Kahramanmaraş ??ı tanımak, incelemek, öğrenmek, bilmek, tanıtmak, sevdirmek, tartıştırmak için il içi kültür-sanat, inceleme  araştırma v.b. amaçlı geziler yapıyoruz yıllardır 
2013 gezilerimizi BİLSEK' in organizasyonu ,Kültür-Sanat Derneği, Kafsad, Kültür Sanat Evi, Üniversitelerden katılanlar, Kültür  Sanat Platformu Derneği yayıncı kuruluşlar, yazarlar, öğretmenler, sanat adamları ,profesörler, öğrenciler, doktorlar velhasıl  her meslek gurubundan  insanlarla, doğa, sanat, kültür severlerle yaptık bu güne kadar.
Birinci yay dediğimiz: Başkonuş, Andırın, Geben , Göksun.
İkinci yay dediğimiz : Döngel, Tekir, Yeşilgöz, Afşin,  Tanır, Berçenek, Alemdar, Çoğulhan, Elbistan.
Üçüncü yay dediğimiz: Süleymanlı, Ilıca, Kısık vadisi, Savruk Mağarası ,Savruk Şelalesi, Hacınınoğlu Ceyhan Köprüsü, Ekinözü, Nurhak, Kapıdere bu yayları gezdik, gördük, resimledik.
27 Ekim 2013 Pazar günü Şehitlik, Süleymanlı ,Ilıca, Kısık Vadisi , Savruk Mağarası ve Şelalesini gezip göreceğiz.
Hava yaz gününden kalmış, unutulmuş sıcak, açık  çok güzel bir gün .Otobüsümüze binip  yola koyuluyoruz. Bilsek başkanı Mehmet Köşk proğramı tekrarlıyor iyi  geziler diliyor. Gezide prof. Dr Mehmet  Özkarcı ile Prof. Dr. Durmuş Öztürk  bu sefer  yok. Herkes  herkesi tanıyor ama usuldendir yine tanıtım yapılıyor.
Prof. Dr. Kadir Saltalı en önde oturup çevreyi gözlüyor . Yol kenarındaki  toprak ve kaya  katmanları  soruluyor .Hoca  ilmi ve anlayacağımız  şekilde yer hareketlerini  anlatıyor. Mehmet  Bey  Şehitliğine varıyoruz .Ermeni Çetelerin pusu  kurup şehit ettikleri 6 askerimiz adına yapılan şehitlik. Yol kenarında ??'Önce Vatan? yazan levhanın yanından sağa sapıyoruz .100 metre ileride .Yolu toprak kış veya yağışlı gün inip çıkmak mümkün değil . Ermeni konusu başlıyor. Biraz ileride Suçatına varmadan Fırnız var. Ermenilerin eskiden yoğun olarak yaşadığı yerlerden biri . Herkes bildiğini anlatmaya başlıyor.
Bu sefer yol rehberimiz  rahmetli Öğretmen abimiz Ömer Kaya' nın (1943-2009) Elbistan-Maraş Hanları ve Yol Güzergahları  isimli yolları olayları anlatan kitabı Oradan Süleymanlıya  doğru yol alıyoruz. Sonbaharın bütün renklerini görüyoruz .Sarı , kahverengi ve yeşilin karıştığı bir doğa .Harika bir ebru .Çiçekleri ,gülleri sayarsak renk armonisi.
? Her renk var? diye fotoğrafçılara taş atıyorum. Mehmet Kırmızıkaya  ?yeşil ve mavi ? renk istiyoruz diyor. Mehmet Temizdemir , Dr. Mübin Bey tastik ediyor. Bu sefer seçkin insanlar  Kafsad ??dan  Kahramanmaraş'ın  tanıtımında kullanılan fotoğrafların çoğu bu güzel insanların (Arif  Avize , Prof. Dr. Durmuş Öztürk , Mehmet  Gören  ve ismini sayamadığım  sanatçılardır.) Yolda sık sık duruyor. Fotoğraf çekiyoruz ama bu sanatkar insanlarla aynı yere bakıyoruz  onlar gibi göremiyoruz. Sanatçının farkı bu sanırım. Ali Kayasını   anlatıyoruz . Blok taş olmasını , Hz. Ali efsanesini, kayanın  148 metre  yüksekliğini üstünde kale olduğunu Mehmet Temizdemir   nasıl gidildiğini yolu göstererek anlatıyor. Yıllarca Afşin ??den , Elbistan ??dan giden yolda   Ali Kayasına  taş atıp vuramadığımızı , hava boşluğunu hatırlıyorum. Menzelet  Baraj Gölü'nün Turkuaz sularınca hayranlıkla  bakıp teknelerle  gezmeyi hayal ediyorum. Herkse gibi.
Ilıca  yol ayrımından sapıp Süleymanlıya  kıvrım kıvrım yolları geçerek varıyoruz .Bizi ilk karşılayan çeşme oluyor. Ömer Kaya'nın kitabından çeşmenin  Selçuklular  tarafından yapıldığını okuyorum. Gürül gürül akan suyu içip hatıra fotoğrafı çektiriyoruz. Çeşmedeki  sekizgen yıldız tartışma konusu oluyor . Dr. Oğuz Peköz  devreye giriyor.
