ŞEHİDİMİZ HALİT AVCI’NIN ARDINDAN...

Bu haftanın konusu olarak kafamızdan birçok konu geçiyordu. Süleyman Şah Türbesinde yaşanan elim olaydan sonra kafadaki düşünceler uçtu gitti… Parmaklar yazmaya doğru uzanmak istemiyordu, o zaman şehidimiz için yazmak gerekirdi.

Astsubay Başçavuş Halit AVCI;

Kendisi liseden sınıf arkadaşlarım Ümit ve Davut AVCI’nın ortanca biraderleri, ortaokuldan sınıf arkadaşımız Şöhret DEMİRSOY’un eşi oluyordu.

Her ne kadar Maçka nüfusuna kayıtlı olmuş olsa da çocukluğunu, gençliğini Gümüşhane’de geçirmiş, Gümüşhane’ye enişte olmuştu. Babaları Mustafa Amca yıllarca Gümüşhane’de hizmet vermiş, Gümüşhane’de ikamet etmişti. Lise yıllarının sonuna doğru Tirebolu’da abileriyle çıktığımız fındık maceramızda oda bizim yanımızdaydı. Mülayim bir kişiliğe sahip olan Halit, sıcakkanlı ve gülümseyen yüzüyle bulunduğu ortama esenlik katan bir gençti. Sonrasında Davut abisinden duyduğum kadarıyla Astsubay olmuştu, hayırlı olsun demiştik. Geçtiğimiz yılarda Ankara’da bir alış veriş merkezinde karşılaşmıştık, güzel bir tevafuk olmuştu. Yanında başka bir asker arkadaşı vardı ayaküstü biraz sohbetten sonra telefonlarımızı almıştık. Sonrasında Abisinin Gümüşhane’den ayrılmasından sonra çokta haberleşemedik.

Şehit olduğu haberini aldığımızda çok üzülmüştüm, (Mekânı Cennet olsun) o haber ile birlikte ortaokul arkadaşımız Şöhret ile de evlendiğini öğrenmiş oluyorduk. Bir anda üzüntüler yumağına dönmüştük. Yakında baba olacağı haberi de ayrı bir durum… Halit ismini artık doğacak Halit ile yaşatmak gerekir. Ona ne kadar iyi babaya sahip olduğunu anlatmak, onun adını hak ederek yaşamayı öğretmek gerekir. Şehitliği, şehit olmanın ulvi derecesini bildirmek gerekir.

Asker Ocağı bizim için kutsaldır, Peygamber ocağıdır. Her kim ki bu niyetle yola çıkarsa, hüsnü zan ile sabittir ki o kimseler bu yolda can verdiklerinde şehit olarak giderler. Görevi başında görevi işi ne olursa olsun, kurşun sıkanda, cenk edende, arkada yemek yapanda, su taşıyanda, o ordunun içinde karınca kararınca halisane niyetle verilen görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışırken, Allah yolunda kim canını teslim etmişse o bizim şehidimizdir. Peygamber tarihinde bile Allah rızası olmadan ganimet için, şan için savaşıp ta ölenler için Hz. Peygamber bile şehit ifadesini kullanmamıştır. Sadece savaşmak, savaşta ölmek değil, ne niyetle mücadele etmenin önemini bizlere vurgulamıştır.

Cuma Hutbelerinde, vaazlarda rast gelmişizdir.

Bir baba çalışmanın Allah’ın bir emri olarak evinin çoluk çocuğunun nafakasını kazanmak için abdestini alıp sabah evinden çıksa,

Ya Rab, sen rızkı mutlaksın, ama çalışmayı emretmişsin,

Senin rızan için çalışmaya gidiyorum,

Senin rızan için çoluk çocuğumun rızkını kazanmaya gidiyorum

deyip işine gitse ve bu kişi çalışırken kaza geçirip vefat etse, gaza meydanında Allah rızasını gözetmeyen, ganimet ve unvan için savaşan kişiden daha şerefli olarak can vermiş olmaz mı? Niyeti Allah rızası olan bu kişi Şehit olmuş olmaz mı? Keza, bir deprem felaketine maruz kalan ve gecesinden sabah kalkıp Allah rızası için işine gitmeye niyet ederek uyuyan bir kişi vefat edince Şehit olmuş olmaz mı? Niyet hayır, akıbet hayır demiş büyüklerimiz…

Bu acı vesile ile en azından onların Ahiret hayatlarında mutlu olacaklarını düşünmek geride kalan bizler için en büyük teselli olacaktır.

Halit Kardeşimize Allah’tan rahmet, AVCI ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyoruz.

Sevgi ve Saygılarımızla…
YORUM EKLE