AHMET ÇAKAR - ÇAKIR'IN KENDİSİ HARİKA MAÇ YÖNETTİ
Beşiktaş'ın belki de bu sezon en çok kazanması gereken maçtı ve kazandı...
Bayern Münih bozgunuyla Şampiyonlar Ligi mucizeye kalmış Beşiktaş, yenilseydi ligin dışında kalırdı. Hatta beraberlik bile onları zor durumda bırakırdı.
Üstelik ilk 45 dakikada çok sakin, çok kontrollü oynayan bir Fenerbahçe karşısında Beşiktaş umut vaat etmiyordu. Fernandao'nun maçın başında attığı golle de Fenerbahçe 1-0 öne geçmişti. Bu devrede top Beşiktaş'ın hakimiyetinde gibi görünse de pozisyon üretemediler. Ama ikinci yarı Beşiktaş, Fenerbahçe'yi sahadan sildi. Yanlış okumadınız, tam anlamıyla sahadan sildi ve ikinci yarının başında hemen beraberliği yakaladılar.
Maç boyu sağdan soldan gelen ortalara Vagner Love'ın bir şeyler yapması beklenirken geriden gelen Vida kafayla beraberliği getirdi. Bu dakikadan sonra Şenol Güneş'in doğru, akıl dolu değişiklikleriyle Beşiktaş maçı tek kaleye çevirdi ve sahanın yıldızı Quaresma'nın attığı mükemmel gollerle de 3 puanı aldı.
Negredo ağır bir oyuncu ama fundamentali çok iyi. O kadar kuvvetli ki.
Yüksek top geldi, bir santrfor, bir stoperi yani Neustadter'i nasıl ekarte edecekse, kitapta nasıl yazıyorsa öyle ekarte etti. Topu kurtardı, Quaresma'nın önüne bıraktı.
Quaresma da sağ çaprazdan sağ ayağının üstüyle falsoyu vererek yılın gollerinden birini attı. Yine son saniyede Negredo-Quaresma ortaklığı üçüncü golü getirdi. Quaresma bu sefer soldan sıfır açıdan yine müthiş bir gol attı. İlginç olan şu, Quaresma'nın lig maçlarında attığı gol sayısı çok çok azdı. Ama dün gece gerek oyunu gerekse attığı gollerle maçın uzak ara yıldız adamı oldu. Artık Beşiktaş şunu rahatlıkla söyleyebilir, 'Alıştığım şampiyonluk yarışında ben de varım. Ey! Galatasaray, ey! Başakşehir ensenizdeyim ve daha sizlerle oynamadım.' Hakem Cüneyt Çakır için söyleyeceğim tek şey, sadece kendisi harika bir maç yönetti. Ama yardımcısı Tarık Ongun'un Fenerbahçe'nin attığı goldeki ofsaytı görememesi kabul edilebilir gibi değil. Açık, net ve matematiksel bir ofsayt. Zira kaleci Fabri ileride yakalandı. Hızlı bir akın değil ve ofsayt kabak gibi ortadayken, maalesef Tarık bunu saptayamadı. Buna karşılık aynı Tarık, üçüncü golün öncesi de pasifte iki ofsaytta Beşiktaşlı varken geriden gelen Beşiktaşlı'nın pozisyonunu devam ettirerek harika bir iş yaptı.
LEVENT TÜZEMEN - KALİTE KAZANDI
Derbide sistem ile kalitenin düellosu ön plana çıktı... Aykut Kocaman, elindeki kadronun becerisi ve kalitesi kısıtlı olmasına rağmen ilk yarı müthiş bir alan savunması yaparak Beşiktaş'ı etkisiz hale getirdi. Oğuzhan'ın yokluğunda Şenol Güneş'in orta alanı Atiba- Tolgay-Medel gibi aynı özellikli oyunculardan kurması, Beşiktaş'ı kitlerken F.Bahçe'nin ekmeğine yağ sürdü. Takım savunmasını ciddiyetle uygulayan ve yeri geldiğinde metrekare hesabı gibi savunma yapan F.Bahçeli oyuncuların daralttığı oyunda Quaresma'nın Kameni tarafından çıkarılan şutu dışında Beşiktaş'ın pozisyonu olmadı. Topu bilerek Beşiktaş'a veren F.Bahçe'nin ilk yarı oyunun direksiyonunda oturmasında Fernandao'nun (gol ofsayt) 8. dakika attığı golün etkisi büyüktü.
Beşiktaşlı oyuncular, Fenerbahçeliler'in çabuk baskı yapmalarından ve temaslı oynamalarından rahatsız oldu. Erken goller derbide oyun rollerinin değişmesini sağladı. Vida'nın 48'de attığı golden sonra Beşiktaş "Şampiyonlar Ligi"ndeki kimliğine büründü.
Kanatlardan etkili bindirmeler yapan ve oyunu rakip alana yıkan Beşiktaş, hücum etkinliğini de eline geçirdi. F.Bahçe'nin savunmasını öne çıkaramaması ve geriye yaslanmak zorunda kalması Beşiktaş'ın ciddi bir üstünlük kurmasına neden oldu. Gökhan, Adriano ve Tosic'in kanat bindirmeleri Quaresma'nın sık kanat değiştirerek yaptığı etkili ortalar ile Atiba'nın bile hücuma destek vermesi Beşiktaş'ı coşturdu. Fenerbahçe'nin ikinci yarıdaki tek ciddi pozisyonu Fabri'nin hatasından oluşan pozisyonda Şener'in orta alandan boş kaleye yolladığı ve gol olacak şutunu Medel'in çizgiden kafayla çıkarmasıydı. Beşiktaş'ta Quaresma gecenin en flaş oyuncusuydu. Portekizli yıldız, Beşiktaş'ı jenerik olacak iki gol atıp zafere taşırken, ilk golde sağ ayağının dışını raket gibi kullandı.
Sistem takımı da olsanız, iyi de savunma yapsanız kalite önünde pes ediyorsunuz.
Beşiktaş kalitesiyle derbiyi çevirip kazandı.
ERMAN TOROĞLU - QUARESMA HERKESİ KURTARDI
Hiç fazla uzatmayalım. Dün gece Quaresma ne var ne yok herkesi kurtardı.
Başta Tarık Ongun'u kurtardı, sonra takımı kurtardı, sonra Şenol Güneş'i kurtardı, sonra maçı kurtardı. Yani kurtardı oğlu kurtardı...
Aykut Kocaman, rakip takımları bozarak sonra kendi birkaç pozisyon bularak maç oynatan bir teknik adam.
Tabii ki eldeki kadronun da etkisi var.
Şampiyonluğa oynayan dört takım içinde kadro açısından en zayıf olan Fenerbahçe. En zengin olan da Beşiktaş.
Eğer şu anda ikisinin de 44 puanı varsa bu teknik adamların birisinin takımını çok iyi kullandığını, diğerinin ise çok iyi kullanamadığını görürsünüz.
Mesela bu maça Love ile başlanılmaz.
Net olarak Negredo ile başlanır.
Quaresma sağdan, soldan tonla orta atıyor. Peki buna kafa vuracak hücumda kim var? Bir tek Babel... Talisca da yok.
O zaman niye Negredo sahada yok.
Fenerbahçe'nin sahasında oynasan Negredo ile başlama. Vida ile başlaması son derece doğru bir işti. Nitekim semeresini de gördü. Maçın en iyi adamlarından biri Tolgay'dı. Çok göşterişsiz oynadı ama müthiş işler yaptı.
Tarık Ongun'un böyle bir ofsaytı atlaması tuhaf. Bunlar dört ay sonra Dünya Kupası maçları idare edecekler.
