Usta sanatçı İlyas Salman: Cumhurbaşkanı'nın elinden ödül almam

Usta sanatçı İlyas Salman, Posta gazetesinden Oya Çınar'a konuştu.

7 kardeşini kızamık, boğmaca gibi hastalıklardan kaybettiğini anlatan Salman, "Bugün artık hastalık bile sayılmayan hastalıklardan. Yoksulluktan. Ama sorsan bugün bana en az bu kadar acı gelen, insanlarının yüzde 90'ının Bilo, yüzde 10'unun Maho olduğu bir ülkede yaşıyor olmak. Hala sokakta aç insanları, yoksulları, sefalet içinde yaşayanları görmek" dedi.

"Ben zengin sofrasına oturmam. İflah olmaz bir solcuyum," diyen Salman, Cumhurbaşkanının elinden ödül almayacağını söyledi ve gerekçesini şu sözlerle açıkladı: "Almam çünkü halkın inancını kullanarak iktidarda kalmayı tercih eden insanları sevmem." Salman, "Cumhurbaşkanlığı resepsiyonlarına davet edildiniz mi?" sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Hayır. Biliyorlar çünkü. Ben gitmem. Gidersem de rahat durmam, konuşurum."

11 kardeşmişsiniz. Ama 7 tanesini kızamık, boğmaca gibi hastalıklardan kaybetmişsiniz...

Bugün artık hastalık bile sayılmayan hastalıklardan. Yoksulluktan. Ama sorsan bugün bana en az bu kadar acı gelen, insanlarının yüzde 90'ının Bilo, yüzde 10'unun Maho olduğu bir ülkede yaşıyor olmak. Hala sokakta aç insanları, yoksulları, sefalet içinde yaşayanları görmek.

Erken yaşta o kadar ölüm görünce insan paranoyak olmaz mı?

Oluyor... Ben de oldum. Her an kendime bir hastalık icat ederim. Hastalık hastasıyım. Kardeşlerimin bir tanesi gözümün önünde yanarak öldü. Ben 4 yaşındaydım, o 3. Köydeyiz. Dışarıda yarım metre kar var. Su eve bir kilometre uzaklıktaki bir kuyudan geliyor. Annem suya gitmiş. Sobanın üstünde patates kaynıyor. Kardeşim sobanın üstüne uzanmış. Eli tutuştu, yanmaya başladı. Çocuk aklımla üstüne bir şey örtüp söndürmeyi akıl edemiyorum. Kendi kendime duvarları yumrukluyorum...

'RECEP İVEDİK' FİLMLERİ ŞARLATANLIK

Şener Şen'le dostluğunuz hep aynı şekilde mi devam etti?

Hiç kırgınlık, küslük girmedi aramızda. Bir ara yazmışlar, güya benim için, "Adımı ağzına almasın" demiş. Bari destekli yalan haber yapın. Bir kere bu Şener abinin uslubü değildir. Kendisine bahsettiğimde kahkahalarla güldü. Geçen gün 'Yol Ayrımı' na gittim. Fevkaladeydi. Yalnız Şener abiye, "Bundan 'Recep İvedik' gişesi beklemeyin" dedim. Çünkü bizim insanımız maalesef kalitenin değil şarlatanlığın peşinde.

'Recep İvedik' filmleri şarlatanlık mı?

Tabii. Dört tane belden aşağı espri yapacaksın. "Orama koyma, burama koy" diyeceksin. Ama çok izleniyor diyorlar. Eee? Ne yapalım yani. AK Parti'ye de çok oy veriyorlar. Bu mudur tek kıstas!

Size tırnak içinde, 'köyün delisi' diyenler de var...

Sınıf farkından ötürü. Oynadığım rollerinde etkisi de büyük. O karakterlere bakıp, benim hangi koşullardan buraya geldiğimi de yan yana koyunca, "Dağdan gelmiş aktör" olmuş diyen çoktur. Canları sağ olsun. Beni doğru anlayan anlıyor. Onlar da bana yetiyor.

ZENGİN SOFRASINA OTURMAM, İNATÇI BİR SOLCUYUM

Toplumsal mesajlar içeren bir çok filmde oynadınız. Bugünün Türkiye'sini en iyi yansıtan filminiz sizce hangisiydi?

'Banker Bilo'. Bugünün Türkiye'sinin yüzde 90'ı Bilo, yüzde 10'u da Maho ağa. Hala bu kadar sevilerek izlenmesinin nedeni de bu. Bizim zamanımızda bütün karakterler gerçekti. Yeşilçam hayatla akrabaydı. Mahalle manavından, berberine, bakkalına kadar herkes bildik insanlardı. Şimdiki sinema hayattan kopuk, saçma sapan sabun köpüğü komedilerden oluşuyor.

Sizin canlandırdığınız karakterler de hep gerçek karakterler oldu...

Oyunculuğumun önemli kısmını sokaktaki insanlardan öğrendim. Onları iyi tanıdığım için iyi canladırdım. Gerçek hayatta dostlarım da onlar arasındadır. Abartman görevlisi de benim dostumdur, sokaktaki balıkçı da. Ben zengin sofrasına oturmam. İflah olmaz bir solcuyum. İnatçı bir Atatürkçü, devrimci olmaya çalışan bir insanım.

Peki hak ettiğiniz yerde misiniz? Memnun musunuz halinizden?

Orta halli bir hayatı kazanmışım. Evim var, bir yazlığım var. Çocuklarımın da birer evi var. Onurumla yaşıyorum... Bunun üstünü de altını da istemiyorum. Sahip olduklarım yetiyor bana. Manevi olarak soracaksan alabileceğim tüm ödülleri aldım. Halkın sevgisini sonuna kadar kazandım. Memnun değilim dersem haksızlık ederim.

Varlık içinde büyüseniz de bu kadar sivri ve muhalif olur muydunuz sizce?

Onu tahminini yapamıyorum. Ben 3,5 yaşında okuma yazma öğrendim. Türkmen alevisiyiz biz. Bizim köyde kız erkek ayırmaksızın okuma yazma bilen kim varsa bilmeyene öğretirdi. Elime aldığım ilk kitaplar Yaşar Kemal'in, Fakir Baykurt'un kitaplarıydı. Eşitlik mücadelesinin ilk tohumlarını onlar atmıştır içime.

CUMHURBAŞKANLIĞI RESEPSİYONLARINA GİTMEM; GİDERSEM KONUŞURUM

Yıllar önce Turgut Özal, ' Sarı Mercedes' filminizden dolayı size ödül vermek için elini uzatınca elini sıkmamışsınız...

Doğrudur. Almadım.

Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinden ödül alır mısınız?

Almam çünkü halkın inancını kullanarak iktidarda kalmayı tercih eden insanları sevmem. O koltuğa oturunca alevi misin, sünni misin, rum musun, kürt müsün gibi insanları birbirinden ayıran tutumlar biter, bitmeli. Devletin dini olmaz. Devlet insan ayırmaz. Ayırmamalı.

Hiç Cumhurbaşkanlığı resepsiyonlarına davet edildiniz mi?

Hayır. Biliyorlar çünkü. Ben gitmem. Gidersem de rahat durmam, konuşurum.

Muhalefetin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Daha cesur hareketler bekliyorum. Kılıçdaroğlu tertemiz bir adam. Dürüstlüğünün önünde saygıyla eğilirim. Ama açık söyleyim, pısırık buluyorum kendisini. Meşhur bir söz vardır, 'Haklılar da haksızlar kadar cesur olursa dünya daha yaşanılır bir yer haline gelir' diye. Hepimiz daha cesur olmalıyız.

Mevcut gündemde en çok nelerden rahatsız oluyorsunuz?

Reza Zarrab'ın konuşmalarını görüyoruz. Malumun ilanı. Bilmediğimiz bir şey anlatmıyor. Ama insan kahroluyor. 'Dolap Beygiri' filmimi bilirsiniz. Rüşvet yemeyen bir memuru oynuyorum orada. Ama Reza'nın açıklamalarını dinleyince biz az söylemişiz diyorum. Bugün olsa daha galiz küfürler ederdik. Neyse ki iplikleri pazara çıktı. Takkeleri düştü, kelleri görünüyor. Benim babam 40 yıllık hamallık yaptı. Zengin olamadı. Babamın binde biri kadar çalışmayanların varlıklarını görüyoruz.

Yapımcıların da mesafeli baktığı bir isimsiniz. Bu yüzden iş kaybetmeyeyim diye düşünmüyor musunuz hiç?

Son 10 yılda iki film yaptım. 2012'de 'Lal Gece'yi çektim. Altı ödül aldım. 'Mısır Adası'nı çektim. Moskova'dan, Gürcistan'dan, festivallerden ödüller aldım. Bunlar benim için kıymetli. Açık söyleyim, 'Kolpaçino'da, 'Maskeli Beşler'de ben zaten oynamam. Amerikan taklitçileri olarak görüyorum onları. Yalnız Holywood'un da kalitesini değil, kalitesizliğini taklit ediyorlar. Bu da ayrı bir komedi.

'DÜNYANIN EN YAKIŞIKLI ADAMIYIM'

'Çirkinler De Sever' gibi fiziksel görüntünüze vurgu yapan filmler de oynadınız. Aynaya bakınca siz nasıl bir İlyas Salman görüyorsunuz?

Valla benim için güzellik öz ve biçimin akılsız insanların algılayamacağı şekilde bir araya gelmesidir. Ben biçimsel düşünce p.zevengi değilim. Ama dünyanın en yakışıklı adamıyım.

Kadınların ilgisi genelde nasıldı? Etrafınızda size kur yapan kadınlar olur muydu?

Olurdu. Sevinirdim içten içe. Hoşuma giderdi. Ama aldırmazdım. Çünkü eşimi çok seviyorum. Hala çok aşığım.

Bir kere aldatmışsınız ama...

Bire kere bir hata oldu evet. Sonra affetti beni. Minnettarım ona.

O aldatsa siz affedebilir miydiniz?

Çok zor affederdim. Çok kıskanç bir insanım.

Kendilerini ne kadar geliştirirlerse geliştirsinler erkekler bu konuda demokratik olamıyor değil mi?

Maalesef çok doğru söylüyorsun. Genetik olarak o ataerkil kültür kodları kromozomlarımıza işliyor. "Ben aldatabilirim ama eşim beni aldatamaz" duygusu her erkekte var. Ben bunu mümkün olduğu kadar gemlediğimi düşünüyorum. Ama hiç yok diyemem.

"CİNSELLİĞİN HALA TABU OLMASININ ALTINDA DİNLER VAR"

Aşk tanımınız ne?

İki insanın lisanı hal ile bir evde, bir sokak ayrımında buluşması aşk.

Sizce aşk ve cinsellik bütün mü? Bir insanı hiç dokunmadan da sevmek mümkün mü?

Aşkta cinselliğin önemi kuşkusuz büyük. Hiç dokunmadan aşk... Olur ama acı bir aşk olur o.

Peki cinselliğin hala tüm dünyada büyük tabu olmasını neye bağlıyorsunuz?

Bunun altında dinler yatıyor. Aşkı, cinselliği günah olarak kazıdılar akıllara. Sadece İslam'da değil tüm dinlerde böyle. Tutturmuşlar bir, "İbadet de kabahat da gizlidir" diye. Bu lafla anlatılmak istenen de o. Sevişmeyi kabahat olarak görüyorlar. Ne münasebet!