Osmanlı padişahlarından II. Abdülhamit Han’ın dördüncü kuşak torunu Şehzade Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu ile Hanedan Sürgünü Filmi’nin tarih danışmanı Şafak Tunç, Öncü TV’de Sadullah Ünsal’ın hazırlayıp sunduğu Kitabın Ortasından programına konuk oldu.
Handanın sürgün yıllarında yaşadıklarından Ayasofya’nın yeniden açılmasına kadar konuların ele alındığı programda Şehzade Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu, Osmanlı’yı seviyoruz diyenlerin çoğunun sözde sevdiğini söyledi.

"Tarihi yanlış anlatıyorlar"
 
Öğrenim hayatının İstanbul’da geçtiğini söyleyen Osmanoğlu, şöyle konuştu:

“Benim okul hayatım İstanbul’da geçti. Bize diyorlar ki tarihiniz nasıldı? Benim tarihim hep sıfırdı aslında. Çünkü bize yanlış tarihi anlatıyorlardı. Dedelerimizden Sultan Vahdettin Han’ın hain olduğunu söylüyorlardı. Düşünebiliyor musunuz? İlkokul 2.sınıfa giden bir çocuğa bunu söylüyorlardı. Biz gittiğimiz her konferansta doğruyu anlatmaya çalışıyoruz.”

"Düzce'de plato kurup, filmi çekmek istiyoruz"

Sadullah Ünsal’ın  Hanedan Sürgünü Filmi’nin Düzce’yle bağlantısını sorması üzerine Osmanoğlu, şu ifadelerde bulundu:

“3 Mart 1924’de hanedan ailesinin torunlarını sürgün  ettiler. Ülkeye bırakın normal girişini hava sahasından bile geçmek yasaktı. Hanedan torunları nerede, ne yapıyor? Biz de bunu Düzce’de anlatmak istiyoruz. Burada platolar kurmak istiyoruz.”

"Bir yerlere, birilerine tapmak istiyorlar"


Türkiye’de insanların kuyruk acılarının olduğunu ve hala hanedandan rahatsız olan insanların olduğunu söyleyen Şehzade Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu, bu insanların bir yerlere tapmaya çalıştıklarını belirtti. Osmanoğlu, şöyle devam etti:
“Hala insanların kuyruk acıları var ve hala hanedandan rahatsız olanlar var. Birilerine, bir yerlere tapmaya çalışıyorlar. Dedelerinizin borçları var diyorlar. Biz de anlatın diyoruz ama anlatamıyorlar. Bu işler klavye aslanlığıyla olacak işler değil. Bizi niye ayırdılar? Bütün hanedan torunlarını Avrupa’da ayırdılar. Çünkü biz birleşirsek devlet kurarız diye korktular. Bazı basın kuruluşları ve yazarlar rahatsız bu durumdan.”

"Asıl son halide Abdülkerim Efendi'dir"

Son halifenin Abdülmecit Efendi’nin değil Abdülkerim Efendi’nin olduğunu söyleyen Osmanoğlu, şu ifadelerde bulundu:

“Son halife aslında Abdülkerim Efendi’dir. Doğu Türkistan’da kabul ediyor halifeliği ve Amerika’ya gidiyor. Otomobil firmasını getirmek için görüşmeler yapıyor. Otelinde namazını eda ederken şehit ediliyor. İngiliz İstihbaratı ve Çin istihbaratı ortaklaşa karar alıp şehit ediyorlar.”



"Padişahlara hain diyenler kendileri haindir"


Merhum Başbakan Adnan Menderes’in Sultan II. Abdülhamit Han’ın eşi Müşfika Kadınefendi ile görüşmesini anlatan Şehzade Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu, şöyle konuştu:

“Adnan Menderes Fransa’ya geliyor. Babaannem ve Sultan Abdülhamit Han’ın eşi orada seviniyor. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Adnan Menderes’e ‘Siz ne yaptınız Adnan Bey?’ diyor. O da ‘Doğru olanı yaptım ben Celal Bey’ diyor. Sultan Abdülhamit Han’ın Çanakkale Savaş’ı olmadan önce tabyaları vardır. Ortada öyle bir savaş bile yok. Abdülhamit Han’ın, savaşa katkısı büyük olmuştur. Şehzadelerin bile Çanakkale’de savaş fotoğrafları vardır. Padişahlara hain diyenler kendileri haindir. Mustafa Kemal’in koruma kanunu varsa 36 padişahın da olmalı ve bırakın onları Peygamber Efendimiz’in olmalı en başta.”
 
"Osmanlı'yı seviyoruz diyorlar ama sözde kalıyor"

Ayasofya Camii’nin açılmasıyla ilgili konuşan Şehzade Osmanoğlu, şu ifadelerde bulundu:

“Ayasofya’nın açılması gerektiğini düşünüyorum. Bizim ülkemizde o kadar çok ah var ki kalkması niçin bu olmalı. Osmanlıyı seviyoruz diyorlar ama sözde kalıyor her şey. Bize kalan şahsi itibarımızı ve mirasımızı istememiz en büyük hakkımız.”

"Türkler, son evrensel devleti kendi elleriyle yıkmışlardır"

Hanedanın yaşadığı sürgünün tarihçesini anlatan tarihçi Şafak Tunç, Türk gözüyle ve yabancı gözüyle bakıldığında olayların farklı görüldüğünü söyledi. Tunç, şöyle konuştu:

“3 Mart 1924 tarihinde hanedan üyeleri göçe tabi tutulmuştu. Bizim gözümüzden baktığımızda farklı ve yabancıların gözünden bakıldığında bu sürgün daha farklı bakış açıları içerisinde. Arnold Toynbee var İngiliz tarihçi. O hanedan sürgün edilirken şöyle bir cümle kurmuştur, ‘Türkler son evrensel devleti kendi elleriyle yıkmışlardır.’  Aslında bizler bu evrensellikten neyi çıkarmalıyız ona bakmalıyız. Bizim kırılma noktamız burasıdır. Fransa, İngiltere, başta olmak üzere Türkiye’de ve İslam coğrafyasında çeşitli okullar kurmaya başladılar. Bizden devşirdikleri insanları bize karşı kullanmaya başladılar. Maalesef bu süreç içimizde hala devam ediyor.”
 
"Ayasofya, Fetih'in sembolü haline geldi"

Ayasofya Camii’nin İstanbul’un Fethi’nin sembolü olduğunu söyleyen Tunç, sözlerini şöyle noktaladı:
“Ayasofya, Fetih’in sembolü haline geldi. Ayasofya’yı tekrar cami yapmak demek hukuksuzluğu bitirmek demek. Fetih’in sembolü açısından anlamı çoktur. Fatih Sultan Mehmet Han’ın aldığı bir şehirde oturuyorlar. O camiye dokunulmamasını istedi ama olmadı.”
 
Karşılıklı duyulan memnuniyetin dile getirildiği programın sonunda Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Şehzade Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu’na Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatinin bulunduğu çerçeveyi hediye ederken Şehzade de Ünsal’a kitap hediye etti.




HABER: M.KADAŞ