Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aaaa… O da ne? Süper Lig’in dev derbisi için İstiklal Marşı çalınırken, bir de baktık, Fenerbahçe’nin Alman futbolcusu Max Kruse, ulusal marşımızı söylüyor. Ender görülen bir olay. Hagi’nin bizim ulusal marşımızda elini kalbine götürüşünü sevdik de bu hayranlık uyandıracak bir şey. Yanlış görmediysek, teşekkürler Max... Kardeşimizsin!. Seyrantepe’deki maç 1 saatlik didişmeyi geride bırakırken, Belçika’dan “ironik” bir haber gelmez mi? Brugge’de oynayan “zoraki kiralık” golcü Diagne, deplasmanda Mechelen’i 5-0 yendikleri maçta, 57. Dakikada Okere’nin yerine oyuna katılıp iki golle skora katkıda bulunmuş.
Derbiye dönersek... Falcao’dan alamadım gözlerimi. Sezon öncesi ve ligin başlamasından sonra uzun, ısrarlı ve de bol masraflı Falcao uğruna ne Diagneler harcadı Galatasaray. Tribünden maçı izleyen Galatasaray taraftarları ne düşündü acaba? Falcao’nun yerine Diagne oynasaydı, razı olurlar mıydı, bilmiyoruz.
Doğrusu 103 ülkede, nihayet, naklen yayınlanacağını öğrenerek nihayet ticari bir meta olduğuna sevindiğim maç, aynı başarıyı futbol kalitesiyle sergileyemedi. Bunda her iki takımın üzerindeki bilindik baskıların rolü de vardır elbet. Ancak usta futbolcular, iyi hazırlanmış oyuncular, takım oyunu içinde bu baskıları sıfırlayabilirlerdi, olmadı!
Dört oyuncuya dikkat ettim dün: Belhanda, Falcao ve Emre, Muriqi...
Emre sahanın en tecrübelisi, en ustası ve en yaşlısıydı. Maskeli Belhanda da en Faslı’sı. Yaşlı Emre ustalığı ve özgül ağırlığıyla takımını yönetirken, Maskeli Süvari Belhanda beklenenin üzerinde koştu. Çok istekliydi ama oyunun pozisyon üretimine ve kurgusuna katkıda bulunamadı. Muriqi özellikle ilk yarıda beş kez hücum etkinliğinin baş aktörüydü. Bunlardan ikisi net gol pozisyonuydu. Kosovalı futbolcu, koşuları, ikili mücadelelerdeki fiziksel üstünlüğü ve iki rakip stoper Luyindama, Marcao üzerindeki ezici baskısıyla kendinden bekleneni veriyordu. Bazen golcülerin pozisyona girmesi kadar yeterince olmasa da topu ayağında tutması ve baskı kurması da önemlidir. Bu anlamda Muriqi iyi not aldı. Falcao ise, İspanya’dan (Atletico Madrid), Monaco’dan, hatta Manchester United ve Porto’dan tanıdığımız o büyük golcü kratında değildi. Oyuna da katılamadı. Umarım hayal kırıklığına dönmeden eski kimliğine kavuşur. Yine de Arap Ligi’deki Gomis’le Belçika’daki Diagne’yi izlemekten uzak kalmamalı.
İki takımda da saygıyı en çok hak eden oyuncular Galatasaraylı Nzonzi ve Fenerbahçeli Gustavo’ydu. Gösterişsiz, sade ve sakin oyunlarıyla takdir edilmeleri gerekir.
Golsüz maçta golcüleri yorumlarken kalecileri unutmayalım. Altay en az iki gol kurtardı. Muslera da kendine yakışır bir maç çıkardı.
Peki Cüneyt Çakır? Geçiniz, onun düdüğünden ekmek çıkmaz!