09 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Salgınla hatırladıklarımız

Cem Zeren

Cem Zeren

Gazete Yazarı

A+ A-

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun federasyon başkanları ile yaptığı toplantıda söyledikleri çok önemli: “EuroLeague örneğinde gördük; organizasyonlar, kâr amacını öncelik haline getirdikleri için, sporcu sağlığı konusunda bizim kadar hassas olamayabiliyor. Koronavirüs İtalya’yı, İspanya’yı, Fransa’yı sarmışken bile maçları son ana kadar oynattılar. Ne kulüplerimizden ne de federasyonumuzdan EuroLeague yönetimine ligin tatili ya da seyircisiz oynanması gerektiğine dair bir resmi talep de iletilmedi. O yüzden bu çatı federasyonlar ve organizasyonlar ile koordineli olalım ama her kararlarını sorgulayıp önce kendi sporcumuzun sağlığını düşünerek ortak karar verelim.”

Kasapoğlu özetle “Kendi insanımızı önce kendimiz korumalıyız” diyordu. Bu sözler, bence EuroLeague’in, FIBA’nın, UEFA’nın ve CEV’in spordan çok parayı yöneten kuruluşlar olduğunun ifadesiydi. Daha düne kadar “Olimpiyatlar zamanında yapılacak” saçmalığında ısrar eden IOC yöneticileri vardı, “EURO 2020 ertelenmeyecek” diyen UEFA yöneticileri vardı. Bu yöneticilerin bazıları da vatandaşımız. Ne oldu? İnsan sağlığı, bu birliklerin para hırsını yendi. İnsanlık kapitalizmi yendi.

KOLERA GÜNLERİNDE MAÇ

Kasapoğlu 50 yıl önceki Enver Hoca gibi konuşmuş. Sporcularımızı konfederasyonların korumasını bekleyemeyiz. 50 yıl önce, Sağmalcılar’da, Mimar Sinan’ın yaptığı temiz su borularına pis su borularını bağlamışız. Bu nedenle, 20. yüzyılda ülkemizin yaşadığı en büyük kolera salgınını yaşamışız. Pardon kolera değil, “el tor tipi kolera”. Kolera diyenler cezalandırılıyormuş. Zamanın başbakanı Demirel, salgının 16. gününde salgının çıkış yeri Esenler’in belediye başkanını ziyaretinde “Yangın, sel, salgın hastalık gibi afetler Cenabı Allah’ın takdiridir. Takdire bir şey denemez. Size geçmiş olsun ve Allah beterinden saklasın diyorum. Hastalığın söndürülmeye yüz tutmuş olması sevindiricidir. İnşallah konuşulur olmaktan da çıkacaktır” demiş.

Bu açıklamaları hatırlayınca koronavirüs ile mücadeleyi bir Bilim Kurulu ile vermenin ne kadar değerli olduğunu anlıyoruz. O günlerde; FIBA Avrupa Şampiyonlar Kupası’nda İTÜ, Arnavutluk temsilcisi Partizani Tirana ile eşleşmiş. Arnavutluk basketbolu diyip geçmeyin, iki yıl öncesinde aynı kupada Partizani, İtalya Şampiyonu Cantu’yla berabere kalmış. Enver Hoca’nın anca külahına anlatırsınız, koleranın tanrı takdiri olduğunu. Partizani, salgın nedeniyle İstanbul’a gelmemiş. FIBA, aynı FIBA. Bugün nasıl İtalya’daki maçlarına gitmeyen takımlar mağlup ilan edilmişse, o gün de Partizani mağlup ilan edilmiş. 1963 ile 1992 arasında Avrupa Şampiyonlar Kupası’nda sadece 5 kez tur geçebilmişiz, biri de kolerayla. Yaşanan bu kolera salgınıyla anılmasın diye, Sağmalcılar’ın adını Bayrampaşa yapmışız. Esenler’in de adı değişse, bugün orada koronavirüs vakası azalır mıydı, acaba?

