Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son dönem seçim ile birlikte en çok duyduğumuz cümlelerden biri de “kararsız seçmen” olgusu…

        Sözünü ettikleri, sandığa gidip gitmeme veya kime oy vereceği konusunda kafası karışık seçmen…

        Oysa kararsızların içinde dikkat çekici bir grup var ki 2002’den bu yana özellikleri hiç değişmedi.

        Hatta her seçim oranları biraz daha yükseldi…

        Siyasi partilerin büyük bölümü, ayrım yapmadan söylemlerinde bu kesimi “kararsızlar” içinde sayıyor.

        Oysa kararsızların alt grubunda yer alıyor olmalarına rağmen kendilerine has özellik gösteriyor.

        Bu seçimde de Anadolu’yu dolaşırken bu gruba çok rastladım.

        “Bunlar kimlerden oluşuyor?” derseniz…

        KARARSIZLARIN BASKIN GRUBU

        Öncelikle seçmen tipinin en sonuncusu olan üçüncü grupta tanımlanan, “duruma bakar ona göre oyumu veririm” diyen “pragmatik” seçmen tipinin içinde görülüyorlar.

        Birinci grupta yer alan “lidere bağlı” seçmen tipinde yer almamakla birlikte, ikinci gruptaki “muhafazakar, dindar ve katı laik” seçmen tipinin içindeki sayıları da her seçimde artıyor.

        Bu grupta yer alan seçmenler, “sadık…” diye nitelendirdiğimiz, üst üste iki seçimden fazla bir partiye oy veren seçmenin tersine tavır sergiliyor.

        Başta da belirttiğim gibi pragmatik davranıyor; iki seçim üst üste aynı partiye oy vermiyor.

        Türkiye’nin sayısı az kalmış saygın araştırma şirketlerinden ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu ile dün sohbet ederken önemli bir açıklık getirdi.

        Madem 2002’den bu yana Türkiye’de “sadakatsiz seçmen” oranı %20’nin altına düşmüyormuş, son dönem oranlarının %30’a ulaştığına da tanıklık edilmiş.

        Sadık seçmen oranı %70-72 seviyelerine kadar düşmüş…

        İki sandık arasındaki yeni seçmen sayısı ise %10 kadar yükselmiş; yani 5 milyonu bulmuş…

        Şurası kesin ki bu seçimin belirleyicileri bu kesimdeki seçmenler olacak.

        Nereden bakarsanız bakın, sözünü ettiğimiz 10 milyondan fazla oy demek…

        Birçok parti için ulaşılması zor bir sayı…

        Buna bir de bu seçimde yasal olmamakla birlikte ittifak uygulaması eklendiğinde, sadık olmayan seçmen oranı herhalde zirve yapacak.

        ÖTEKİNE TEVECCÜH

        Peki, sadakatsiz diye tanımlanan seçmen, kendi kutuplarında mı kalıyor, yoksa öteki kutba rahatlıkla oy verebiliyor mu?

        Anladığım o ki, ittifaklar nedeniyle partilerin baskın kimliği eriyince, seçmen, oyu gibi sağ veya sol blok sadakatini, tamamen olmasa da büyük ölçüde tüketmiş…

        Özellikle sol seçmen ötekine oy vermekte daha rahat davranırken, ittifak bütünleşmeleri muhafazakar ve milliyetçi seçmende de bu direncin kırılmasına yol açmış.

        Yeni seçmen davranışı ise “sadakatsiz seçmene” göre çok daha istikrarlı görünüyor.

        Bu kesimin bugüne kadar ağırlıklı bölümü ilginçtir “anne-babasının” kutbundan kopmamış, sağ ise sağda, sol ise solda kalmış…

        Ancak milliyetçi-muhafazakar ya da sosyal demokrat-yurtsever-milliyetçi kanatlar arasında geçişken davranmaktan da kaçınmamış; aksi uçlara gidenlere de yüksek oranda rastlanmamış.

        Bütün bunları yazmamın nedenine gelirsek…

        Bugünü saymazsak 6 gün sonra gidilecek sandıkta, sadakatsiz diye tanımlanan kitlenin oylarının daha etkili olacağını göstermek için…

        O kadar…

        REKLAM

        ***

        Ankara’nın sanatı…

        Seçim döneminde hemen her aday, Ankara’nın geçmişte ne denli kültür ve sanat merkezi olduğunu söylüyor…

        Ben bu konulara girmeyeceğim, geçmişten de söz etmeyeceğim.

        Size bugünü anlatacağım.

        Ankara, son 5 yıldır çok önemli bir etkinliğe imza atıyor…

        Bu yıl da gerçekleşti.

        Ankara’da yaşam süren sanatçı, gazeteci, akademisyenleri bir araya getiren Bilgin Aygül’ün önderliğinde başlayan, dünyanın her yanından ressam ve heykeltıraşları Ankara’da buluşturan ArtAnkara bu yıl zirve yaptı.

        İstanbul’da Cotemporary’i katılım, sanatçı ve ülke bazında bu yıl geçtiğini söylersem ne demek istediğimi anlarsınız…

        SANATA İLGİ PATLAMASI

        Sadece 3 gün süren 5. ArtAnkara’ya bu yıl 14 ülkeden sanat galerileri katılım gösterirken, 41 ülkeden de 750’yi aşkın sanatçı 3 bin 500 eser sergilendi; 20 konferans gerçekleşti.

        Şimdi sıkı durun, üç gün süren fuara 51 bin 700 sanatsever giriş yaptı. Bu yılın temasının “Kadın” olduğu fuarda, Sanatçı Onur Ödülü Erimtan Müzesi’ne, Sanata Katkı Onur Ödülü ise Gebze Organize Sanayi Bölgesi’ne verildi…

        Bu satırların yazarı, ortaokul, lise çağlarında, cumartesi öğleden sonra Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na giden, üniversite yıllarında Sanat Evi, Mülkiyeliler veya Piknik çevresinde sanat tartışmalarına tanıklık eden bir nesilden geliyor…

        Uzun süredir, Ankara’da sanata yeniden dönüş olur mu diye düşünürdüm…

        ArtAnkara o damarın hâlâ kaybolmadığını bütün rakamları ve çıplaklığıyla ortaya koydu.

        Bu kentte yaşıyor olmaktan bir kez daha kıvanç duydum…

        Diğer Yazılar