26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Salgın uygarlığı

Sermayenin en önemli ataklarından birisi aşı ve ilaç çalışmalarıdır. Çağdaş Doğu ile çağdaş Batı arasında yaklaşım farkını daha fazla belirleyecek çalışmalarda, Batı’nın bireyci çıkarcılığı, Doğu’nun toplumcu anlayışı iki ayrı bilimsel tavır oluşturmaktadır. Tercih, kamucu sağlık olmalıdır.

Salgın uygarlığı
A+ A-
DR. EREN FIRAT

Koronavirüs hastalığı 2019 (KOVID-19), insanların günlük çalışmalarını etkileyen, bulaşıcı bir solunum yolu hastalığı. Hastalığın en yaygın belirtileri arasında ateş, öksürük ve nefes darlığı yer almaktadır. Kas ağrıları, balgam üretimi ve boğaz ağrısı daha az görülen belirtileri oluştururlar. Bazı çalışmalarda virüsün merkezi sinir sistemini de tuttuğu, koku duyusu kaybı ve solunum güçlüğü belirtilerinin bu sebepten ileri geldiği gösterilmiştir. Olguların çoğu hafif bulgulara sahip olsa da bazı hastalarda şiddetli zatürre ve çoklu organ yetmezliği meydana gelebilir. Hastalığın ilk çıkış yeri Çin'deki olgularda diyabet, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlığı ya da solunum sorunları olan hastalar arasında ölümler en az beş kat daha fazla yaygındır. Dünya çapında ölüm oranı %3,4 dür.

Aşısı ve özel antiviral ilacı bulunmayan KOVİD-19, semptomatik tedavi ve izolasyon ile yönetilir. Hastalıktan korunmanın tek yolu izolasyondur. Mesafe ve maske kullanımı önem taşımaktadır. Bu kurallara dikkat edildiğinde hastalığın buluşma yollarının önemli ölçüde tıkandığı görülür.

İMPARATORLUKLARIN ÇÖKÜŞÜ

KOVID neden yayılmakta ve toplum sağlığını tehdit etmektedir. Sıkışık yaşamın zaten sağlıklı olmayı zorlaştırdığı kentlerimizde, toplumsal yaşamı disiplin altına almadıkça salgının önüne geçmenin zor olduğu görülmektedir.

KOVID salgını ülkemiz ve uygarlığımız için sınav niteliğindedir. En önemli soru salgınlar neden ortaya çıkmaktadır. Anadolu ölçeğinde Hitit döneminde salgınlara baktığımızda, insanların kendileriyle, doğayla kurdukları ilişki yeni mikropların yayılacağı ortamlar yaratmaktadır. Bu ortamlar duyarlı toplulukları etkileyerek salgını yayarlar. Hitit imparatorluğunun çöküşünde I. Şuppiluliuma döneminde başlayan veba salgının rolü çoktur. Veba; kentleri, tarımı ve askeri insansız bırakmıştır. Ekonomisi ve gücü azalan Hititler tarih sahnesinden silinmiştir. Bugün bu tehlikelerden uzakta olsak da bu topraklarda yaşananları bilmek durumundandayız.

KAPİTALİST UYGARLIĞIN SONU

Asya’nın 19. yüzyılda yerel sanayileşmenin getirdiği kentleşme, plansız, uygun altyapısı olmayan sağlık hizmetleri, temiz suya erişim, akaçlama dizgelerinde eksiklik (kanalizasyon), aniden aşırı kalabalıklaşma gibi değişikliklerle ilintiliydi.

Aşırı kalabalıklaşma, kent ilişkilerini, yerleşik yaşam ekinini (kültürünü) yeni değerlere bağladı, aşırı kentleşme, sıkışık yaşam, devleşmiş kitle taşımacılık sistemi bizim doğaya bakışımızı ve onunla olan ilişkilerimizi değiştirdi.

Gelecek kuşaklara, bırakılacak sağlıklı doğa yerine, doğanın artık emrimizde olduğunu, bize karşılıksız hizmet edeceğini düşündük. Bilim ve uygulayım bilim bize doğaya hükmetmemizi istiyordu sanki. Bu pandemi, bizim yaşam değerlerimize yeniden bakmamızı gerektirecek özelliklerle doludur.

Aslında pandemi, ilk izlerini Afrika’da deniyordu. Afrika’nın en yoksul üç ülkesinde görülen ebola büyük sağlık sorunlarına yol açsa da sınırlı kaldı. Görülen bölgeler, görece olarak uygar dünyadan uzak bölgelerdi. Yarasalardan çıktığı var sayılan bu hastalık, orman tahribatı ile hayvanların doğal yaşam alanları dışına çıkması ile insana bulaştı. Benzeri durumun Çin’in Wuhan kentinde aynı şekilde zoonotik enfeksiyon olarak insana geçti. Önce kalabalık kent toplumu, sonra dünya ile ilişkisi nedeni ile tüm dünyaya bulaştı.

Bu durum zoonoz’un, dünya ile yakın ilişkisi olan herhangi bir kentten bilinmeyen zaman diliminde dünya yüzeyinde yayılması sonucunu doğurur. Virüslerin pek çok örgeni etkileme gücü varken neden hep akciğer kaynaklı virüsler ön planda. Daralan doğal yaşam alanımız, sıkışık akciğer virüslerinin havada kolayca yayılmasına olanak tanıyor ve bu bulaşa karşı direncimiz azalıyor.

Bu durum 1997’den bu yana domuz gribi, sars vs. ve korona virüste görüldü. İki binli yıllarda tespit edilen, yeni olduğu varsayılan hastalıkların en önemlileri akciğer tahribatı yaratan virüsler. Gelişmişlik dediğimiz, bizleri büyük kentlere sıkıştıran yaşam biçimi bu salgını yarattı.

TOPLUMCULUK ZORUNLU YOL

Koronavirüs, öngörülebilir zaman dilimi içinde etkisini yitirse de insan soyunu yeni viral tehditlerin beklediği açıktır. Akılda tuluması gereken bir başka gerçekte mikropların ani değişim yeteneği, insan soyunun deneyiminden daha önde görünmektedirler. İnsan soyunun mikroplardan tek ayrımı aklıdır. Bireyci, benci akademik akıl yerine toplumcu düşünen ortak akıl bu konunun üstesinden gelebilir. Bilimsel tıp ve kamu sağlığı önceliğinde bu sorunlar çözülebilmesine karşın bir hazırlıksızlık olduğu görülüyor. ABD Başkanı Trump’ın “bu hastalığı kim bilebilirdi” açıklaması düşündürücüdür. Kamu sağlığı uzmanları, virologlar böyle bir salgınlar dizisini ön görüyordu. Domuz gribi ve kuş gribinde “her şeye hazırlıklıyız” diyen yetkililer neden bu salgında hazırlıksız yakalandılar? Bireysel sağlığa sınırsız destek veren hükümetler kamu sağlığı konusunda neden yanıldılar? Bireysel tıp uygulamalarında son derece becerikli olan bilimsel tıp, kamu sağlığını ilgilendiren böylesi önemli konuda neden çaresiz?

Türkiye’de, bulaşıcı hastalıklara karşı bizleri sağlıklı bir şekilde bugünlere getiren Hıfzısıhha gibi bir kurumu lağvettik, dolayısı ile salgınlara karşı bizi savunacak bellekten yoksun kaldık. Bizler, Batı’nın kendi toplumu için seçtiği bireysel tıp yöntemlerini seçtik, kamu sağlığını unuttuk. Küresel sermaye zengin yoksul ayrımını özellikle şıkışık kentlerde artırarak hastalığın zayıf bünyelerde yayılmasına zemin hazırladı. Bu salgın, sonuçta zengin fakir ayrımını kaldırarak herkesi eşit kıldı. Özellikle Batı toplumlarında özenilecek yaşamın aslında yoksulluk olduğunu, toplumsal olmayan bireysel çıkarların insan aydınlanması dışında kaldığı rahatça görülebilir.

