|
Şakası yok, yüksek makamlar hasta ediyor

Kamu yönetiminde yaşanan yönetsel hastalıkları bu köşede yıllardır yazıp duruyoruz ama bir arpa boyu yol aldığımızı iddia edemem. Bu yazımızda örnek olaylarla yöneticilerin sıklıkla yakalandığı bir hastalıktan bahsedeceğiz.

Bazıları şaka yaptığımızı zannedebilir ama inanın ki makam tutkusu nasıl bir hastalıksa makamlar yükseldikçe de başka bir hastalık ortaya çıkıyor. Çakar arabalı makamlar kulağa hoş gelse de yüksek makamların hastalığa sebep olduğunu düşündükçe insanın uykusu kaçmalıdır. Çünkü, yükseklik korkusu doğuştan, makam hastalığı ise makamlara oturduktan sonra başlamaktadır. Nasıl olduğunu hayali bir kurum üzerinden açıklamaya çalışacağız. Yurt dışında eğitim görmüş sakin yapılı bir kişi yıllar önce bir kamu kurumuna müsteşar yardımcısı olarak atanmıştı.

Görev dağılımı yapılmış ve müsteşar yardımcısına bilgi ve donanımına uygun birimler bağlanmıştı. Atandığı kurumda ilk defa görev yapıyor olsa da başka kurumlarda da görev yaptığı için kendisine bağlanan birimlerin işlerine yatkınlığı vardı. Bir müddet sonra, yaptığı önerilerle bakanın dikkatini çekmeye başlamıştı. Zira bakana sürekli yönetsel iyileştirmeler öneriyor ve bu durum da bakanın hoşuna gidiyordu. Başarı hangi bakanın hoşuna gitmez ki. İstisnai durumlar olsa da Bakan veya bürokratın vadesini uzatan şeylerin başında başarısı gelmez mi?

Nihayet beklenen zaman geldi ve bakan mevcut müsteşarı görevden alarak sürekli önerilerle göz dolduran müsteşar yardımcısını müsteşarlık görevine atadı. İşler ilk günlerde çok güzeldi. Ama zaman ilerledikçe işler karmaşık hale geliyor, bakanın istediği işlerde gecikmeler yaşanıyor ve ipler geriliyor, haliyle de hiç alışkın olmadığı azar işitiyordu. Adeta güneşin çarığı, çarığın da ayağı sıktığı gibi bir hal oluyordu.

Bakanın istediği bilgi notları zamanında gelmiyor ya da gelen bilgi notlarıyla ilgili sorulan sorulara doyurucu açıklama yapılamıyordu. Bakanlık teşkilatı çok büyük olduğu için istenen bilgi notları da hem çok fazla, hem de çok karmaşıktı. Bunların ilgili birimlerden temin edilerek bakanın anlayacağı hale getirilmesi oldukça zordu ve ciddi bir çalışma gerektiriyordu. Bilgi notunu anlamak için de başka bir bilgi notu istemek çok ağır geliyordu. Bir yıla yakın müsteşar yardımcılığı yapmıştı ama yine de bakanlığın birçok biriminin yaptığı işten habersizdi. Yani bakanlığın bütün işlerini sevk ve idare etmek oldukça zordu.

Bakan ona kızdıkça o da önce çevresindekileri haşlıyor, sonra da ilgili birim amirlerini yöneliyordu. Ancak, bazı amirler bakana çok yakın olduğu için çok fazla bir şey de söyleyemiyordu. İşin daha da ilginç olanı ise hazırlanan bilgi notları, hem teknik olarak hem de içerik olarak doğruydu. İlgili birim amirleri fırça çekilmek üzere makama çağrıldığında, konunun izahı ve niçin yanlış bilgi notu gönderildiği soruluyor, onlar da bilgi notlarının doğru olduğunu bir güzel savunuyorlardı. Öyle ki, kimsenin fırçaya tahammülü de yoktu. Gerçekten de hazırlanan bilgi notlarında sorun olmadığı anlaşıldığında müsteşar mahcup oluyor ama işi laf kalabalığına getirmeye çalışıyordu. Ancak, gerginlik öyle laf kalabalığıyla geçiştirecek gibi de görünmüyordu.

Birim amirleriyle yaşanan gerginlikler sıklaşıyor

Zaman ilerledikçe birim amirleriyle yaşanan gerginlikler daha da artmaya başlamıştı. Hele de işinin erbabı olanlara talimat vermek gittikçe zorlaşıyor, her talimatına itiraz geliyor, bazen de toplantılarda küçük düşürülüyordu. Doğrusu katlanılacak gibi değildi. Ya ben ya o dediği bürokrat sayısı gittikçe artıyordu. Bir grup bürokrat ise işi alttan alıyor ve sıkıntılı konuları zamana yayarak gerginliği azaltıyorlardı.

Sıkıntı yaşadığı bürokratları görevden aldırmak için durumu bakana bildirmeye karar verdi. Çünkü canına tak etmiş ve bazılarıyla artık çalışamaz hale gelmişti. Durumu bakana açtı ve görevden alınması gereken bürokratları günahlarıyla birlikte sıraladı. Aşağı yukarı genel müdürlerin ve müsteşar yardımcılarının yarısı görevden alınacaklar arasındaydı.

