Önce sorularla

başlayalım...
"Türk basını"
ne kadar milli?..
Amerika'da
İkiz Kuleler vurulduğunda,
hayatlarını kaybeden
insanların
görüntüleri,
hiçbir medya
kuruluşunda
yayınlandı mı?..
Amerikan basını,
saldırının arkasındaki derin yapıyı
dahi araştırmadan
"tek yürek" olmadı mı?..
"Özgürlükler ülkesi" Fransa'da
DAEŞ'in kanlı saldırısı
sonucunda,
devletin uyguladığı "kısıtlama"ya,
hiçbir medya kuruluşu
"sansür var" ya da "Basın özgürlüğü elden gidiyor"
diyebildi mi?..
Terör mevzu olduğunda,
bütün gelişmiş ülkelerin
medyasının tavrı,
genelde bizdekinin aksinedir...
Benzer terör olaylarında,
devletin
sırtına yüklemek için adeta
kıyasıya bir yarış vardır...
Dün de bir gazetenin manşeti,
çok dikkat çekiciydi...
Atatürk Havalimanı'ndaki saldırı,
"Ölüm terminali" başlığıyla
verilmişti...
"Hain saldırı" demeye
dilleri varmıyor ama
50'ye yakın insan
ve yüzlerce kişi,
havalimanında meydana gelen
bir kaza sonucunda mı
şehit oldu, yaralandı?..
Yani bu insanlar,
terminaldeki inşaat hatası sonucu
meydana gelen
bir çökme ya da
doğalgaz patlamasında mı
hayatlarını kaybetti?..
"Güvenlik zaafı" varsa,
sonuna kadar eleştir!..
Herhangi bir ihmal söz konusu ise
manşetlere çek!..
Ancak, "saldırı" ifadesini
"pas" geçip,
"terminal" vurgusuyla
bir manşet atmak,
teröriste arka çıkmaktır...
"Allah, bunları
şaşırttı" diyorum...
Çünkü, kafalarının arka planındaki
hainlik, bir kere daha ortaya çıktı...
Onu bunu bilmem!..
Hep söylüyorum...
Türkiye yeniden "Milli Mücadele"
içinde...
Satılmışlar, mandacılar
ve çanak yalayıcılar
fırsat peşinde...
Bu nedenle, emperyalistlerin
beslediği bugünün "Müterake basını"na
değil; ülkenin menfaatleri
doğrultusunda yayın yapan
"Milli basın"a ihtiyaç var...
Ve o yıllarda olduğu
gibi "memleket sevdalı"
işçiye, köylüye, esnafa,
yerli sanayiciye,
siyasetçiye, öğretmene ve
gazeteci yiğitlere de...