Böyle bir hatayı herhangi birisi Rusya'da yaparsa ilk uçakla Türkiye'ye gelirler.
Çünkü orada sistem öyledir. Bu, şunu gösteriyor; Chelsea-Barcelona maçını yönetince arkadaş fazla havaya girmiş, bu maça yeteri kadar kendini vermemiş.
Peki o golle Beşiktaş mağlup olsaydı ne olurdu? Onun için özellikle hakemlik şımarıklığı kaldırmaz. Ayakları yere basacak.
Beşiktaş ağır sıklet boksörü gibi ikinci yarıda Fenerbahçe'yi dövmeye başladı. Oyuna giren Alper de takımı karşıya taşıyamadı. Bir adam vardı Fenerbahçe'yi karşıya taşıyacak, topu tutacak, rakibi sinirlendirecek... Valbuena...
Onu da Aykut nedendir bilinmez hep yanında oturttu. Bu da Aykut'un bu maçtaki en büyük hatasıydı. Beşiktaş her şeyiyle maçın genelinde üstün oynayarak, tempoyu artırarak, hak ederek kazandı. Maçtan sonra Şenol Güneş, yanına çağırdığı Quaresma'yı alnından öptü. Ben yardımcı hakem Tarık Ongun'un yerinde olsam aynı öpücüğü Quaresma'nın alnına kondururdum.
Ve devam ederdim, "Allah senden razı olsun" derdim.
MURAT ÖZBOSTAN - KOCAMAN'A KIZMAYIN
Aykut Kocaman'a Başkan Fikret Orman kızsa da bu maç siyah-beyazlı takım için bir kırılma maçıydı.. Kocaman'ın bu tespiti Beşiktaş'ı motive eden bir unsur oldu.
Beşiktaş adına maç öncesi çok olumsuz bir tablo vardı. Talisca ve Pepe'nin yokluğu kadar son dakikada Oğuzhan'ın da olmayışı, Fenerbahçe için büyük şanstı.. Bu şans sarı-lacivertli takım için golün de gelmesiyle 8. dakikada iki katına çıktı. Her şey Fenerbahçe lehine tıkır tıkır işliyordu.. Daha bir takım ne ister ki! Gelin görün ki Fenerbahçe ayağına kadar gelen bu kısmetleri geri çevirdi.
Sarı-lacivertli takım rakibini daha da zorlayıp belki ikinci golü bulabilecekken stop etti. Önce 1-0'lık skora razı oldu. Hadi onu da geçin skor 1-1 olunca buna da razı oldu. Bu Fenerbahçe için ciddi bir sorundu.
Taraftarı için ise hayal kırıklığı.. Karşısında Beşiktaş vardı. Beşiktaş da tribünlerin de desteğiyle kendine geldi..
Şenol Güneş kazanmak için her şeyi yaptı.
Hele öyle bir değişim yaptı ki... Vida'yı çıkarıp Negredo'yu oyuna alması maçın kader anlarından biriydi..
Herkes şaşırdı.. Aslında bu değişimin açıklaması şuydu: "Hayatımın riskini ve kumarını oynuyorum." O sıralarda Aykut Kocaman kulübede uyuyordu.. Quaresma bir liderdi..
Belki hocası kendisine bu kadar yük ve görev vermemişti ama Portekizli futbolcu her türlü sorumluluğu aldı. Dün akşam tam bir liderlik ve kalite dersi verdi. Tabi şu noktayı unutmayalım.. İsmail'in oyundan çıkmak zorunda kalması da Beşiktaş'ın ekmeğine yağ sürdü. İşte rahatlayan Quaresma aldı maçı, Beşiktaş'a getirdi. Beşiktaş önemli bir maç kazandı.. Yarış sürüyor.. Hem Fenerbahçe için hem de Beşiktaş için..
RIDVAN DİLMEN - GÜNEŞ SKORA GÖRE OYNADI
Fenerbahçe favoriydi ama ben ev sahiplerini hep yüzde 5-10 önde görüyorum. İki değerli teknik direktörün hocalığını izledik. Biri santim santim, kontrollü oynamaya çalışan bir hoca, diğeri de Şenol Güneş gibi dörtlü forvetle oynamaya alışmış, bunun için de öne doğru oynamaya çalışan bir teknik direktör. Daha emniyetli bir takım çıkarmıştı Güneş, B.Münih'te... Ne oldu farklı kaybetti. Dün akşam Pepe ve Talisca'nın olmaması ve Oğuzhan'ın son dakika problemi, ilk 15-20 dakika etkiledi.
Fenerbahçe'nin ofsayttan attığı gol, bütün planlarını bozarken, Şenol Hoca'yı gerçeklere doğru itti. İlk 11; Şenol Güneş'in takımı değildi.
1-0 geriye düştü, Talisca'nın pozisyonuna Babel'i attı. Kendi Beşiktaş'ına dönmeye başladı. Sonra biraz daha risk aldı 4-4-2 oynamaya başladı.
Derken Caner'i aldı. Yetmedi öne geçince Necip'i alıp skoru korumaya başladı.
Fenerbahçe beklendiği kadroyla çıktı. Sürekli oynayan Hasan Ali'yi geçen hafta skor 3-0 olduktan sonra çıkarmadı ve solaksız kaldı. Dün bir de üstüne İsmail sakatlandı. Aykut Kocamantaktik antrenörü; oyunun sonunda da çift santrfora dönmedi. Şener'i sağa Isla'yı sola aldı. İkisi de sarı kart.
O zaman Quaresma hamle yapınca geri geri gidiyorsun. Beraberlik şansı yakaladı ama onu da Medel engelledi. Fenerbahçe neyi yapamadı? Pas... Topu tutamadı Fenerbahçe.
Şenol Hoca skora göre oynadı. Hakem de skora göre maç yönetti. Fenerbahçe'nin attığı gol ofsayt. Penaltı pozisyonu fotoğraf penaltısı, hakem verir vermez. Fenerbahçe'nin yediği ikinci golden önce faul var. 2-1'ken Fenerbahçe'nin lehine fauller verdi alakası yok. Chelsea-Barcelona maçını yönetiyor ama Türkiye'deki maçları idare ediyor.
Beşiktaş kazanmayı daha çok istedi. Quaresma gibi iç saha süperstarı ile de sonuca gitti. Fenerbahçe'nin solaksız işi zordu bunun da zorluğunu yaşadı. Maçta uzatmaların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Quaresma'nın uzatmada attığı gol ikili averajı getirdi Beşiktaş'a. Kısaca her golün ayrı önemi var. Bir de bu maçın yarışa yansıması var. Fatih Terim ve Abdullah Avcı biri kazanacak deseler tercihlerini Beşiktaş'tan yana kullanırlardı. Başakşehir, Gençlerbirliği'ni yenerse 5 puanlık bir fark olacak hem Fenerbahçe hem de Beşiktaş'a... Hiç hafife alınacak bir fark değil.
METİN TEKİN - BAŞROLDE QUARESMA
Beşiktaş'ın 11'ini nasıl buldunuz?
Oğuzhan'ın son andaki hastalığı ve cezalılardan sonra eldeki en iyi kadro ile çıktı maça Şenol Güneş... Ama hesapta olmayan şey Tolgay'ın o pozisyonu oynayamamasıydı. Santrfor arkası bir oyuncunun stoperlerin arasına girip top alması Beşiktaş'ın ileri çıkamaması demekti. Maça iyi başlayan Fenerbahçe karşısında ben ancak 20. dakikada karşılaşmanın Vodafone Park'ta olduğunu anladım. İlk 20 dakika Fenerbahçe iyiydi.
