Savunmada Etik Değerler

26 Şubat 2018 Pazartesi

Bir ayı aşkın bir süre sonra yeniden açıyoruz köşemizi. Bu arayı küçük bir kaza sonucu sağ elimi kullanamadığım için vermek zorunda kaldığımı okurlar biliyorlar. Sağlık dileklerini ileten tüm okur ve dostlarıma teşekkür ediyorum. Kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu hafta konumuz savunma hakkının kutsallığı, savunmada etik değerler ve varsa savunmada sınırlar...
Bir avukat tarafından savunulma, avukat tutma hakkının her ne ile suçlanıyor olursa olsun herkesin hakkı olduğu bilinen bir hukuk ilkesidir. Her şüpheli, zanlı, sanık ya da hükümlü bu haktan yararlanmak ister. Kendi gücü, maddi olanakları bir avukat tutmaya el vermiyorsa barolar bir avukatı savunma için görevlendirirler. Avukatlar da savunmadan çekilme, kabul etmeme hakları olduğu gibi, savunmanlığını üstlendikleri kişinin haklarını yargı önünde savunmak için ellerinden gelen her şeyi yapmakla yükümlü olurlar. Peki, avukatlar savunmanlığını üstlendikleri kişileri her koşulda savunmak, bunun için ellerinden gelen her türlü olanağı velev ki bu olanaklar hukukilikle, etik değerlerle, insan hakları ile bağdaşmasın kullanmak zorunda mıdırlar?
Örneğin gazetenin haberleştirdiği, ayrıntılarını aşağıda okuyacağınız olayda, avukatların tutumu ne olmalıdır?
Bu konuyu gelecek hafta hukukçularla ve okurlarımızla tartışacağız. Bu arada haberde adı geçen Facebook sitesinin adının da (Avukat-Hakim-Savcı Tüm Hukukçular Omuz Omuza!) şaşırtıcı olduğunu not etmeden geçemeyeceğiz.

Cumhuriyet’in haberi şöyledir:
16 Şubat 2018 Cuma - cumhuriyet. com.tr
Facebook’ta bulunan “Avukat- Hakim-Savcı Tüm Hukukçular Omuz Omuza!” isimli Facebook grubunda, bir çocuğu istismar ettiği iddiası ile yargılanan sanığın avukatı, müvekkili hakkında lehine indirim için meslektaşlarından yardım talep etti. Diğer avukatların beraat kararı aldırabilmek için emsal karar paylaşması ve yapılan yorumlar tepkiyle karşılandı.
FK isimli avukat tarafından grupta paylaşılan gönderide şu skandal ifadeler kullanıldı:
“15 yaşında genç kız kendi rızasıyla birçok erkekle birlikte oluyor. Bazılarıyla para karşılığı da yapıyor bu işi. Sonra da bazılarını şikâyet ediyor. Haklarında şu an ağır ceza mahkemesinde yargılama sonuçlanmak üzere. Muhtemelen de ceza alacaklar. Sorum şu: Küçüğün bu ahlaki durumu göze alındığında sanıklar lehine uygulanabilecek bir çözüm var mıdır?”
K., sanıklardan birinin yakını olduğunu da söylüyor.
K’ye yanıt veren M.Ç.Ç. isimli avukat ise, “Buna bire bir benzer bir dosyada beraat kararı aldık. Emsal niteliğinde kullanacaksanız yollayabilirim” diyor.
Ç’nin yaptığı yorum üzerine bazı avukatlar da emsal kararı talep ediyor.
Konu ile ilgili olarak Cumhuriyet’teki haberi eleştiren avukat Yasin Usta’nın itirazı ise şöyle:

‘Avukatlık ve insan hakları’
Yukarıda linkini paylaşmış olduğum bağlantıda 16 Şubat 2018 tarihi itibariyle avukatları hedef alan bir haber paylaştığınızı üzülerek görmüş bulunmaktayım.
Ben bir avukatım. Ve elbetteki biz avukatlar özgürlüklerin ve bilhassa basın özgürlüğünün en önde gelen savunucularındanız.
Bu sebeptendir ki Cumhuriyet’in zor zamanlarında sesi en çok çıkan kişiler avukatlar ve barolar olmuştur. Bu husus sadece Cumhuriyet’le sınırlı kalmamış, muhalefetin sindirildiği şu zamanlarda haksızlıklar karşısında en yüksek tepkileri yine barolar göstermiştir.
Artık cumhuriyetin son kalesi olan avukatlar birliğinin de parçalanması tehdidiyle karşı karşıyayız. Hükümet tarafından son yapılan girişimler sebebiyle baro başkanlarımız sindirilmiş elleri kolları bağlanmış durumda. Başkanlarımızın sindirilmiş olduklarını üzülerek görüyorum çünkü yaptıkları açıklamalar içler acısı.
Durumumuz gerçekten çok vahim. Muhalefetlik görevi kutsal bir görevdir. Muhalefet olmazsa toplumda gelişme kaydedilemez, haksızlıkların önüne geçilemez. Baroların bu konudaki yetkisi ise kanunlardan gelir. Avukatlık kanununa göre barolar Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmakla görevlidir.
Akp-Mhp ortaklığı ve havuz medyası işbirliğinin yarattığı gündemlerle günden güne avukatların itibarsızlaştırılması ve baroların yok edilmesi amaçlanmaktadır.
Cumhuriyetin ismini taşıyan gazetenin cumhuriyetçi gazetecilerinin bu hususta biraz daha dikkatli ve sağduyulu olmaları gerektiğini düşünüyorum. Ve unutmayın. Barolar savunulacak son kalelerdir.” Yasin Usta
Habere itiraz böyle... Bu paylaşımda bizim anlayamadığımız ise somut olayla basın özgürlüğü arasındaki ilintidir. Okurlarımızın ve hukukçu dostlarımızın bu açıdan da konuyu ele almaların diliyoruz.
İletilerinizi bekliyoruz.