DOĞU’NUN KAMUCULUĞU İNSANLIĞI KURTARIR

Doğayı tahrip ediyorsak, dünyanın yoksullarına kıyamet yaşatılıyorsa dünyayı uygar olarak görme ortadan kalkar. Böylesi sanal gelişmişliğe insandan önce virüslar batı uygarlığını sorgular. Covid-19’a Çin virüsü, yabancı virüs gibi ayrıştırıcı söylemler kullanmak doğrulara hakarettir, bilim dışılıktır. Baskıcı, yetkeci olmakla suçlanan Çin, dünyaya örnek olacak şekilde insanına sağlıklı bir ortam sundu. Çin, bu hastalığın tek çözüm yolu olan izolasyonu olağan üstü önlemler alarak uygulamış ve başarılı olmuştur. Bu hastalığı ciddiye almamak, bilme, akla kulakları tıkamak ABD ve Brezilya halkını hırpalamaktadır. Bilimin Batı’da battığını gösteren izleri batı ülkelerinde görmekteyiz.

Doğu'nun birikiminden ödünç alınarak geliştirilen Batı bilimi artık dünya uygarlığını taşıyamamaktadır. Kamucu olmayan bireyci bilim anlayışı yerini Doğu’nun kamuculuğuna bırakmalıdır.

Sermayenin en önemli ataklarından birisi aşı ve ilaç çalışmalarıdır. Çağdaş doğu ile çağdaş batı arasında yaklaşım farkını daha fazla belirleyecek çalışmalarda, Batı’nın bireyci çıkarcılığı, Doğu’nun toplumcu anlayışı iki ayrı bilimsel tavır oluşturmaktadır. Tercih, kamucu sağlık olmalıdır. Hastalığın tek tedavisi bu aşamada maske ve mesafedir. Salgın konusunun bilgi verici gerçek muhatapları, toplum hekimleri, epidemiyologlar, mikrobiologlar, enfeksiyon hastalıkları, gögüs hastalıkları uzmanlarıdır. Televizyon izlencelerinde sunucuların, sorularını kamucu tıp üzerinde odaklanarak sormaları uygun olacaktır. Salgın, üniversitelerin ve bireylerin tanıtım aracı haline dönüştürülmemelidir.

BİLİM KURULU’NUN ETKİNLİĞİ KURUMSALLAŞMALI

Ülkemizde salgın yönetiminde sağlık bakanlığı devrededir. Sağlık Bakanlığı yapısı gereği sağlığın tüm alanlanlarından sorumludur. Oysa salgın yönetimi, farklı kadroların etkinliğini ve deneyimini gerektiren uygulamadır; salgın konusunda deneyimi ve belleği bulunmalıdır. Tam zamanlı olarak salgın hastalıklarla ilgilenmelidir. Bu nedenle yasa ile kurulmuş bir kuruma, cumhuriyetin hıfzıssıhha kurumuna gerek vardır. Bilim Kurulu tanınmış bilim adamlarını barındırmakla birlikte fikir verici geri planda bir kurumdur. Dolayısı ile salgın yönetimi açısından edilgen konumdadır. Önerileri eğer varsa yazılı olarak kamuoyuyla paylaşılmalıdır.

Salgın ilerledikçe sağlık çalışanlarının önemli bir kısmının hasta olacağı varsayımından yola çıkılarak, çalışanların moral, motivasyonları korunmalı, gelir kaybı önlenmeli, atamalarda liyakata önem verilmelidir.

SALGINI YARATAN KOŞULLAR BİTİRİLMELİ

KOVID’den yola çıkarak vardığımız sonuç; hemen tüm tarihsel kesitler boyunca daha yaşanabilir dünya yaratamayan insan soyunun, doğayı doğradıkça kendi dünyalarında sessiz yaşayan canlıların insanlığı nasıl tehdit ettiğini göstermektedir. Gözlemlerimiz aç gözlü, yabanıl anamalcılığın doğayı köle haline getirmesi sonucu olanları bir kez daha gördük, salgının eşitsizlik temelinde sosyoekonomik düzeyi düşük yerlerde yayıldığını görmekteyiz.

Söylenmesi gereken son söz; bu salgın eninde sonunda bitecektir, salgını yaratan koşullar değişmedikçe yeni, başka adla daha tehlikeli salgınla yüzleşebiliriz. Bu nedenle yeni dünya düzeni sorgulanmalıdır. Daha yaşanılabilir dünya arayışı, gelecek için kurnazlık ve akıl arasındaki ayrım kadar önemlidir.

Son Dakika Haberleri