak.

BMİS 2 NO’LU ŞUBE!

“DÜN DÜNDE KALDI…”

Selçuk Çifçi. Gebze emek hareketinin eski ancak şube başkanları baz alındığında yeni yüzü. BMİS Gebze 1 No’lu Şube’nin kongresinde zoru başardı. Üstelik genel merkez tarafından da desteklendiği şeklinde söylentisi yapılan bir önceki şube başkanı Necmettin Aydın’a karşı seçimi kazanıp başkanlığı edindi. Aydın o kongreden sonra kurulan BMİS Gebze 2 No’lu Şube Başkanı’nın önce atanmış, sonra seçilmiş başkanı. Bilindiği üzere yeni şube kurulduğunda sosyal medya adeta yangın yerine dönmüş, dar alanda da olsa hararetli tartışmalar yaşanmıştı. Çiftçi sorumuz üzerine o sürece de değindi ama polemik olsun diye değil: “Tartışmanın kimseye faydası yok. Dün dünde kaldı…”

AİLE BÜTÇESİNE KATKISI

Büyük oğlu Deniz ile her 12 Eylül’te birlikte doğum günü kutlayan Başkan Çifçi, ‘üçü bir arada’yı nikah günü tercihiyle de yaptı. “Nalet olası güne anlam katmak” bahanesiyle her ailenin ve aile reisinin yılda üç ayrı güne yaydığı aile içi kutlamaları, tek güne sığdırdı. Şüphe yok ki böylesi, aile bütçesi için de daha faydalı! Çift çocuklarına toprağa düşen devrimci büyüklerinin adlarını vermişler ama, abartmıyorlar:

 

ATEŞ, DALGA… DENİZ!

“Bir oğlumun adı Deniz, bir oğlumun adı Ulaş. Yine çocuk yapacak olursak Behice olur.. Mahir olur.. İlkay olur.. Dava büyüklerimizin anısına onların isimlerini bizden sonraki nesillere verirken elbette gerekçelerini ilerleyen yıllarda izah edeceğiz. Büyük oğlum Deniz ismini benimsedi ama iki ön isim daha istiyor: Ateş Dalga.

HER AN HER ŞEY OLABİLİR!

Bir de çocuklarımıza dava büyüklerimizin isimlerini verirken, onları edindiğimiz terbiyeyi aşılatıp büyütürken lise çağlarından itibaren kontrolümüzden uzaklaşmaya başlayacaklarını unutmamalıyız. Asıl politik kimlik ve tercihleri özgür iradeleriyle ve ebeveyn kontrolünden ama kısmen, ama çok kısmen kopmaya başladıklarında oturacak. Örneğin çocuklarımı üniversite için gurbete, “Devrimci oğlum benim” diye uğurlarken dört yıl sonra karşımda, “Liberal, milliyetçi, muhafazakar..” bir oğul görme ihtimali de var.

İşte bundan sebep her şart ve koşulda onları hep seveceğimizi, ebeveynleri olduğumuzu hissettirelim. Her zaman, “Arkamda sırtımı dayadığım dağ gibi bir baba, dizine başımı koyacağım melekler meleki bir anne var” desinler.”

KARAOĞLAN DEMELERİ

ÇOK HOŞUMA GİDERDİ

 

Bu bölümde mevzuya sürmanşet dahil olmak üzere aileden, girmişken, Çifçi’nin çocukluğu ve emek hareketine evrimi ile devam ettik: “Çocuk yaşlarımda babamın ve annemin sola yakın, çoğu zaman Ecevitçi söylemlerini o dönem çok anlamlandırmasam da ileriki süreçlerde politik kimliğimin oluşmasındaki etkenlerden sayılabilir. Mesela bana Ecevit’in lakabı ‘Karaoğlan’ diye seslenmeleri çok hoşuma giderdi.

LİSEDEN SONRA BIRAKTIM

Sömürüyle erken tanıştım. İşçilik yapmaya başladığımda henüz 18 yaşında değildim. Okulların tatil dönemlerinde farklı işlerde çalışırdım. Tuzla Endüstri Meslek Lisesi’ni bitirdikten sonra maddi imkansızlıklardan ötürü üniversiteye gitmedim. Daimi işçilik hayatım başladı.

İTİRAZ ETTİKÇE… ATILDIM

17 yaşındayken elektrik malzemesi üreten bir firmada çalışmaya başladım. Çalışma saatleri ve koşulları bana göre çok ağırdı. Ama çalışmak zorundaydım Zorunlu mesai yaptırıldığı ve buna itiraz edip katılmadığım için işten atıldım.

Ardından bir asansör firmasının teknik servisinde çalışmaya başladım. Patronun istediği saatte istediği görevi verebileceği bir iş! İtiraz ettim, atıldım.

EĞİTEN, ÖĞRETEN BİR SÜREÇ

Tuzla Aydınlı’daki Serbest Bölge’de büyük bir Japon fabrikasında çalışmaya başladım. Geçmiş tecrübeler bana bireysel çıkışların sonucu değiştirmeyeceğini, örgütlenmenin önemini ve zorunluluğunu öğretmişti. Orada sendikalaşma çalışması içerisindeydik. Ciddi yol almıştık ve sonrasında fabrikada iş bıraktık.

ONUR, HAZ, TECRÜBE

Bu iş bırakma neticesinde sendikalaşamadık fakat birçok ekonomik ve idari kazanımlar elde ettik. Ama benim için sonuç değişmedi. Bir kez daha işten atıldım. Bu iş yerinde birlikte mücadele etmenin gücünü, onurunu ve hazzını yaşadım. Tecrübe edindim. (Haber Merkezi)

baba-ogul.jpg

NÜFUS MEMURU AZİZLİĞİ: Başkan Selçuk Çifçi’nin asıl soyadı, Çifçi değil Çiftçi. Hatta evlenene kadar Çiftçi imiş ancak bir dönemlerin klasiği, nüfus memuru kazasına nikah günü maruz kalmış. Memur bey, bir harfi eksik yazınca Çifçi’ye dönüşmüş.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.