Şalom Dergi Özel - Hem oyuncu, hem kâşif: HEDY LAMARR

Bu yazı Şalom Dergi´nin Mart 2017 tarihli sayısında yer aldı.

Kültür
28 Haziran 2017 Çarşamba

Suzan Nana Tarablus

 

Güzel mi, çok güzel… Hatta görkemli…

Döneminde ‘dünyanın en güzel kadını.’

Holywood’da bir oyuncu,

Sinemada görünen ilk ‘çıplak kadın’.

Filmlerde ve bilimde son derece yetenekli,

İletişim dünyasının kaderini değiştiren GSM, GPS ve Wi-Fi teknolojilerinin mucitlerinden biri.

Üstüne üstlük, ‘Elektronik Öncüsü Ödülü’ sahibi…

Benliğinde bütünlüğün, çeşitliliğin ve zarafetin özünü taşıyor.

 

 

Hedy Lamarr, yukarıdaki veçheleriyle tarihe damgasını vurmuş, bu anlamda ölümsüzlüğe hak kazanmış. Pulitzer Ödüllü, ABD’li yazar Richard Rhodes’un ‘Hedy’s Folly: The Life and Breakthrough Inventions of Hedy Lamarr / Hedy’nin Çılgınlığı: Hedy Lamarr’ın Hayatı ve Başarılı Buluşları’ adlı son kitabı, pek bilinmeyen yönleriyle sanatçının gerçeğini tüm dünyaya bilinir kıldı.

Hedy Lamarr kim?

Bir oyuncu iken teknolojiye ilgisi nasıl gelişiyor?

YAŞAMI

1913 yılında Avusturya’da doğar, Hedwig Eva Maria adıyla.

Yahudi bir anne-babanın kızı olarak…

Çocuk yaşta oyunculuğa başlar. Sahnelerdeki rollerini takiben 17’sinde ilk filmini çevirdiğinde dikkatleri üzerine çeker, yaşamının tüm aşamaları boyunca olacağı gibi…

Lamarr, 1932 yılında ‘Ecstacy / Coşku’ adlı filmde çıplak göründüğü sahnelerde rol alır.

Bu görüntülerde bir kadın oyuncu ilk kez ekranlarda ‘çıplak’ görünür. Kendi zamanı için ‘pornografik’ addedilirken…

20 yaşında 1933 yılında evlendiği adam, kendisi gibi bir Yahudi olan Friedrich Mandl, Adolf Hitler’in arkadaşı. Bir faşist. Aynı zamanda orduya silah ve uçak satan…

Karı - koca Mandl’ların birlikte katıldıkları davetlerde konu her zaman silah ve silah teknolojisi…

Hedy, matematik zekâsına sahip. Hoşuna gider bu sohbetler.

Evlerinde verdikleri partilere Hitler ve Mussolini de katılır.

Evet… Nazilerle işbirliği yapar kocası, Friedrich… Üstelik baskıcı bir eş.

Özellikle Ecstacy’deki performansından sonra kocası, Hedy’nin sinemada oynamasını da yasaklarken kendi işinde çalışmasını sağlar. Böylece bilime de özel merakı olan genç kadın, birlikte çalıştığı mühendis ve teknisyenlerden silah yapımı konusunun inceliklerini öğrenir.

Almanların uzaktan kumandalı torpido yapmaya yönelik ilgisini kocasından duyar. Tabii ki, bu konu Hedy’ye çok ilginç gelir. Bu esnada kocasının despotluğundan, Nazilere olan yakınlığından bezer, bunalır ve yola çıkar…

KARARI

Hedy Lamarr, çılgınca bir karar almıştı.

1937 yılında, bütün mücevherlerini çantasına doldurdu. Dört yıllık kocasına uyku ilacı verdi ve hizmetçi kılığına girerek malikânesini terk etti.

İlk durağı Londra’ydı.

Orada kocasından boşandıktan sonra, çocukluk hayaline -Hollywood’a taşındı.

Film dünyasının ebedi başkentine doğru yolculuğu, okyanus aşırı bir gemiyle başladı. Kendisine yıldızlığa uzanan yolun kapılarını ardına dek açan yapımcı Louis Burt Mayer’le ABD’ye doğru seyri esnasında, gemide tanıştı.

Yolculuk tamamlanmadan, Mayer genç kadına ilk kontratını orada imzalattı.

40’lı yıllardan 1958’e kadar Clark Gable, Spencer Tracy ve James Stewart gibi zamanının ünlü oyuncularıyla yirmiyi aşkın rolde oynayan Lamarr, o günlerin sinema eleştirmenleri tarafından “Dünyanın en güzel kadını” olarak tanıtıldı.

Aynı esnada Hedy Lamarr, setlerden ve pırıltılı dünyalardan arta kalan zamanını, başkaca ilgi alanlarıyla dolduruyordu. Matematik denklemleri ve elektronik onu meşgul eden konulardı.

Hedy, filmlerinde yansıttığı ‘vamp kadın’ karakterine taban tabana zıt bir proje üzerinde çalışmaktaydı.

SAVAŞIN İLHAMI

II. Dünya Savaşı patlak verdiğinde ise parlak fikirlere sahipti.

O günlerde, komşusu müzisyen George Antheil’le, uzaktan kumandalı torpido konusuna olan ilgisini paylaşmıştı.

Antheil, 1925 yılında Paris’te bestesi ‘Ballet Mecanique / Mekanik Bale’ -otomatik piyanoyla senkronize edilmiş eseri- ile sanat çevrelerinin dikkatini çekmişti.

Müzisyen komşusu ile ortaklaşa yürüttükleri proje ile amaç, hedefi değiştirilemeyecek torpidolar üretmekti - giderek nefretinin büyüdüğü Nazilerin çalışmalarını aklında barındırırken…

Çünkü o günlerde, tek bir radyo frekansı aracılığıyla denetlenmekte olan torpidolar, frekansı takip eden düşman güçleri tarafından etkisiz hale getirilebiliyordu.

GSM SİSTEMİNDEN 50 YIL ÖNCESİ

Hedy Lamarr’ın amacı ise, sinyal karıştırıcılar - ‘jammer’lar ile uzaktan kontrollü torpidoların denetiminin kaybedilmesini önlemekti. Torpidoyu yönlendiren radyo frekansı düşman donanması tarafından tespit edilir ise, sistem elektronik olarak kilitlenir ve kontrol kaybedilirdi.

Hedy çözümü bulmuştu, lâkin teknik açıdan desteğe gereksinimi vardı:

Uzaktan kumandanın telsiz frekansı sürekli olarak değiştirilebilecek olsa düşmanın müdahale şansı kalmazdı. Ancak telsiz ile torpido aynı anda frekans değiştirmeliydi.

Bu konuda müzisyen komşusu Antheil devreye girip yardımcı oldu - çözüm delikli kâğıt rulolara kaydedilen notalara göre müzik çalan piyanolardı. Otomatik piyanoların çalışma prensibinden hayli etkilenen Lamarr - Antheil ikilisi, ‘frekans atlamalı yayılmış spektrum’ teknolojisini geliştirdi.

Telsiz vericisine ve torpidoya yerleştirilen ve delikleri aynı olan rulolar, frekansı aynı anda değiştirecekti.

Lamarr - Antheil ikilisi buluşlarının patentini 1942’de aldılar.

Ne var ki, ABD donanması konuya tamamen ilgisiz kaldı.

İLETİŞİMİN KADERİ

Benzeri bir sistem yıllar sonrasında, 1957’de transistor kullanılarak yapıldı. ABD ise, bu teknoloji avantajını 1962 Küba Füze Krizi patlak verinceye dek kullanmadı. O tarihe ulaşıldığında ise, Lamarr - Antheil ikilisinin patentinin süresi dolmuştu ve bu sebeple onlara herhangi bir ödeme yapılmadı.

Bilim insanlarına gelince…

Ancak 1962 sonralarında, Lamarr - Antheil buluşlarının uygulamasını farklı amaçlara yönelik uyarlamaya koyuldular. Her yeni buluş bir öncekinin üzerine eklenerek…

Sonuç olarak Lamarr - Antheil’in birlikte meydana getirdikleri temelden yararlanılarak günümüzde dünya çapında milyarlarca insanın kullandığı GSM, Wi-Fi ve GPS teknolojileri icat edildi. Elektroniğin Öncüleri Vakfı 1997’de Hedy’nin patentini fark ettiğinde, kendisine Elektronik Öncüsü Ödülü verildi.

İletişimin kaderini değiştiren buluşundan tek kuruş bile kazanamayan Hedy Lamarr, 2000 yılında 85 yaşında iken Florida’daki mütevazı evinde yaşama veda etti.

 

HEDY LAMARR VAKFININ VİZYONU

Hedy Lamarr Vakfı, bireysel ve sosyal sorumluluk projelerine yönelik ilham kaynağı oluşturabilecek eğitim desteği vermeyi planlamakta.

Olağanüstü güzellikte, akıllı, yaratıcı, görüş sahibi, esprili ve tutkulu bir kadın olarak Hedy, manevi gücün geliştirilmesi inancını taşımıştı.

Dünya çapında ünlü bir film yıldızı olmanın yanı sıra, bir eş, bir anne, yaşadığı zamanın en az 20 yıl ötesinde olan bir mucit idi.

Hedy Lamarr benliğinde, bütünlüğün, çeşitliliğin ve zarafetin özünü taşıdı.

Bu güçlü kişilik, adına kurulmuş vakıf ile gelecek nesillere ilham kaynağı oluşturacaktı. Özellikle gençlerin hayallerini gerçekleştirmelerini, daha yüksek amaçlara hizmet edecek buluşlar yaparken kendilerine güven duymalarını sağlayarak.

YAYILMIŞ FREKANS SPEKTRUM TEKNİKLERİ

Bu çoğullama tekniği, frekans bölmeli çoğullama (Frequency Division Multiple Access) ve zaman bölmeli çoğullama tekniklerinden çok daha iyi bir çoğullama tekniğidir.

CDMA, yayılmış frekans spektrumu (Spread Spectrum) mantığına dayanmaktadır. Yayılmış frekans spektrumu tekniği, II. Dünya Savaşı’nda, düşmanın iki uç birim arasında konuşulanları dinleyememesi için geliştirilmiş bir veri iletim yöntemidir. Geniş ya da yayılmış spektrum yöntemi mantıksal olarak 2 tanedir. Bunlar frekans atlamalı yayılmış spektrum (Frequency Hopping Spread Spectrum) ve değişik bit gönderimlerine dayanan yöntemlerdir. (Direct Sequence Spread Spectrum [DSSS] ve Code Division Multiple Access [CDMA])

Frekans Atlamalı Yayılmış spektrum (FHSS): Bu yöntemde verici, yollayacağı bilgiyi geniş frekans aralığının bölünmesiyle oluşmuş birçok alt frekans aralığından yollar. Bu yollama işi dinamik olarak gerçekleşir. Yani verici her yollayacağı veriyi farklı bir frekans aralığından yollar, böylece düşman bir frekans aralığını dinlese bile anlamlı bir veri elde edemez. Elde ettiği veri konuşmanın sadece çok küçük anlamsız parçalarıdır. Ayrıca veriyi ele geçirmek isteyen kişi hangi frekans aralığında ne kadar süre veri iletimi yapıldığını bilemez. Bu da davetsiz misafirlerin amacına ulaşmasını engellemiş olur.

Kaynak: http://antrak.org.tr