"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Saygı görmek için saygıya lâyık olmak gerekir

Yasemin YAŞAR
14 Eylül 2019, Cumartesi
İstiklâl Marşı’mızın şairi Mehmed Âkif, hastaymış.

Yatıyormuş. Odasına bir ziyaretçi girmiş. “Geçmiş olsun.” demiş. Âkif rahatsızlığına rağmen, saygı gereği ayaklarını toplamış. 

Hal hatır faslından sonra, adam yüzünde büyük bir hayret ifadesiyle şu soruyu yöneltmiş: – Hocam, gökkuşağının altından erkek geçerse kadın, kadın geçerse erkek olurmuş. Bu doğru mu? 

Bu saçma soru üzerine Âkif mırıldanarak: Artık ayaklarımı uzatabilirim, demiş.

İnsan kendi özsaygısı ve kendi değer yargılarıyla ilgili boşluklar yaşarsa bu boşlukları başkalarının doldurmasını bekler.

İnsanı, insan olduğu için sevmek, yaratılandan ötürü sevmek aslında Yaratıcıya olan saygının ifadesidir. Sadece kendi gibi düşünenleri sevmek, onlara karşı samimî ve saygılı olmak kişinin enaniyetinden ve kendini putlaştırmasından kaynaklanmaktadır.

Toplumsal problemlerin, ailevî problemlerin, ülkeler arası problemlerin aşılamamasının altında belki de kişinin kendini, cemaatini, milletini, ırkını putlaştırması bulunmaktadır. Her fert, cemaat, millet, ırk eline aldığı doğrunun bir parçası ile başka doğruları inkâr ve herkesi kendi doğrusuna ittibâya mecbur saydığı sürece, problemlerin çözümüne dönük reçetelere ulaşmak mümkün olmayacaktır.

Asır ikna asrıdır. Fakat ikna edilmeyenlere de zulüm, tecavüz, tekfir, fiilî saldırı vs. gibi hak yoktur. Temelinde enaniyet olan ve bir usûl yanlışlığı ile yapılan muamelelerde, günümüzde gelinen nokta çok hazindir. Aile problemleri, toplumsal problemler, millet bazındaki bütün zulümlerin kaynağı bu olsa gerektir. Beraberce yıllarını geçirmiş, pek çok zorluğa katlanmış karı koca, yıllarca omuz omuza problemsiz yaşamış iki millet, aynı menbadan beslenip, aynı hedefe doğru ilerleyen iki cemaat vs. birbirlerini tanımaz olmuş ve hatta düşman olmuştur.

Heva ve heveslerin hakim olduğu, değişmez ve doğru kanun ve kuralların kaldırıldığı, fıtrata zıt temayüllerin olduğu her ortam kargaşaya, anarşiye, huzursuzluğa dönüşmüştür. Kişi karşısındakinin değerini, doğrularını görmezden gelir, saygısız davranırsa, bir gün kendi değerlerine de saygısızlıkla karşılaşacaktır.

Kişi saygılı olmakla, saygıyı hak edecektir. İnandığı doğrulara ikna etmenin ön şartı da, insana saygı ve güvenini kazanmakla olacaktır. İletişimin ve diyaloğun önündeki en büyük engel saygısızlıktır. Birbirine saygı duymayanlar, muhabbeti de, sevgiyi de sürdüremeyeceklerdir. 

Bu, aile içinde de, cemaat ve camialarda da, milletler için de sarsılmaz bir kuraldır.

İnsanı farklılıklarıyla sevebilmek kâmil ruhların işidir. Olgunluğun şiârıdır. Cenâb-ı Hakk’ın ehadiyet mührü olan farklılıklar bir zenginlik ve kazanımdır. İnsanları, bu ehadiyet sikkesine göre ırk, cemaat, kadın, erkek vs. diye ayırt etmek, ihtilâfın ve huzursuzluğun başlangıcı olacaktır. İnsanları birbirine bağlayan rabıtalar, ancak kardeşliktir. En büyük ortak payda insan olmaktır.

Aslında benzerlikler, farklılıklardan fazladır. Bu yüzden ortak paydalarda birleşmek ve bunları vurgulayarak iletişim kurmak hakikî dostlukları, muhabbeti netice verecektir. Farklılıklar üzerinden siyaset yürüten zalim propaganda ve mimsiz medeniyetin zalimane düsturlarıyla dünya bir kan gölüne dönmektedir. Toplumun en küçük birimi olan ailelerde de, milletlerde de durum aynıdır. Herkes birbirini değiştirmeye veya kendi doğrusunu kabullendirmeye çalışmaktadır.

Hâsılı, saygı görmek için saygıya lâyık olmak gerektir. Saygıya lâyık olmak da, önce kendimize duyduğumuz saygı ile alâkalıdır. Kişiyi, cemaati, milleti değerli kılacak şey, önce kendi varlığına saygı duymaktır. Ancak bu şekilde saygı duymak için çok sayıda sebep bulabilecektir.

Kişiyi bir başkasına saygılı yapan şey, aslında kendi dünyasında değerli kıldığı ve önem verdiği şeylerdir. Yani kendi için iman, İslâmiyet, müsbet milliyet, fedakârlık, sevgi, şefkat, makam, vs. ne kadar değerli ise, karşısındaki insana da o değerleri nispetinde saygı duyacaktır.

Evet iş, dönüp dolaşıp yine insanın kendisinde bitmektedir. Kişi kendine doğru keşifler yaptıkça, kemalât kat ettikçe, saygı duyması da, saygıyı hak etmesi de artacaktır.

Okunma Sayısı: 4753
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı