25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Seçim bitti geleceğe bakalım

Seçimleri geride bıraktık. İktidar Partisi İstanbul ve Ankara’yı kaybetti. Bu o kadar da kolay bir şey değil. Bu nedenle tepkilerini normal karşılamak gerekir. Zamanla alışacaklardır. Ne yapalım ki, seçimlerde kazanmak kadar kaybetmek de vardır.

Seçim bitti geleceğe bakalım
A+ A-
İSMAİL ŞEFİK AYDIN

Şimdi artık ileriye bakılmalıdır. Batı’ya olan bağımlılığımız bizi bir borç sarmalına sürüklemiştir ve bu sarmal, bu iktidarın özelleştirme siyaseti ile daha da katmerlenmiştir. Artık, hipnozdan kurtulup, gerçekleri görmek zamanıdır.

İÇİMİZDEKİ BATI AJANLARI
Her ne kadar içimizdeki Batı ajanları, ya da kıbleleri Batı olan; Batısız bir dünyayı tasavvur bile edemeyen Batı hayranları sürekli olarak ‘Demokrasi Batı’da, biz nasıl bu geri bölge ülkeleri ile beraber olabiliriz’ diyerek milletin aklını bulandırmaya çalışsalar da, bu hipnozdan sıyrılıp (bugün sadece Vatan Partisi’nin dile getirdiği), Atatürk’ün Bölge Merkezli Siyasetini ve Plânlı Karma Ekonomi Modelini uygulamaktan başka kurtuluş çaresi olmadığını anlamak zorundayız.
Yönümüzü Avrasya’ya çevirmemizi önlemek isteyen Atlantikçilere karşı, artık daha müsamahasız olunmalıdır. Çünkü bu, bizim için bir beka meselesidir.

AMERİKA DÜŞMANIMIZDIR
Amerika’nın bizim aslâ dostumuz olamayacağını bilmemiz gerekiyor. Bu konuda, emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Aydınlık gazetesindeki makalesinde şu çok değerli bilgiyi vermiş: "Başkanlığını Yunan asıllı eski NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral James Stavridis’in yaptığı, ABD deniz Kuvvetleri Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunun yayınladığı ‘Naval Operations and Fleet Tactics’ adlı kitabın, ‘Ege Muharebesi’ başlıklı bölümünde, ABD Donanması ile Türk Donanmasının savaşına yer veriliyor! ABD’nin denizlerde ve okyanuslarda en büyük rakiplerinden birisi olan Rusya’ya karşı uygulanacak harp oyunlarında bile sunî savaş senaryosu kullanılırken, NATO Müttefiki bir ülkenin, senaryoda açık şekilde düşman statüsüne alınması Türkiye’ye ciddî bir mesaj ve diplomatik hakarettir. Zira kitabın önsözü, ABD Deniz Kuvvetleri Komutanı tarafından yazılmış ve imzalanmıştır."
Kitapta daha da ilginç şeyler de var! E. Amiral Sayın Cem Gürdeniz’in belirttiğine göre, senaryoda, Türk Donanma Komutanının adı ‘Oramiral Mehmet Abdül’ olarak veriliyor. ‘Abdül’, Birinci Dünya Harbi sırasında, İngilizlerin, Türkleri küçük düşürmek için karikatür ve yazılarında kullandıkları bir uydurma isim!
Senaryodaki Amerikan Filo Komutanı Albay Stephaine Decatur ismi de ilginç bir çağrışım yapıyor. Decatur; 1804 yılında Osmanlı’ya bağlı Cezayir Dayısını yenerek, bir Cezayir gambotunu ele geçiren Amerikan deniz yüzbaşısı!
Amerikalılar bunu hep yaparlar. Mondros’u bize Agamemnon zırhlısında imzalatmışlardı! Yani Truvalı Hektor’u yenen Yunanlı Komutan! Haydut Devletlerin Libya’ya saldırısında da, bizim gemilerimizin de başında bulunan Amiral gemisinin adı Andrea Doria idi! Barbaros’un 1538’de Preveze’de yendiği İtalyan Amirali!
Amerikalı ‘dostlarımız’ Amerikan donanmasının ilk deniz zaferi olarak kabul edilen bu olayı, yağlı boya bir tabloda, yere düşmüş bir Türk bayrağını mizansene katarak resmetmişler! Sayın Gürdeniz’in belirttiğine göre, bu tablo, Pentagon’da, ABD Deniz Kuvvetleri Komutanının makam odasının girişinde bulunuyormuş!
Bu kitaptaki senaryoda, Amerikalılar Ruslara da şöyle diyorlarmış: "Türklere söyleyin, Adaları işgal etmesinler!"
Amerika ile dost olanlar bu milletin dostu olabilirler mi?
Atatürk’ten sonra müthiş bir zihin kontrolü altındayız. Bu zihin kontrolü sayesinde bizi, ‘Rusya’nın düşmanımız; Amerika’nın ise ‘dostumuz’ olduğuna inandırdılar!
Günümüzde bile, zaman zaman, ‘Rusların, 2’nci Dünya Harbi’nden sonra bizden, Kars ve Ardahan’ı istediğinin hatırlatılması’ aslında iğrenç bir Atlantikçilik değil midir?

Son Dakika Haberleri