Pazar eki
Sayın Öz, Cumhuriyet gazetesi karar verenlerini yürekten kutlarım. Verilen karar ve uygulama ile yıllar sonra pazar günlerinin önemi bir kez daha öne çıktı ve nefis bir PA- 7AR eki yayımlanmaya başlandı. Pazarlarımıza değer kattınız ve boyut kazandırdınız. PA7AR eki ile ile ilgili iki önerim var:
1. Yıllar öncesinin “Cumhuriyet Dergi”sinin damaklarımızda kalan tadını yeniden yaşayabilmemiz için ekin tabloid boyda yayımlanması.
2. Yine Cumhuriyet Dergi’de olduğu gibi, pazar günlerimizin hobisi olan pazar bulmacasının bu ekte yer alması. Dikkate alınması dileğiyle, saygılar…
Şahin Tekgündüz

Kadın cinayetlerinin sunumu
Lütfen kadın cinayetlerini paylaşırken daha dikkatli ve özenli davranınız.
Şu kadar yerinden bıçaklandı ya da büyük kıskançlık sonucu öldürdü gibi manşetlerle dikkat çekmek amacıyla yaptığınız haber paylaşımlarının üzücü olmakla birlikte medya diline uymadığını düşünüyorum. Faruk Teker

KISA KISA
Gazeteme öneriler
1.Haberler ve köşe yazıları halkın ortalamasının anlayacağı şekilde olmalı.
Yazılar biraz daha büyük puntolu, kısa ve öz olabilir. Köşe yazılarının dili ortalama vatandaşa hitap etmeli. Yazıların okuyucuyu sıkmaması için, biraz düşündürücü, gerekirse eğlendirici olmalı.
2.Gazetede yörelerimizin sorunları vb. şeklinde küçük bir köşe açılabilir. Burada ilçelerden, beldelerden vs. gelen problemler ya da güzel gelişmeler paylaşılabilir.
Okuyucu Cumhuriyet gazetesinde benim ilçem ile ilgili şu konu yazılmış diyebilmeli.
3.Ülkenin en fazla yoğunluk oluşturan insan gruplarının ilgi odağı olma. Örneğin emekliler, polisler, öğretmenler, öğrenciler vs. Bunlar için haftanın belirli günleri köşe oluşturulabilir. Burada ilgili grupların yaşadıkları sorunlar vs. tartışılabilir. Selamlar/Saygılar... İsmail Demirkaynak

Boyundan posundan, yaşam biçiminden bize ne...
Ben bir Cumhuriyet okuru olarak bugün pazar ekinizde bulvar gazetelerine taş çıkartan, gazetenin duruş ve asaletine yakışmayan yazıyı esefle karşıladım.
Bir insanın yaptığı işleri beğendiğimizde belirtir, beğenmediğimizde eleştiririz. Bu en doğal hakkımızdır. Anlatılan şahsı kişi olarak tanımam ama söktüğü her ağaç benim yüreğimi sızlatır. Bir şahıs ancak ortaya koyduğu işlerle eleştirilmeli, yok boyu posu, yaşam biçimi ve aşağılanması... hele hele ciddi bir kültür gazetesinde böyle bir yazıyla karşılaşmak... Demek ki gazetemin bile kalitesi elden gidiyor. Çok yazık. İmren Hanım

Sağlık haberlerine daha fazla özen
Merhabalar! Ben Dr. Bilal. Antalya’da kalp krizi geçiren ve yoldan geçen bir hemşirenin müdahalesiyle hayata döndürülen hasta haberi için yazıyorum. Öncelikle adam arrest (kalbin durma durumu) olmamış. Çünkü sorulara cevap veriyor başıyla. Kalbi durmayan adama cpr (kardiyopulmoner resüsitasyon) yapmak ölüm getirir. Diyelim ki arrest olmuş; buna rağmen yapılan müdahale aslında yanlış. Vuru ritmi yanlış. Kafanın altına konulan çanta yanlış, çünkü hava yolunu kapatmış. Zaten son yayınlarda cpr’de kardiak desteğin tek başına anlamlı olduğu söylenmektedir. Gelen att (ya da paramedik) hastanın dolaşımını ve solunumu kontrol etmeden hemen cpr’a başlaması da ayrıca yanlış.
Kısacası video yanlışlarla dolu ve topluma yanlış bilgiler sunmakta. Naçizane tavsiyem bu haberin sonuna doğru cpr nasıl yapılır dosyası eklemeniz; ya da bir doktorun yazısını paylaşmanız. En olmadı gerekirse kendim bir yazı kaleme alırım. Dr. Bilal Biçen



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları