Saadet Partisi Beykoz İlçe Başkanlığı, Beykoz yerel basını ile bir araya geldi.
Muammer Koç
Başkanlığındaki Saadet Partisi Beykoz İlçe Başkanlığı, pandemi sürecinde bir
araya gelemediği Beykoz yerel basını ile sosyal mesafe kuralına uyarak İBB
Beykoz Korusu Hasır Sosyal Tesislerinde bir araya geldi.
İlçe Başkanı
Muammer Koç ve İlçe Yöneticilerinin ev sahipliğinde gerçekleşen kahvaltılı
Basın toplantısına Saadet Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcıları Selman Yücel,
Mehmet Ali Özgül, Yılmaz Karakaya, İl Başkan Danışmanı ve 31 Mart 2019 Saadet
Partisi İBB Başkan Adayı Necdet Gökçınar katılım gösterdi.
Sabah
kahvaltısının ardından toplantı Saadet Partisi Beykoz İlçe Başkanı Muammer Koç’un
açılış konuşmasıyla başladı. Koç, ilçe başkanlığı görevine geldikten sonra, tüm
dünyayı etkisi altına alan koronavirüs nedeniyle ilçe yerel basını ile bir
araya gelemediklerinin altını çizerek, pandemi sürecinde her ay ilçe gündemi
ile ilgili gönderdikleri basın açıklamalarını yayınlayan Beykoz yerel basınına
teşekkür ederek sözlerine başladı.
Saadet
Partisi Beykoz İlçe Başkanı Muammer Koç, toplantıya özel olarak hazırlanmış
sunumuna bağlı kalarak konuşmasını gerçekleştirdi. İlçe Başkanı Koç,
konuşmasının ardından Beykoz yerel basınından gelen sorulara da cevap verdi.
İlçe
Başkanının ardından Saadet Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcıları Selman
Yücel, Mehmet Ali Özgül, Yılmaz Karakaya, İl Başkan Danışmanı ve 31 Mart 2019
Saadet Partisi İBB Başkan Adayı Necdet Gökçınar’da birer selamlama konuşması
yaptı.
Saadet
Partisi Beykoz İlçe Başkanı Muammer Koç’un toplantı anında Beykoz yerel basını
ile paylaştığı basın açıklamasını orijinal haliyle okuyucularımıza aktarıyoruz.
SAADET
PARTİSİ BEYKOZ İLÇE BAŞKANLIĞI TEMMUZ AYI BASIN AÇIKLAMASI
Değerli basın mensupları
ve kıymetli Beykozlu hemşerilerim hepinizi saygı ile selamlıyorum, Esselamualeyküm;
Toplantımızın öncelikle Beykoz’umuza, İstanbul’umuza ve Türkiye’mize hayırlar
getirmesini Cenabı Allah’tan(c.c) niyaz ederim.
Büyük bir musibet olan Covid-19
virüsü ile ilgili yöneticilerimizin salgın tedbirleri çerçevesinde 11 Mart
tarihinden itibaren alınan sıkı tedbirlerin şimdilerde kısmen de olsa
hafifletilmiş olduğunu görmekteyiz. Milletimize ve bütün insanlığa geçmiş olsun
temennilerinde bulunmakla beraber uzmanların ikinci dalga konusundaki uyarılarına
dikkat edilmesi gerektiğini ve gereken duyarlılığın gösterilmesi hususunu
Beykozlu hemşerilerimize hatırlatmayı görev addediyoruz. Değerli basın mensuplarımız;
Beykoz’umuzun en önemli sorunlarından biri imar ve planlama olup bunlara bağlı
olarak da deprem tehlikesi gerçeği olduğunu düşündüğümüzden, basın açıklamamız
bu konular üzerine olacaktır.
Geçmişten günümüze baktığımızda deprem riskini artıran en
önemli etkenlerin başında plansız yapılaşma gerçeği gelmektedir. Genel olarak 1950’lerde
başlayan köyden kente göç sebebiyle ortaya çıkan; düzensiz, plansız uygun
olmayan yapılaşma şehirleşme ve yapılaşma, tarım toplumundan sanayi toplumuna
geçişin hızlanması ve bunların devlet politikası olarak desteklenmesi sonucu, şehirleşmenin
ve yapılaşmanın kendi haline bırakılmasıyla, şehirlerin hızlı bir nüfus artışı
ile karşı karşıya kalmasına ve vatandaşların kendi ihtiyacını kendilerinin
karşılamasına vesile olmuştur.
Hükümetlerin ve belediyelerin bu duruma sadece seyirci
kalmalarıyla, planlı büyüme yerine kendi kendine hızla büyüyen çarpık
yapılaşmış şehirler ortaya çıkmıştır.
Bu çarpık yapılaşma sorununu çözmek ve de daha sonra planlı
şehirler oluşturmak için 1966 yılında 775 sayılı yasa çıkarılmış ve o güne kadar
yapılmışları ıslah edici hükümler getirilmişse de kayda değer bir sonuç
alınamadığı gibi daha sonra belli aralıklarla kanunlar ve yönetmelikler
çıkarılmasına rağmen sorunlar çözülememiş aksine daha da büyümüştür.
Özellikle dar gelirli halkımızın desteğini alan ve son 18 yıl
yerelde ve genelde iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi bu sorunları çözmesi
bir yana Beykoz’da her bir aileye ücretsiz konut yaparak teslim edebilecek
güçte ve imkana sahipken tam tersine Beykoz’da izlenen imar ve planlama politikasına baktığımızda
daha çok sınırları yüksek duvarlarla çevrilmiş, Gelir seviyesi yüksek
insanların yaşam alanı olarak tasarlandığı site tarzı yapılaşma alanları olup içerisine
girmek istendiğinde sorgulanmak zorunda kaldığınız kendi içlerinde sosyal
alanları olan asosyal yaşam
alanlarına kısmen dönüştürülen ve Beykoz’un genelini de bu şekilde dönüştürme
çabaları hakim olduğunu görmekteyiz. Beykoz’un çilesini çekmiş, nesiller
yetiştirmiş hak sahibi olan dar gelirli insanları ya betonlaşmış komşu ilçelere
ya da kenara, kuytu köşelere sıkıştırılmış, mahalle kültürünü ortadan
kaldırarak oluşturulmuş yapılara mahkûm ederek her iki kesime de normal şehir
yaşantısından soyutlayan yeni bir yaşam tarzı dayatılmaktadır.
Farklı alanlarda Kamplaştırılmaya
çalışılan milletimiz, imar ve şehircilikte de zengin ve fakir olarak sınıflara ayrılmaya
hazırlanmaktadır bu çalışmayı özellikle Devletin kurumları olan TOKİ ve KİPTAŞ
eliyle inşa etmekte olduğu yapılara baktığımızda fakir ile zengin arasını
ayrıştırmada etkin rol oynadıklarını görmekteyiz.
Mahalli idareler
seçimlerinde iş başına gelen Cumhuriyet Halk Partisi adayı İBB Başkanlığı ve
yönetimi, mevcut verileri kullanarak deprem riskini gösteren bir kitapçık
yayınlamanın ve ilçe belediyelerine birlikte hareket etme çağrısında bulunmanın
dışında Beykoz’a yönelik deprem hakkında somut sayılacak bir adım atmadığı
görülmektedir.
Yine ana muhalefetin, Beykoz’a
imar gelsin de nasıl olursa olsun mantığından vazgeçerek halkın yararına olacak
çözüm önerilerini ortaya koymaları gerekmektedir.
Merkezi yönetime bağlı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının İBB’yi devre dışı bırakarak riskli alan oluşturmak
ve kentsel dönüşüm gibi formülleri devreye sokarak Üsküdar, Kirazlı Tepe, Kadıköy,
Fikirtepe örneklerinde görüldüğü gibi Beykoz’u da böyle bir çıkmaza sokmamaları
için tarihi çağrımızı tekrarlıyoruz…
Beykoz Belediye yönetimine çağrımız; İBB ile hareket ederek
öncelikle paydaş olarak büyük ölçekli müteahhitleri değil; öncelikle Beykoz
üzerinde söz sahibi olan kamu kurum ve kuruluşları, Şehir Plancıları Odası,
Mimarlar Odası, Sivil Toplum Örgütü temsilcileri, siyasi parti temsilcileri, Beykoz’da
bulunan üniversite temsilcileri ve mahalle muhtarlarını paydaş olarak alınması
kurulacak platformla bu kangrenleşmiş sorunu birlik ve beraberlik içerisinde,
halkımızın yararına olacak şekilde nihayete erdirmesidir…
Beykozlu Beykoz’da kalması için…
Çözüm önerilerimiz...
Muhterem
yöneticiler sizleri hesabi değil hasbi davranmaya davet ediyoruz..!
Halkımızın
istediği ultra lüks yapılar değil; mahalle kültürünün devam edeceği,
depreme dayanıklı, yerinde dönüşümü sağlanmış yaşam alanlarıdır.!
Saadet Partisi olarak planlanmış bir Beykoz’dan yana
olduğumuzu, görüş ve önerilerimizi yansıtan Beykoz İmar Raporunu hazırlayarak
geçmiş yıllarda kamuoyuyla paylaştık. Aradan geçen zaman zarfında bir arpa boyu
yol alınamadığını gördüğümüzden dolayı çözüm önerilerimizi yineliyoruz.
İl Mahalli İdareler birimimizin uhdesinde bulunan imar
komisyonu tarafından yapılan mevzuat analizi sonucunda; mevcut yasalarla
vatandaşımızın sorunlarının çözüme kavuşturulabileceği görülmüş ve bu bağlamda
2960 sayılı Boğaziçi İmar kanununda bulunanek5 ila10maddeleri uyarınca imar ıslah planları yapılarak, parsel büyüklüğüne bakmadan isim isim tespit
edilerek, bulundukları parsel büyüklüklerine göre ifraz yapılıp binaları dört kata
kadar olanların kat irtifakı yapılabilirliğinin olduğu; Sarıyer’deki
uygulamalarda görülmektedir. Diğer tarafta mevcut iyileştirmelerle 3193 sayılı
genel imar kanununa muhatap bölgelerde rahatlıkla imar ıslah yapılabilmektedir.
Yukarıdaki temel çalışmalar yapıldıktan sonra maddi kaynak
temini elde etmek için merkezi yönetimin 2960 sayılı kanunun 10.Maddesindeki uygulanması
istenen şartlara mevcut yapı stoku artı % 25 artış sağlandığında vatandaşın
kesesine dokunmadan planlanmış donatı alanlarıyla birlikte “depreme dayanıklı”
yaşam alanları yapılabilir, dahası elde edilen kaynağın bir kısmıyla istihdam
sağlayacak iş sahaları ve eğitim alanları oluşturmak mümkün olacaktır.
Bu bağlamda İBB ve Beykoz Belediyesinin sadece Beykoz
ölçeğinde kuracakları yapı firması, sahadaki gelişmelere yön vererek vatandaşla
müteahhit arasında koordinasyonu sağlayıp oluşabilecek olumsuzlukları giderecek
aynı zamanda belediyeye ait yapı firması vatandaşla işbirliği içerisinde dönüşüm
projelerini uyguladığı zaman, dönüşümler daha da hızlı olacaktır. Ve Beykozlu
Beykoz da kalacaktır aksi halde
Çevre ve Şehircilik Bakanımız Muhterem Murat Kurum Bey; Bakanlığınız üst yönetim olması hesabiyle sadece
Beykoz’un değil Tüm “TÜRKİYEM’İZİN” Bakanlığı olduğu için bu kadar büyük
sorumluluk karşısında merkezi yönetim anlayışıyla yerel sorunları çözmeniz imkânsızdır.
Yapılması gereken vereceğiniz talimatlarla taşra teşkilatlarının daha aktif
çalışmalarını ve seçilmiş yerel yöneticilerin yetkilerini kısıtlamak yerine
siyasi görüşlerine bakmaksızın yetkilerini artırarak vatandaşın sorunlarının
çözümü için hamle yapmalarını sağlamak, kuracağınız denetim sistemiyle
aksaklıkları tespit ederek sorumlulara mevzuat çerçevesinde yaptırımlar
uygulamaktır. Göreceksiniz ki kronikleşmiş sorunlar sizlerin de arzu ettiği
gibi çözüme kavuşmuş olacaktır.
Kendisi halkçı ve sosyal demokrat olan İBB Başkanımız Sayın
Ekrem İmamoğlu; Beykoz’un en büyük sorunu olan imar ve mülkiyet sorununu HALKIN yararına göre çözün! “HERŞEY
GÜZEL OLACAK”
Beykoz Belediye
başkanımız Sayın Murat Aydın; Çözüm önerilerimizi dikkate alarak mülkiyet, imar
ve planlama sorununu çözüp hayata geçirin..!
5 yılda15 yıllık değil 50 yıllık icraat yapmış olacaksınız. Bizler de
size teşekkür edeceğiz.
Aksi takdirde, söz
verilip yapılmayan ve eksik yapılan icraatları halkımıza anlatarak sizleri
tanımalarını sağlayacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılarımı
sunar sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.
Saadet le kalın…
Teşekkürler
Saadet partisi Beykoz ilçe teşkilatını tebrik ve teşekkür ediyorum. Beykozun sorunlarını masaya yatırıp günlerce emek harcayarak beykozun sorunlarını gündem yaparak İmar deprem ve mülkiyet hakları ile mevcut yasalara göre çözümleri olduğunu ve Halk için neler yapılabilir bunları çok güzel tesbit edilmiş. İyiki varsınız.