Beşiktaş oyunu kuramadı fakat Güneş çok doğru bir teknik adam hamlesi ile oyuncu değiştirmeden pozisyonları değiştirerek maça damga vurdu. Babel'i santrfor arkasına alarak 4-4-2'ye dönen Güneş'in bu hamlesine Fenerbahçe cevap veremedi.
Bundan sonra çok net pozisyon üretemese de oyunu tamamen ele alan bir Beşiktaş vardı. Özellikle ikinci yarıda, 70'inci dakikaya kadar tek kaleye dönen bir maç izledik. Burada Güneş'in bir hamlesi daha geldi ve tamamen hücuma dönmek anlamına gelen Vida-Negredo değişikliğini yaptı. Yüksek tempoda bu oyunu oynamaya çalıştı Beşiktaş ve bunda da başarılı oldu. Beşiktaş özellikle ikinci yarıdaki oyunu ile "Lig yarışında güçlü olarak varım" dedi. Quaresma da burada yaratıcılığı ve çok alışmadığımız bitiriciliği ile başrol oynadı. Esasında oyun başlangıcına bakınca Fenerbahçe'nin daha farklı olacağını düşündük ama golü bulduktan sonra Fenerbahçe klasik kendi yarı alanında bekleyen ve karşılayan bir takıma döndü. Maçı almadan önce oyunu almaya çalışsa belki daha farklı bir Fenerbahçe izleyebilirdik.
Cüneyt Çakır için ne diyeceksiniz?
F.Bahçe'nin golü ofsayt ama genel hakem performansına baktığımızda zor ve gergin bir maçın üstesinden geldi Çakır. Cüneyt Çakır iki takım için de hatalar yaptı ancak yine de bu maçı ve atmosferi yönetecek ilk isim oydu. Sonuçta bir kere daha şunu gördük ki; güvenli ve kontrollü oyunlar sıkıcıdırlar. Etkili ve yaratıcı oyunlar ise bana göre tercih edilmeli. Futbolda seyir keyfi anlamında, özellikle bu misyonu yüklenen takımlar için seçilmesi gereken modeldir bu. Güvenli ve kontrollü oyunlar değil...
ÖMER ÜRÜNDÜL - QUARESMA SAHANIN YILDIZIYDI
Fenerbahçe, maça önde etkili baskı uygulayarak başladı. Çok da erken bir skor avantajı yakaladı ve belli bir süre kontrolü elinde tuttu. Devre ortasından sonra Beşiktaş oyunu domine etmeye başladı.
Hücum girişimlerinin odak noktası Quaresma'ydı.
Bölüm bölüm sağ kulvarı bırakıp sol kulvarı da etkili bir şekilde zorluyordu. Ayrıca kullandığı duran toplarda hep tehlikeli oluyordu.
F.Bahçe bu bölümde geride takım halinde yerleşip karşılama görevi yapıyordu. Baskı yemelerine rağmen net pozisyon vermeden oyunu tutabiliyorlardı.
Ama İsmail'in sakatlanması bütün planları bozdu. Isla ters ayakta alışkın olmadığı sol kulvara geldi. Sağ tarafa da ciddi maç eksiği olan Şener geldi. Her ikisi de kısa sürede birer sarı kart gördü. Ayrıca sağ kulvardaki Isla, Dirar işbirliği de ofansif açıdan suya düşmüştü. Bu arada ilk devrede Şenol Güneş'in de ilginç görev yeri değişikliklerine şahit olduk. İkinci yarıya Beşiktaş yine atak başladı. F.Bahçe kalesi ilk devrede her gelen duran topta tehlike sinyalleri veriyordu. Ve sonuçta ikinci yarıda bir duran topla skora denge geldi. Bu golden sonra F.Bahçe ikinci yarıdaki tek net pozisyonunu yakaladı.
Ama Fernandao'nun şutu kaleciden döndü.
Arkadan da kaleye vurulan şandel topu Medel, çok iyi yükselerek çıkardı. Beşiktaş'ın yorgunluğuyla F.Bahçe son 25 dakika baskıdan biraz kurtuldu.
Aykut Kocaman'ın Aatif-Alper değişikliği çok yanlıştı. Eğer Alper girecekse, sahada görülmeyen Giuliano çıkmalıydı. Çünkü Aatif kendi kulvarını kapatıyordu.
Şenol Güneş hiçbir şey oynamayan Vagner Love'ın yanına Negredo'yu sürerek hata yaptı.
Ancak hatadan döndü. Sonunda da sahanın yıldızı Quaresma klasik ayak dışı vuruşlarından biriyle çok güzel bir golle takımını galibiyete taşıdı. Bir de üstüne mükemmel bir son dakika golü atarak Beşiktaş adına ikili averaj üstünlüğü sağladı. Cüneyt Çakır maçı genelde iyi yönetti. Fernandao'nun golü net ofsayttı. Tabii ki onun hatası değildi. Yardımcının hanesine yazıldı. İsla'ya gösterdiği kart ise yanlıştı.
GÜRCAN BİLGİÇ - HAKEDİLMİŞ YENİLGİ
Her şey planlar dâhilinde gelişiyordu Fenerbahçe için... Oyunu dengede götürüp, hatta öne geçip; kalan sürede fizik gücünü öne çıkartarak rakibi kaleden uzak tutmak istediler. İlk yarıda her şey istedikleri gibiydi. Golü buldukları gibi, Beşiktaş'ı da şaşkına çevirdiler. Tribünlerin ateşini düşürüp, "Bize gol atamazsınız" mesajını verdiler. İkinci yarıda ise kâbusu yaşamaya başladılar. Planı değiştiren İsmail'in sakatlığı değildi elbette. Devrenin başında gelen beraberlik golüyle oyunun psikolojik dengesi de yer değiştirdi. Önde oynamanın güveni yerle bir olurken, taraftarıyla birlikte coşan-koşan ve isteyen bir Beşiktaş ile oynamaya başladılar. Bu anların yönlendiricileri takımların "büyük" oyuncularıdır.
Fenerbahçe'de de bu bilinmezliği sonlandırıp, oyuna eski aklını taşıyacak bir performans gerekiyordu. Normalde en skorerde ararız bunu, yani Giuliano'da...
Topa göstermedi kendisini. Fernandao sadece yüksek toplarda hedef oldu. Geri çekildikçe, yorgun Beşiktaş'ın da önünü açtılar aslında. Çağırdılar golleri...
Bir Başakşehir efekti beklesek de Fenerbahçe'den, Vodafone'un ortamı buna izin verecek gibi değildi. Sahadaki oyuncuların adlarını bile unuttuklarını söyleyebiliriz. Bu atmosfer altında normal paslarda bile hatalar yaptılar. Topu ileri taşıması beklenen Topal- Souza ikilisinin verimsizliğine, Dirar ile Aatif'ın oyunu sadece savunma yönüyle yaşaması da eklendi. Hani hak edilmiş yenilgiler vardır ya, saniye saniye Fenerbahçe için bu yorum gerçekleşiyordu.
İkinci yarıdaki oyun karakterinden de galibiyet amacından da direnme güdüsünden de uzaklaşıp, teslim oldular Beşiktaş rüzgârına. Medel'in çizgi üzerinden çıkardığı top, belki maçın Fenerbahçe adına dönüm noktası sayılabilir. O anda tabela değişse, maçın yönü de farklılaşabilirdi. Fakat Fernandao'nun attığı golün çok açık ofsayt olduğunu da bu notların arasına koymak gerekir. Hak edenin kazandığı, kazanmaktan vazgeçenin yorumsuz soyunma odasına gittiğini belirtmek gerek. Üstelik ikili averajda üstünlüğü de rakibine vererek. Zirve hesapları yeniden yapılıyor. Bakalım, Perşembe kupa mücadelesindeki senaryo nasıl olacak?