Bu amblem Selçuklularda da kullanılmıştır diyor. Konu  kapanıyor. Çeşmenin hemen yanında  Kantarma Köprüsü var. Kitabesine bakıyoruz Osmanlı eseri. Birazdan göreceğimiz hamam ve kanlı köprüde Osmanlı . Hamam'ın kubbesi ve duvarlarının bir kısmı yıkılmış  bizim Kurtuluş  Mahallesindeki  Paşa Hamamı  gibi el uzatılmasını bekliyor. İçler acısı bir eserimiz daha yok oluyor. Kantarma  Köprüsü  ile Kanlı Köprü restore edilmiş . Hamam nasıl gözden kaçmış anlayamadık. Kanlı Köprüye geçiyoruz. İnsanı ürperten bir sığlık, derinlik, su sesi. Neden Kanlı köprü denmiş  tartışması açılmıyor. Türklerin  köprüden atılıp ?Türk Uçtu? diye  haykırışları o zalim Ermenilerin sesi yankılanıyor sanki. İçimiz burkuluyor. ?Milleti Sadıka? denen insanları bize kim? Nasıl? Düşman etti çok iyi biliyoruz ama onlar hala anlamıyor.
Kışla şehitliğine geçiyoruz. Süleymanlıya tepeden bakan hakim tepede kurulmuş askeri kışla . Yine Ömer  Kaya ??nın  kitabına baş vuruyoruz. Kitabeleri okuyoruz. Tarihçi arkadaşlar anlatıyor. Süleymanlı ismini bir  çoğumuz  bilir mi bilmem ama önce Ermeniler zamanında , .Zeytun  idi. Hala  Ilıca  beldemize de halk arasında  ?Zeytun Ilıcası? derler. Zeytuni Süleymanlı yapan kim  biliyor musunuz? Şehit  Süleyman Bey'in  anısına çıkarılan Padişah Fermanı (İrade-i  Saniye) Süleymanlı yapılmıştır. Bu ismi de  değiştirecek babayiğit  varmı?
Kitapta TBMM. 3. Toplama  Yılı Açılış konuşmasına bakalım. Önemli  bir belge .
Şehit: 25 isimsiz erin ansına Şehitlik tarihi 15.02.1915 Ruhuna fatiha 1895 Süleymanlı (zeytun) isyanlarında devlete  baş kaldıran  10 bin kadar silahlı Ermeni isyancının Süleymanlı Kışlasına düzenledikleri baskın esnasında kışla kumandanı Miralay Tahsin Bey, 50 subay ve 600 kadar erle birlikte şehit olmuştur.1915 Süleymanlı (Zeytun) isyanlarında  devlete başkaldıran Ermeni  isyancıların karargahı ?Tekke Kilisesi ?nin kuşatılması esnasında , Maraş Jandarma  Kumandanı J.Binb. Süleyman  Bey emrinde bulunan  25 eri ile birlikte  15 Şubat 1915 tarihinde şehit olmuştur.
Şehit J. Binb. Süleyman  Bey'in  anısına Padişah tarafından çıkarılan ?İrade-i Seniye ? (Padişah Fermanı) ile Zeytun ismi Süleymanlı olarak değiştirilmiştir.
Bu bilgileri paylaştıktan sonra  kitabeleri  okuyup dua edip  toplu fotoğraf çektiriyoruz. Yeğenim  Harita Mühendisi Çağrı  ?Dayı  biz tarihimizi  hiç bilmiyoruz.? Diyor. Burnumuzun dibindeki o canlı tarihi yeni  görüp incelediğini , bütün  Türk gençliği gibi kayıtsızlığı anlatıyor. Kışla ?? Ilıca arasındaki  toprak yoldan  Ilıca'ya ulaşıp o yöreye  has  bal, yağ, yumurta, vb. güzel bir kahvaltı yapıyoruz. Ilıcanın  geçmişini , suyunun derde deva kaplıcasını  herkes  biliyor. Suyun  azlığından otellerde olmayışı , yolunun dar ve viraj oluşundan şikayet ederek devam ediyoruz.
Şimdi Kısık Vadisine  yöneliyoruz . önceki yol dağdan  aşılarak Hacınınoğlu-Ceyhan  Köprüsüne varıyordu. Yeni açılan yol Beşen Köyünden geçerek  Kısık Vadisine  varıyor. Ormanın yeşilini, sarısını seyrederek asfalt yoldan ilerliyoruz. Daha önce yürüyerek zor  gittiğimiz Kısık Vadisi asfalt yol olmuş. Ceyhan  Nehrini arıyoruz. Ölgün, mecalsiz bir su. Bu mu Ceyhan? Kayalara çarpa çarpa akan çevreye ses veren  Ceyhan  yok. İstenince akıtılan bir su gölü var. Kayalar tünellerle geçilmiş. Savruk mağarasının olduğu yere varıyoruz.
