Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Saha ve salon siyaseti farkı

Seçim süreci başladığında en çok "sahaya inme" tabiri kullanıldığına tanık oluyoruz. Siyasette, "Kim sahada, kim salonda?" diye baktığımızda şu an için tablo çok net. CHP ve örgütlediği bileşenler (ki içinde terör örgütünün siyasal yörüngesinden çıkmamakta direnen HDP de mevcut) henüz "kulis ve lobi faaliyetini" tamamlamış değil. CHP Genel Merkezi, yerelde iktidar olduğu sınırlı sayıda il ve ilçe ile buradan ürettiği siyasi ve ekonomik rantı kaybetmemek için büyük çaba içinde. Kendi içinde tükettikleri bu enerjiyi, ülke için kullansalar, belki de sosyal demokrat siyaset anlayışı yeniden inşa edilecek, çağın ve ülkenin gerekleri ile uyumlu hale gelecek. Ama nafile. Tabii bir hususu da göz ardı edemeyiz. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, bir proje olarak CHP'nin başına getirildiğinde en çok CHP'deki yerel yöneticilerin kerameti kendinden menkul siyasal gücü ile mücadele etmek zorunda kaldı. İzmir'den Beşiktaş'a uzanan zincirde, milletvekili listesini bile belirleyen, adeta muhtıra veren başkanlara rastlandı. Kılıçdaroğlu, girdiği ilk seçimlerde partisindeki yerel güç odaklarına taviz de verdi. Kemal Bey'in bugün, sahaya çıkmak yerine hâlâ salonlarda kalmasını, büyük itirazlara rağmen aylar öncesinden belirlediği isimleri usul usul parti yönetimine kabul ettirmesini bilinçli bir stratejinin hamleleri olarak okumak gerekir. Haa, "Günün sonunda ne olur?" derseniz. Cevabı belli... "Küçük olsun benim olsun anlayışı içinde kaybederken bile kazandığını savunan" bir particilik!

***
AK Parti'ye gelince...
İddia ediyorum, seçimin önemini ve ciddiyetini en çok Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan iliklerine kadar hissediyor. Bu nedenle aday belirlemeyi ve miting takvimini süratle neticelendirdi. Zorlu iklim şartlarına, ekonomik ve psikolojik ortama rağmen doğudan batıya, kuzeyden güneye müthiş bir siyasi maratonu başlattı. An itibariyle Erdoğan'ın karizması ve Erdoğan sempatisi üzerinden yürüyen seçim çalışmasından bahsedebiliriz. AK Parti'nin ileri gelenleri ile aday faktörünün bu aşamada sahaya ağırlığını koyduğunu söylemek için erken. Hatta bazı illerde adaylar neredeyse "müstakil kampanya" yürüttüğü izlenimi veriyor. Aday ile teşkilat arasında eşgüdüm sağlanması kritik bir gösterge. Ki bu noktaya dikkat etmek gerekiyor. Yakın zamana kadar ileri sürülen tezlerin aksine AK Parti ve MHP teşkilatları, Cumhur İttifakı çerçevesinde birbirlerinin hukukunu korumaya özen gösteriyor. Belki ilginç gelecek ama AK Parti'nin içinde dengelenmesi gereken aday-teşkilat yönetimi problematiği, AK Parti-MHP teşkilatları ve adayları arasında tezahür etmiyor.
Eldeki veriler, seçim meydanlarının yavaş yavaş ısınacağını, rekabetin yoğun olduğu illerde seçmen kararının son bir hafta on gün içinde şekilleneceğini gösteriyor. Tüm yorum ve analizlerin mutlak ortak paydasını ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülkenin bekasını, milletin mutfağını ilgilendiren konulardaki eşsiz kamuoyu yönetimi başarısı oluşturuyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA