Bölücü terör örgütünün 15 Ağustos 1984 tarihinde teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın emir ve talimatlarıyla başlayan hain saldırısı, bugün de Kandil'deki terör örgütü elebaşlarının emir ve talimatlarıyla devam etmektedir.Bu hain süreçte binlerce şehit verdik.Bu hain sürecin ilk şehitleri ise Siirt'in Eruh İlçesi'nde şehit düşen Jandarma er Süleyman Aydın ve aynı olayda yaralanıp 5 gün sonra şehit olan Astsubay Memiş Arıbaş'tır. O tarihten beri bu ülkenin güzel evlatlarını al bayrağa sarıp kara toprağın kara bağrına emanet etmeye devam ediyoruz. Yaşanan bu acı süreçte herkesin mutlaka empati yapması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü şehit evlerindeki acı tamamen gerçek. Bundan kim, ne kadar kaçabilir? Bu ülkenin şehit evleri,şehit evlatları hep birbirine benziyor. İster İstanbul'da ister Samsun'da ister Adana'da ister Yozgat'ta ister Ardahan'da şehit evi nerede olursa olsun bulunduğu mahalle verdiği görüntü hep aynı. Niye bu kadar çok benziyor bu şehit evleri? Diye elbette soruyoruz. Yok mu bu ülkenin kalburüstü insanlarının oturduğu seçkin mahallelerde çok katlı evler, az katlı villalar?

Çok şehit evi gördüm, çok şehit ailesi tanıdım bu kadar mı benzerler? Şehit evleri de şehit aileleri de birbirine çok benziyor. Sıvasız tek ve az katlı evlerin önünden kaldırdığımız şehit cenazelerinin sayıca çokluğunun elbette bir açıklaması var. Ama bu durumun yeni olmadığını da biliyoruz... Daha çok az katlı evlerde ve kenar mahallelerde yaşarken; asker ve polis olan vatan evlatlarının şehit düştüğüne şahit oldum. Ne üst düzey bir bürokratın ne bir generalin ne de bir milletvekilinin çocuğunun şehit düştüğüne şahit olmadım. Bu kadar net ve acı. Bu ülke hepimizin, bu bayrak, bu vatan hepimize emanet. Bu vatandan başka vatanımız yok.Burada doğduk ,burada öleceğiz.Öyle ise şehitlik ve gazilik de hepimiz için bir olmalı. Biliyorum bu çok da mümkün görünmüyor. Ama bu gerçekler canımızı ve vicdanımızı acıtıyor. Terör örgütleri sadece asker ve polisleri şehit etmiyor bu ülkede. Şehitlerin yakınları da kalan yaşamlarını büyük bir acıyla devam ettiriyor. Şehit evlerindeki bu acı gerçek, acaba ne kadar biliniyor? "Vatan sağ olsun' demek sıradan bir iş değildir. Ödenen bedelin can olduğu ,o canın bir evlat,bir eş,bir baba olduğu asla unutulmamalıdır. Kendi penceremizden bakınca; şehit evlerindeki acı gerçeği göremeyeceksek şehitlerimizin kemikleri sızlamaz mı? Bilmem empati yapabilecek miyiz?

Şehit evlerinin kapısından bakınca; hangimiz yüreğimizin ve vicdanımızın sızlamadığını söyleyebiliriz?Farkında olmamız gerekirken ,görmezden gelmek şehit evlerindeki acı gerçeği tümden derinleştirir.O şehit evlerinin yalnız olmadıklarını hepimiz göstermek zorundayız.Şehit evlerini de biraz anlayalım.Gün, şehit evlerini anlama ve unutturmama günüdür.Şehitlerimize ve ailelerine şanlı bayrağımızın gölgesinde aldığımız her nefes için minnettarız.