Yıllar önce Kuzeyden Hacınınoğlu- Ceyhan  köprüsünden   geldiğimiz Mağara ve Şelale'ye Güneyden yaya geldiğimiz yere , otobüsle gidiyoruz. Otobüsümüzü  park edip iniyoruz. O meşhur vadiye bakıyoruz. Her yandan motor sesleri, şantiyedeki  çalışanların sesleri geliyor. Çevre binalar , kanallar, borular, yollar?¦ Şaşırıp  kalıyoruz. Beş sene önce geldiğimiz yer burası mı? Asfalt  yolun kenarından  Mağaraya tırmanışa başlıyoruz. Dura , otura mağaradan önce  Şelale bizi  karşılıyor. Şelale değişmemiş aynı akıyor. Onu  bulduğumuza seviniyoruz. Fotoğraflar çekiliyor. Avcumuzla  su almaya çalışıyoruz. Şişelere koymaya çalışıyoruz olmuyor. Durmadan  savuruyor. Suyu  dağıtıyor. Vermiyor suyunu. Üstümüz  ıslanıyor. Serinliyoruz . Boşa  SAVRUK  olmamış. Savruk  kelimesinin anlamına kafam takılıyor. Savuran, dağıtan, düzensiz v.b. Bu ismi kimler koymuşsa yerine oturmuş. O suyunu savurup dağıtıyor,  zerreciklere ayırıyor. Çok sert düşüyor. Sonrada Ceyhan'a doğru akıyor. 
Mağaraya varıyoruz. Şelale  bize  göre sağdan savrularak düşüyor, tekrarlayarak  devam ediyor. O da ne? Mağaranın  kapısı  kayalarla  kesilmiş?¦! Merakla  kayaları bir birimize çekerek tırmanarak aşıyor mağaraya giriyoruz. Valiliğimizin  tanıtım kataloğundaki, kitaplarındaki, kitaplarındaki, fotoğraflarındaki  O ? Tabiat Harikası? yok. Ne olmuş  sarkıt-dikitlere . Önce ?kırmışlar? diye üzüldüğümüz  o milyonlarca yılların  oluşturduğu ? Harika? yok. Ne olmuş diye araştırıyoruz. Üzerinden zorla  geçtiğimiz kayalar, mağarayı kapatan  bize sırtını dönen  o sarkıt-dikitlermiş meğer. Mağaranın  güzelliği tacı, süsü gitmiş. Yüz üstü  kapanmış. Bize  yüzünü göstermiyor. Belki kızgın, kırgın. Belki utanıyor yaptığımızdan. Kızgınlığımız utanca dönüşüyor. Mağarayı  ?Oyuk? gibi görmeye başlıyorum. Giren arkadaşlarım çıkıyor. Yüzleri, başları, üstleri yaş. Mağaradan damlayan sular sanki göz yaşları. Bizde nasibimizi alıyoruz. Mağaranın önüne oturup nefesleniyoruz. Bir yandan Şelaleye , bir yandan mağaraya , düşen sarkıt-dikitlere bakıyoruz. Herkes üzgün. Bir arkadaşım karşıdaki yapılan santralin binasını, borularını gösteriyor.
Bu hidroelektirik santrali suyu nereden alacak? Diye soruyor.  Ardından bundan başka su mu varki  diye ekliyor.
Mağara oyuk olmuş. Neden sarkıt dikitler düşmüş diye tartışma başlıyor. Herkes bir şey söylüyor  ama dinamit, dinamit, dinamit patlamalar diyen arkadaşımıza herkes katılıyor.
Savur sularını Savruk şelalesi yakında sende olmayacaksın gibi geliyor. ??'O santrale su nereden   gidecek.? sorusu beynime çakılıyor. Savruk adı mı kalır göreceğiz. Dağları delen , Kısık Vadisinin gerdanı, Ceyhan uslanmış, göl olmuş. Savuramayacaksın  sularını  sanırım. Sen gideceksin adın  kalacak  -SAVRUK- 
Otobüsümüze  binip  tüneli geçip barajları ve vadiyi görerek dağdan  giden  yoldan  Ilıca'ya  ulaşıyoruz. Akşam  yemeğimizi yedikten sonra İlimize dönüyoruz. Yolda  herkese soruyorum.
Bu geziyi nasıl buldunuz? Diye.
Tarihi, şifalı suları, doğayı, dolu dolu yaşadık ama diye cevaplar geliyor. Bende  diyorum ki;
Beş yıl önce gördüğüm, Ceyhan   Nehri, Kısık Vadisi, Savruk u Mağarasının süsü ?Tabiat Harikası? Sarkıt-dikitler yok sayılır ki yok. Bir Savruk Şelalesi kalmış. Onu  da  son görüşümüz olmasın. Savursun  sularını dağıtsın dört yana.
Bir değeri daha kaybettik. Hiç olmazsa bu kalsın.
Bu günde ?penceremden ? bunu gördüm.
Tekrar buluşmak dileklerimle.
Not: Elbistan ??Maraş Hanları ve Yol Güzergahları ?? Ömer Kaya 
T.C Kahramanmaraş Valiliği Yayını.