Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın “Belediyelerin Yatırım Nitelikli Projelerinin Desteklenmesi İçin Yardım Taleplerine İlişkin Genelgesi”, 22 Mayıs’ta yayımlandı. Konu yeni ilgi çekse de genelgeye esas yasal düzenleme, 17.01.2019 tarihinde 7161 Sayılı Yasa ile yapıldı. 5779 Sayılı belediye gelirleriyle ilgili yasanın 6. Maddesi’ne yapılan ek şöyle diyor: “Belediyelerin ihtiyaç duyduğu yatırım nitelikli projelerin gerçekleştirilmesi amacıyla Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesine konulan belediyelere yardım ödeneğini, belediyelerin talebi üzerine kullandırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.”

Cumhurbaşkanlığı sistemi etrafında merkezileşme sürerken özel olarak da muhalif belediyelerin alanını daraltmak üzere çeşitli müdahaleler yapılıyor. Mali boyutuyla; yasa izin vermesine karşın salgın amaçlı yerel halkın belediyelere yaptığı bağışların engellenmesinin yanında, kredi ve borçlanma konusunda da muhalif belediyelere dikkate değer sıkıntıların yaşatıldığını biliyoruz. Benzer sıkıntılar, proje izinlerinde de yaşanıyor. Ancak burada ele aldığımız düzenleme mali açıdan, bu engellerin çerçevelediğinin çok ötesinde yeni bir “merkezi yönetim-yerel yönetim ilişkisi” tanımlıyor.

Mesele şu; belediye gelirlerine ilişkin bugüne kadar oluşmuş bir gelenek var. Belediyelere merkezi yönetim tarafından vergi gelirleri üzerinden aktarılan kaynaklar, il sınırları içinde toplanan vergi gelirleri ve belediye sınırları içinde yaşayan nüfusun büyüklüğünü dikkate alan iki ana kriter üzerinden dağıtılıyor.

Geldiğimiz noktada, sorunlu da olsa görece nesnel ölçütlere oturmuş bir kaynak dağıtım sisteminin son derece sübjektif nitelikte bir müdahale ile sarsılışına şahit oluyoruz. Merkezi yönetimin bütçesine büyüklüğünü henüz bilmediğimiz bir kaynak konuluyor ve belediyelere, “Bu kaynaktan yararlanmak istiyorsan başvur ancak hangi belediyenin bu kaynaktan yararlanacağına ilişkin nihai kararı Cumhurbaşkanı verecektir” deniliyor. Ne için bu kaynaklar? Belediyelerin başta altyapı ve ulaşım olmak üzere yatırım projeleri için. Kimin bütçesinde? Merkezdeki Strateji Bütçe Başkanlığı’nın. Karar verici kim? Cumhurbaşkanı! Ne büyüklükte bir kaynaktan söz ediliyor? Bilmiyoruz.

Bu düzenleme belediyeleri bir fiili, diğeri ilkesel iki büyük sorunla karşı karşıya bırakıyor. Son dönemde belediyelerin gelirlerinde ciddi bir düşüş yaşanıyor. Önümüzdeki dönemde bu daralmanın devam etmesi kaçınılmaz. Bu çerçevede kamu harcamaları açısından merkezi yönetim-yerel yönetim arasındaki mevcut dengenin, belediyeler aleyhine değişmesi de şaşırtmayacak! Bu durumun belediyeler üzerindeki ilk etkisi yatırım harcamalarının kısılmasıdır. Burada tartıştığımız düzenleme de zaten, “Kendi kaynakların yetmediği zaman Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na başvurabilirsin” diyor. Daha açık bir ifadeyle, belediyelerin yatırım harcamalarına ayıracakları kaynakların daralmasının kuvvetle muhtemel olduğu bir dönemde o kısılan kaynakları merkezi yönetimin bütçesinde göreceğiz. Belediyeler hakları olan bu kaynaktan yararlanmak için formlar doldurup başvuracaklar. Cumhurbaşkanı karar verecek.

Yerel halktan bağış almasına izin verilmeyen “muhalif belediyelerin”, yatırımlar için merkezi yönetimden adil biçimde kaynak alacağına inanan var mı?

Birçok açıdan Anayasa’ya aykırı bu düzenleme bildiğim kadarıyla CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürüldü. Anayasa’da işaret edilen yerinden yönetim ilkesi ve yerel yönetimlerin özerkliği, bu kez de mali yönüyle ve keyfi biçimde tırpanlanıyor. Dahası düzenleme, yerel birimler arasında nüfus esası üzerinden gözetilen kaynak dağılımındaki hakkaniyet ilkesini de aykırı! Yani yaratılan keyfi kaynak dağıtım sistemi sadece belediyeleri değil aynı zamanda oy veren vermeyen o sınırlar içindeki tüm vatandaşları da cezalandırmış olacak.

Söz konusu düzenlemenin 31 Mart 2019 Yerel Seçimi’nden birkaç ay önce 17 Ocak 2019 tarihinde yapıldığına dikkat çekerek bitirelim! Anlıyoruz ki AKP için seçim kaybedilebilir bir şey ama kaynaklar asla!