Bakandan hiç beklemediği bir cevapla karşılaşan müsteşar adeta şok olmuştu. Bakan, Müsteşar bey şuan ortam çok müsait değil, isterseniz bu arkadaşlarla bir müddet daha çalışın sonra tekrar değerlendirelim diye cevap vermişti. Bu cevap karşısında müsteşar adeta şok olmuştu. Biraz düşününce bakana hak verdi. Çünkü, genel müdürler hem işi biliyorlar hem de siyasi olarak güçlüydüler. Doğrusu bakan akıllı adamdı ve durduk yere müsteşarın sözüyle başını ağrıtmak istemiyordu.

Bakandan beklemediği cevabı alan müsteşar, çaresiz bir şekilde birim amirleriyle daha mesafeli ve dikkatli bir sürece girmişti. Bundan sonra yapılan hatalar yazılı hale getirilecek, zaman zaman yazılı savunmalar alınacak ve duruma göre de disiplin cezası uygulanacaktı. Böylelikle de görevden almanın alt yapısı oluşturulmuş olacaktı. Müsteşarın unuttuğu ise, yönetimdeki uyumun bozulması halinde işlerin ciddi bir şekilde aksayacağı ve bakanın ilk aşamada kendisine hesap soracağı idi.

İlk talimat birim amirlerine özel kalem müdürü tarafından bildirildi. Müsteşar bey bakanlıktan çıkmadan hiçbir birim amiri görev yerinden ayrılmayacaktı. Birim amirlerinden gelen ilk tepki, ben tek başıma bir şey yapamam ki olacaktı. Her birimden nöbet usulü birkaç kişinin akşam mesaiye kalması gerekir yoksa amirlerin kalmasının bir anlamı olmazdı. O zaman da bu kişilerin yemek ve ulaşım sorunları nasıl karşılanacaktı?

Emir demiri kestiği için birim amirleri müsteşar bey ayrılabilirsiniz demediği müddetçe uzun bir süre yerlerinde beklediler. Birim amirleri ve çok sayıda personel her akşam mesaiye kaldıkları için araçlarla sürekli servis yapılmak zorunda kalındı. Uzunca bir süre amirler, müsteşar yerinden ayrılmadan ayrılmadılar ama bu durum devlete yol, yemek ve mesai ücreti olarak döndü. Yani yüzlerce insan, akşam mesaiye kalmış, devlete ciddi masraflara sebep olunmuş, evde eş ve çocuklarla gerginlikler artmaya başlamıştı.

Bir gün bakan, gece geç saatlerde bakanlığın önünde bekleyen araçları sorunca mesaiye kalanlara servis hizmeti veren araçlar olduğu söylendi. Bakan bu duruma son verilmesini ve işlerin mesai içerisinde bitirilmesini istedi ve müsteşar da mecburen talimata uymak zorunda kaldı.

Aşırı baş ağrısı,
sinirlenmeler ve depresif belirtiler ortaya çıkıyor

Birim amirleri ile ve bakanla yaşanan sorunlar sinirleri iyice germiş, üstüne üstlük evde, eş ve çocuklarla da sorunlar yaşanmaya başlamıştır. Nasıl yaşanmasın ki. Az uyku, amirlerle ve bakanla yaşanan gergin anlar, biriken ve çözülemeyen işler, tarafların bitmek tükenmeyen mevzuata aykırı talepleri vb. birçok sorun ister istemez depresif belirtilere yol açmıştır.

Sürekli gerginliğin insan psikolojisini bozduğu bilindiği için yüksek makam hastalığı olarak ortaya çıkan psikolojik bozukluklar üst düzey kamu görevlilerinde sıklıkla görülmektedir. Hele hele üst düzey yönetici, bilgi ve tecrübe olarak zayıfsa, bir müddet bilgi ve tecrübe boşluğu sürekli yalakalıkla kapatılmaya çalışılır ki bu durum psikolojinin yanında kişiliği de bozmaktadır. Bir de aynı davranışlar üst düzey görevliler tarafından astlarından da istenir ve karşılık bulunamazsa sıkıntılar daha da artmaya başlayacaktır.

Bu arada en büyük sıkıntıyı da zavallı özel kalem müdürleri, sekreterler ve çaycılar yaşarlar. Maalesef her an baş başa oldukları için fırçanın en büyüğü bunlara düşer.

Sonuçta dayanılmaz baş ağrısı ve sinirlilik hali mide ağrısı da yaptığı için bu şikayetler dayanılmaz hale gelince, son çare olarak doktora gitmeye karar verilir. Doktora zaten VİP hasta olarak gidince ilk bakışta teşhis konulur. Doktora gitme zamanı genellikle görevden alınmaya yakın veya alındıktan sonraya denk gelmektedir. Doktorun önerdiği çare tek kelimeliktir. Kaldıramayacağın yükün altına girme
“hem psikolojinden hem de şahsiyetinden”
olursun.
#Zam
#Disiplin
#Ceza
#Talimat
5 yıl önce
Şakası yok, yüksek makamlar hasta ediyor
Vatan
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!