EURO 2020’yi zamanında yapma ısrarında duvara toslayan UEFA, liglerin mutlaka tamamlanacağını belirtti. Bu kararı destekliyorum, başlayan sezon bitmeden yeni sezon başlamamalı. Tamamlanmayan sezonun tescili ya da iptali kabul edilemez. Bu diğer branşlar için de geçerli. Yalnız, bu sefer de sezonun mutlaka Ağustos’ta tamamlanacağı açıklamaları geliyor. Salgının geleceğine dair bilim adamları bile tahminde bulunamazken ligin ne zaman biteceği nasıl öngörülür? Salgın riski sona ermezse sanal ortamda mı oynatacaksınız maçları? Sağlıklı koşullar ne zaman sağlanırsa, lig o zaman tamamlanır.

CAF’IN GAFI

Koronavirüs, ligin tamamlanmasını geciktirse de eksik kadrolarla tamamlanmasını engelledi. Bugün virüs salgını olmasaydı, tam da liglerin en çekişmeli haftalarında Süper Lig’den 18, 1. Lig’den iki oyuncu muhtemelen Afrika Uluslar Şampiyonası için kulüplerini terk edecektiler. FIFA’nın otoritesizliği ve Afrika Futbol Konfederasyonu CAF’ın kaprisi yüzünden ligler adil olmayan şekilde sona erecekti. Kim inanır sizin “Fair Play” söylemlerinize? 4-25 Nisan tarihleri arasında Afrika Şampiyonası düzenlemek herkesten önce Afrikalı futbolculara zarar verir. Ligin son turunda kulübünü yalnız bırakan oyuncuyu kim alır? Biz almışız.

Finallere katılan 16 ülkeden 10’unun milli takım kadrolarında ligimizden þu oyuncular olacaktı: Mali’de Antep’ten Diarra, Beşiktaş’tan Diaby, Denizli’den Sacko, Sivas’tan Samassa; Gine’de Fenerbahçe’den Falette, Gençlerbirliği’nden Diallo, Kasımpaşa’dan Koita, Giresun’dan Landel; Fas’ta Fenerbahçe’den Dirar, Galatasaray’dan Belhanda, Malatya’dan Chebake; Demokratik Kongo’da Galatasaray’dan Luyindama, Alanya’dan N’Sakala; Kongo’da Malatya’dan Bifouma, Antalya’dan N’Dinga; Kamerun’da Gaziantep’ten Kana Bıyık; Zimbabve’de Malatya’dan Hadebe; Uganda’da Konya’dan Miya; Togo’da Gençlerbirliği’nden Ayité ve Burkina Faso’da Bursa’dan Traoré! İki savunma ve bir hücum oyuncusunu oynatamayan Malatya, salgın olmasa nasıl ligde kalacaktı? Hadi FIFA ve CAF hiçbir şeyi umursamıyor, kulüplerimizin menajerleri neden bu kadar plansız? Yoksa Haziran’da salgının biteceğini öngören futbol yöneticileri gibi, menajerler de nisanda salgının başlayacağını mı öngördüler!

NAZIM’DAN AFRİKA FUTBOLCULARINA

Koronavirüs, bu plansızlığın üzerini örterken bildik bir ayıbı da ortaya çıkardı. Fransız sözde bilim insanları virüsün aşısının önce Afrikalılarda denenmesini önerdiler. Ülkemizdeki Afrikalı futbolcular tek bir ağızdan bu ırkçılığa tepki verdiler; “Afrika laboratuvar değil, biz deney faresi değiliz” diye. Batılı niyetini saklamıyor bile, sömürgecilik ruhuna öyle işlemiş ki; bilim adamlarının bile bilinçaltında ırkçılık var.

İsmael Diamonde; bakma, bizim mavi gözlü, sarı saçlı olduğumuza! Montasar Talbi, bizde de ağaçlar kendi dibine gölge vermez, bizde de ekmek aslanın ağzındadır! Aminu Umar, bizde de ölünür ellisine basmadan, bizde de çoktur okuma yazma bilmeyenler! Olarenwaju Kayode, yeryüzünde tek esir yurt, tek esir insan, gökyüzünde atomlu tek bulut kalmayıncaya kadar; malı, mülkü, aklı, fikri, canı neyi varsa verir bu toprağın şairleri, sizin şairleriniz gibi! Fode Koita, biz de Asyalıyız, biz de Afrikalıyız, sizin gibi!